Edip Cansever'in Çağrılmayan Yakup şiirindeki garip Yakup gibi istenmeyen, çağrılmadığı için boynu bükük bir soru var:
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bahçeli'nin Meclis'te bir 'Terörsüz ve Demokratik Türkiye' komisyonu kurma önerisine ne diyor?
MHP lideri, PKK'nın fesih ve silah bırakma kararına demokrasi ve hukuku güçlendirerek cevap vermek üzere bunu teklif etmişti. Bütün partileri kapsayacaktı.
Gerekçesi açıktı. Bahçeli; Öcalan'ın çağrısı ve PKK'nın fesih kararıyla barışa bir kanat takıldığını, şimdi sıranın demokrasiyi, hukuku güçlendirerek diğer kanadı takmaya geldiğini söylüyordu.
Ancak AK Parti Sözcüsü Çelik'le Meclis Başkanı Kurtulmuş, aynı kanaatte değildiler. Öcalan'la PKK'nın sıralarını savdığını, şimdi adım atma sırasının kendilerine geldiğini düşünmüyorlardı ki... Fesih ve silah bırakma kararı yetmez, uygulamasını da görelim, önce PKK silahları teslim etsin, sonra Meclis devreye girer; demeye getiriyorlardı.
İktidara yakın bir gazetenin kulis haberine göre bu da ekimi bulurdu. Eylüle kadar PKK'nın silahları teslim etmesi öngörüldüğünden, ancak ekimde Meclis devreye girerdi.
Tabii komisyon işini böyle öteleyip zamana yaymaya Bahçeli ne diyecek? Sanki takvime bağlayıp uzatmaktan yana değildi, bir an önce kurulmasını istiyordu.
Galiba Öcalan'ın 27 Şubat çağrısı da bu sıralamayı gerektirdiği içindi. Çünkü "Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı"ydı. Yani çift kanatlıydı; ilk kanadı kendini feshederek PKK takacak, ikincisiniyse demokratik katılım kanallarını açıp hukukun üstünlüğünü sağlayarak Meclis.
Buna ayak direnmesi, ağırdan alınması süreci sabotaj ve risklere açık bırakmak demekti.
Dolayısıyla Bahçeli'nin acelesi anlaşılabilir. Başladığı işi bitirme, süreci kazasız belâsız tamama erdirme kararlığından geliyor.
Fakat MHP, iktidar ortağının ağırdan alan mesajlarına bir tepki de vermedi.
Muhtemelen Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasını beklediler.
Macaristan dönüşü, uçakta Cumhurbaşkanı'na çok şey soruldu ama aralarında o soru yoktu. Çağrılmayan Yakup gibi.
Bahçeli'nin Meclis komisyonu teklifi; Erdoğan'a acaba akla gelmediği için kendiliğinden mi sorulmadı, yoksa sordurulmadı mı? Uçaktakiler ser verip sır vermediğinden, ona bakarak bir sonuç çıkarma imkanımız da bulunmuyor.
Şimdilik şu kadarını bilebiliyoruz...
Cumhurbaşkanı, Terörsüz Türkiye süreci için Meclis komisyonu teklifine henüz cevap vermedi. Ancak Meclis'teki tüm partilere bir karşı teklifi var, yeni Anayasa için heyetler oluşturup birlikte çalışmayı önerdi. CHP'yi de "gelin" diyerek el ele vermeye, bunu da süratle yapmaya çağırdı.
Uçakta bu cevabı çağıran bir soru sorulmasa aciliyetini nereden bilecektik.
Cumhurbaşkanı, yeni Anayasa'yı kendileri için, yeniden adaylığı veya seçilmesi için değil ülke için istediklerini bilhassa vurguladı.
AK Parti için Meclis'te bir 'Terörsüz ve Demokratik Türkiye' komisyonu kurmak değil de yeni Anayasa, acil ve öncelikli.
Yalnız uçakta şu da sorulmadı:
Yeni Anayasa halkın hangi sorununu çözecek? Enflasyonu mu, yoksulluğu mu, geçim sıkıntısını mı, işsizliği mi, eğitimi mi, adâlet talebini mi, terör tehdidini mi? Tüm anketlerde halkın öncelikli, acil gündemleri bunlar. MHP'nin önceliği dahi Meclis'te Terörsüz Türkiye komisyonu. AK Parti için yeni Anayasa'nın aciliyeti ve önceliği nereden geliyor?
İşte bunlar hep sorulmamasından. Sorulsa ortada herhangi bir anlaşılmazlık kalmayacaktı.
BU DA DEVLET UÇAĞINDA ARANAN SORU
Macaristan dönüşü Cumhurbaşkanlığı uçağında aranmayan, istenmeyen soru; Bahçeli'nin Meclis'te Terörsüz Türkiye komisyonu önerisine Erdoğan'ın ne diyeceğiydi.
Gelelim aranan, istenen, özlenen soruya. O da şöyle soruldu:
"Karadeniz'de uzun bir aradan sonra bir doğal gaz keşfi yapıldı ve doğal gaz faturasının yüzde 65'i de devlet tarafından sübvanse ediliyor. Diğer taraftan da doğal gaz keşfini itibarsızlaştırmaya çalışan CHP'li bazı milletvekilleri ve CHP medyasını gördük. Bazı argümanlar geliştirdiler ve bu argümanlarla doğal gaz keşfini itibarsızlaştırmaya çalıştılar. Yine İstanbul'da da suya son 6 yılda yüzde 1065 oranında zam yapıldı. Muhalefet, doğal gaz keşfini ve devletin sübvanse ettiği bu faturaları itibarsızlaştırmaya çalışırken kendi belediyelerinin yönetiminde son 6 yılda suya yüzde 1065 oranında zam yaptıklarını gördük. Bu tabloyu nasıl değerlendiriyorsunuz?"
Böyle sorulur işte, kim sorduysa bravo.
