Aman provokasyona gelmeyelim de
Her haksızlık bir provokasyondur. Özellikle de çifte standart söz konusuysa tahrik gücü artar, öfke ve tepkiyi daha çok kışkırtır.
Peki İmamoğlu meselesinde haksızlık ve çifte standart kimden geliyor?
İktidara göre haksız olan CHP. Çünkü İmamoğlu'nun yolsuzluk ve terör soruşturmalarıyla gözaltına alınmasını kendileriyle ilişkilendiriyor. Ve hukuki değil de siyasiymiş, antidemokratik bir müdahaleyle demokrasinin altı oyuluyormuş, milletin oyu ve iradesi gasp ediliyormuş, sandık sonuçlarını sandıksız değiştirmeyi amaçlıyormuş, kazandığı belediyeleri sandık dışı yollarla CHP'nin elinden alıp İmamoğlu'nun da önünü kesmek içinmiş, yargı buna âlet ediliyormuş gibi gösteriyor.
CHP'ye göre ise haksızlığı iktidar yapıyor. Aslında yolsuzluk ve terörle değil sandıkta yenemedikleri rakiple mücadele ediyorlar. Hem siyasi değil de hukuki olsa yolsuzlukla mücadele, bir güne bir gün AK Partili belediyelerle bakanlıklara da uğrardı. Ayrıca DEM'le siyasi işbirliği, CHP yapınca terör suçu da kendileri yapınca değil mi? Öcalan'la DEM'e açılan siyaset alanını, İmamoğlu'yla CHP'ye kapatmak mıdır hukuk ve demokrasi? Milleti oy hakkına ve sandığa sahip çıkmaya çağırmanın nesi yanlış?
Başlıkta dediğim gibi, aman provokasyona gelmeyelim ama bu durumda provokasyon yani haksızlık kimden geliyor, kaos ve kargaşaya kim davetiye çıkarıyor?
İşte haksızlığı kimin yaptığına, söz sırası geldiğinde büyük millet jürisi karar verecek.
Onun için başta haklı olmak yetmez, sonuna kadar haklı kalmak da gerekir.
Milletin bir kısmı, tepkisini ortaya koyuyor. Bir kısmı ise olan biteni izliyor şimdilik.
Bugünlerde yolsuzlukla mücadele mahkemesinin mübaşiri kesilen siyaset tellâlları sanıyor ki herkes kör, âlem sersem.
Sandıkları gibi olmadığını, fena hâlde yanıldıklarını vaktiyle Ziya Paşa söylemişti oysa. Herkes her şeyi görüyor. Kimse kör, âlem de sersem değil. Çok iyi, çok başarılı sakladığını zannettiğin içyüzünü, gizli sırlarını en ummadıkların bile anlar.
Ziya Paşa'yı ne kadar sevdiğimi daha önce yazmıştım. Kendisi, Tanzimat dönemi devlet adamlarından, gazeteci ve şair. Terkib-i Bend şiiri ise hikmet dolu, eşsiz bir eserdir.
Bilgece dizelerini, deyim ve atasözü gibi bugün de yaygın ve ezbere kullanıyoruz.
"Her derdin olur çaresi, her inleyen ölmez" der meselâ. Her mihnetin, her gamın mutlaka bir sonu olur.
Oğlum Baran'ın adı da Ziya Paşa'nın bir beytinden gelir:
"Bîbaht olanın bağına bir katresi düşmez/ Bârân yerine dürr ü güher yağsa semâdan."
Baran, yağmur demek. Gökten yağmur yerine inci mercan yağsa bahtsız olanın bağına tek damlası düşmez, anlamında.
Bugünse fena yanılgılara kapılmamak için Ziya Paşa'nın şu uyarısına kulak verme günü:
"En ummadığın keşfeder esrâr-ı derûnun/ Sen herkesi kör, âlemi sersem mi sanırsın."














