Türk Edebiyatı'nın en önemli isimlerinden yazar ve şair Tevfik Fikret, vefatının 105. yılında saygı ve sevgi ile anılıyor. Yaşamı boyunca dünyamıza bıraktığı eserlerle iz bırakan Tevfik Fikret’in gerçek ismi Mehmet Fikret’tir…
TEVFİK FİKRET KİMDİR?
21 Aralık 1867 İstanbul doğumlu Tevfik Fikret'in gerçek ismi Mehmet Fikret'tir. Çocuk yaşta annesini kaybetmesi Tevfik Fikret'in hayatında derin yaralar açmıştır. Ortaöğretimini Mahmudiye Rüştiyesi'nde, sonra ise Galatasaray Sultanisinde yaptı. Burada Recaizade Ekrem'in öğrencisi oldu ve duygulu kişiliği onu erken yaşta şiire itti. 1888 yılında Galatasaray'ı tamamlamasının ardından Hariciye Nezareti İstişare Odası'nda ( Dışişleri Bakanlığı Enformasyon Dairesi), katip olarak çalışmaya başladı ve yeterince çalışmadan para aldığı nedeniyle buradan ayrıldı.
Bu dürüst tutumu onun hayatı boyunca çeşitli zamanlarda ortaya çıkacaktı. Sonrasında kısa süreli olarak çeşitli memurluklar yaptı. Ek iş olarak ise Ticaret Mekteb-i Alisi'nde Fransızca ve hat öğretmenliği yaptı. 1891 yılında Mirsad dergisinin açtığı şiir yarışmasında birincilik kazandı ve edebi çevrenin dikkatlerini üzerine topladı. 1892 senesinde Galatasaray Sultanisi'nde ilk bölümüne Türkçe öğretmenliği yaptı. 1894'te Hüseyin Kazım Kadri ve Ali Ekrem Bolayır ile Malümat dergisini çıkartmaya başladı.
1895 yılında hükumetin bütçede kısıntı yapması ile memur maaşlarının yüzde onunu kesmesine tepki olarak Galatasaray Sultanisinde yaptığı görevden istifa etti ve inzivaya çekildi. Bir süre sonra Trabzon Valisi olan dayısının 15 yaşındaki kızı Nazime Hanım ile hayatını birleştirdi ve dayısının evine taşındı. Şiir konusunda inzivaya çekilmiş olan Fikret suskunluğunu bozdu ve Mirsad dergisinde Bahar şiirini yayımladı. Aynı sene derginin açtığı iki şiir yarışmasında da birincilik elde ederek ününe ün kattı.
1895'te Recaizade Ekrem, Tevfik Firet'i bir bilim dergisi sahibi olan Servet-i Fünun'un sahibi Ahmet İhsan ile tanıştırdı ve onları dergiyi bilim dergisinden edebiyat dergisi haline çevirmeye ikna etti. Dergi, Fikret'in yönetiminde çıkmaya başladı ve 256. sayıdan sonra bir edebiyat dergisi oldu. Şair, 1895 senesinde Haziran ayında oğlu Haluk'un dünyaya gelmesi ile baba oldu. O dönemde ise sanat hayatının en verimli zamanlarını yaşamaktaydı. Şiirlerini ise Mehmet Fikret yerine, Tevfik Fikret ismi ile yayımlamaya başladı.

Yönetmekte olduğu derginin etrafında yenilikçi bir grup ve aydın yer almaktaydı. Dergi bu sanat topluluğuna ise adını vermiş oldu. Sanata hem biçim, hem içerikle atılım yapmayı görev edinen, ağdalı dilleri ve karamsarlığı ile tanınan topluluğun hareketine ise Edebiyat-ı Cedide (Yeni Edebiyat) ismi verildi. Bu ekolde Fikret'den sonra pek çok tanınmış isim Halit Ziya, Cenap Şahabettin, İsmail Safa, Mehmet Rauf, Samipaşazade Sezai, Hüseyin Cahit Hüseyin Siyret, Ahmet Şuayip gibi isimlerde bulunuyordu. Kurulan bu topluluk, siyasal eylemlerden uzak duruyordu. Zamanla ise Fikret'in şiirlerindeki toplumsal sorunlar arttı ve ulusalcılık ön planda olmaya başlandı.
1897 yılında Osmanlı ve Yunanistan arasında çıkan savaşta Türklerin büyük bir zafer kazanmasından çok etkilenmiş, zafer ve kahramanlık şiirleri yazmıştır. Yenişehir Gazileri adını verdiği şiiri ile tüm dünyaya meydan okudu. 1896 yılında Robert Kolejin'nde Türkçe dersleri vermeye başladı ve bu görevini ölene kadar devam ettirdi. Okul dışında geri kalan zamanında ise tüm zamanına dergiye harcıyordu. En yakın dostu İsmail Safa'nın evinde okuduğu Abdülhamit karşıtı bir şiiri, gözaltına alınmasına sebep oldu. Evi arındı ve bu şiir bulunamayınca bir kaç günde serbest kaldı.
Robert Koleji'nde bir çaya eşiyle birlikte gitmesi bahane edildi ve gözaltına alındı. Bu olaylar, Fikret'in inziva düşüncesinin yeniden ortaya çıkmasına sebep oldu ve dostları Hüseyin Cahit, Mehmet Rauf, Hüseyin Kazım, Dr. Esat da düşüncelerine ortak oldu. Birlikte Yeni Zelanda'ya gitmeye karar verdiler fakat başaramayınca Hüseyin Kazım'ın Manisa'da bulunan çiftliğine yerleşmeyi düşündüler ancak Fikret bu karardan vaz geçince arkadaşları da kalmaya karar verdi. 1900 senesinde oldukça sevilen Rubab-ı Şikeste (Kırık Saz) kitabını yayımladı. Tevfik Fikret, Ahmet İhsan ile dergi yönetiminde ters düşünce ertesi sene topluluktan ayrıldı.
Yalnızca Robert Koleji'de yaptığı öğretmenliği ile meşguldü ve ricası üzerine Serveti Fünun yönetimine Hüseyin Cahit geçti. Birkaç ay geçtikten sonra Servet-i Fünun, Hüseyin Cahit'in yayımladığı bir çeviri nedeniyle kapatıldı ve topluluk kapatıldı. Şair 1912 yılında Trablusgarp Savaşı nedeniyle Meclisin feshedilmesine duyduğu öfkeyi Doksanbeşe Doğru şiiri ile anlattı. Bu şiiri, Nüzhet Sabit'in çıkardığı Vazife Dergisi'nde yayımlandı.
Tevfik Fikret geçirdiği bir ameliyat sonrasında 19 Ağustos 1915'te hayatını kaybetti ve kayınpederi Mustafa Efendi'ye Aşiyanda bulunan evinin bahçesine gömülmeyi vasiyet etti ancak dönemin şartlarında Aşiyan'ın kimin eline geçeceğini bilemeyen kayınpederi cenazesini Eyüp aile kabristanlığına defnettirdi. Mezarı 1945 yılında müze yapıldı ve naaşı 24 Aralık 1961'de geçirildi.
ESERLERİ
Rübab-ı Şikeste(Kırık Saz) (1900)
Tarih-i Kadim (1905)
Haluk'un Defteri'Tevfik Fikret'in ikinci şiir kitabı (1911)' (1911)
Rubabın Cevabı (1911)
Şermin (1914)
Hasta Çocuk
Sis
Millet Şarkısı
Doksan Beş'e Doğru
Hanı yağma
Balıkçılar
Haluk'un çocukluğu
Rübab-ı cevab
Bir İçim Su
