2023 bir Malazgirt gibi mi yani?

'Ya kazanacağız ya cennette peygamberimize komşu gideceğiz', 'şehit kanıyla sulandıkça toprak vatan oluyor', 'Rabbim bize de şehadet nasip eylesin', 'bizde gül de var gürz de var; kim hangisini isterse onunla karşısına çıkarız' vesair repliklerle inliyor ekran.

Netflix'te "Malazgirt 1071: Bizans'ın Kıyameti" filmini izliyordum. Yukarıdaki gürlemeler, türlü versiyonlarla çıkmasın mı karşıma!

Hangisi Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın son konuşmalarından aklımda kaldı? Hangisi Sultan Alparslan'ın film repliğiydi? Ayırt etmekte zorlandım.

Alparslan, elindeki gürzle Malazgirt'te bin yıllık yurt Anadolu'nun kapılarını açmıyor sadece. Bizans'ın yanında Müslüman Türklere ihanet eden Türkleri de onunla yola getiriyor.

Uyarısı ve çağrısı şu Alparslan'ın: Anadolu'yu vatan yapma savaşında, isteyeni şanlı devletinin kanatları altına almaya, istemeyeni de ezip tepelemeye hazır.

Gürzün hain başı ezme özelliği, herkes anlasın diye Alparslan'a bilhassa vurgulatılıyor.

Erdoğan'ın ve iktidarın söylemlerinde de gürzle yüzyıllık kapılar açma, Türkiye Yüzyılı'nı durdurtmama vurguları öne çıkmaya başladı. Ancak savaşa değil, seçimlere giderken ve muhalefete çağrı, uyarı olarak.

Haçlı Bizans'ın yanında Müslüman Türk devletine ihanet edenlerle AK Parti iktidarına karşı demokratik seçim yarışına girenler bir tutulduğundan değildir elbette.

Anadolu'da bin yıllık yurt kapılarını açan Malazgirt Savaşı'yla milletin özgürce yöneticilerini seçeceği sandık yarışı da bir görüldüğünden, gösterildiğinden olamaz.

Milli irade haşa düşman mı, güvenilmez mi?

AK Parti, Sultan'ın ordusuyla özdeşleştiriliyorsa muhalefet, artık Sisi yerine Bizans'ı mı temsil ediyor yani?

2023 seçimi, adeta Malazgirt Savaşı ve vatanın yeniden fethi havasına sokuluyor gibi yaklaşamayız. Hayatta inanmam.

Güncel siyasete de taşınan gürz, Alparslan'ın gürzü mü? Müslüman Türk'ün iktidarını mı simgeliyor? Mesajı, bugüne uyarlaması ne? İktidara sandıkta, seçimde bile karşı gelen, sanki devlete karşı gelmiş sayılıp gürzü mü bulacak karşısında?

Eminim yapımcıları da filmleri böyle tartışılsın istemez.

Şuradan bakalım derim...

1950-55 arasında, savaş filmleri furyası patlamış. En çok yerli harp filmi çekilen dönemimiz o yıllar. NATO'ya kabul edilmek için, BM kuvvetleriyle Kore'ye asker göndermişiz.

O yüzden milleti gayrete getirme, milli duyguları şahlandırma ihtiyacı doğuyor. Rüzgar estirme görevi de sinemamıza düşüyor.

Şimdi ise seçime gidiyoruz. NATO'ya, Batı'ya karşı oy talep ediyor iktidar. Ve bir kez daha dini, milli duyguları coşturma dizileri, propaganda filmleri yükselişte.

Ne ala! TRT ortak yapımı Malazgirt filmi, 14 milyon liraya mal olmuş. Masraftan kaçınılmamış demek.

Kesenin ağzı açılmışken daha kalitelisi yapılamaz mıydı? Tek diyeceğim budur.

Senaryo ve sinema dili, Malkoçoğlu filmleri düzeyinde kalmamalıydı. Dönem şartlarına ve imkanlara kıyasla Yeşilçam çıtasını aştığı söylenebilir mi? Zor.

Nedir o 1071'de, Bizans Sarayı'nda kırık Türkçe konuşturmak mesela? Karikatürleştirmeden kahramanlık destanı anlatamayacak mı sinemamız?

Bir bütçeli yapım daha ucuz hamaset esnaflığına kurban gitmiş. Olmamış maalesef.

ALTILI MASA'NIN 'ÖZERKLİK İHANETİ' (!)

Birçok sinsi planları olduğunu, iktidar ve medyasından duyuyor idik.

Altılı Masa'nın gizli, karanlık planlarından birini daha yakaladılar.

Altılı Masa'nın dün önerdiği Anayasa değişiklik maddeleri, tartışmalara yol açmış.

Yeni Şafak'tan devamını okuyalım mı:

"Cumhurbaşkanı'nın yetkilerinin sınırlandırılması gibi bir dizi maddelerin yer aldığı düzenlemede, özerk yönetim düzenlemesi yer aldı. Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kaya, 'Merkezi yönetimin mahalli idareler üzerindeki yetkisi sınırlandırılacak' dedi."

"Altılı Masa'dan özerklik çağrısı" diyor başlık.

Bak sen şu ihanete!

"Mahalli idarelerin yetkisini artırıyoruz" gibi laflar ediyorlarmış.

Vay bölücüler vay (!)

Duyan da Avrupa Yerel Yönetimler Özerlik Şartı'ndaki şerhleri kaldırıp tam uygulamayı, yerel yönetimleri güçlendirmeyi, hatta eyalet sistemine geçmeyi AK Parti ne önermiş ne savunmuş, tarihinde vaat etmemiş zanneder. Yeni Şafak da hiçbir zaman bunu desteklememiş, destekleyenler bölücülükle suçlanmamış sanırsınız.

Nasıl karalayacaklarını şaşırdılar iyice. Ne anlayalım şimdi; geçmişte kendilerini bölücülükle suçlayanlar meğer haklı mıymış, onu mu itiraf ediyorlar?

YORUMLAR (42)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
42 Yorum