‘Ceketimizi koysak’ doktorluk da yapar mı?

AK Parti, “kimi koysak seçimi alır” yanılgısının ilk acı sonucunu, 2009 yerel seçimlerinde tatmıştı.

“Ceketimizi aday yapsak seçilir” zannına kapılarak Urfalıların sevdiği Fakıbaba’yı aday göstermemişti.

Güya oylar, AK Parti’ye ve liderine veriliyordu. Başka kimsenin şahsi oyu yoktu, kimse kerameti kendinde görmemeliydi.

Fakıbaba, bu görüşü test etti. Belediye başkanlığına bağımsız aday oldu, şahsi oyu daha fazla çıktı ve kazandı.

İsimleri ve kişileri önemsizleştiren, ehliyetle liyakati hiçe sayan, sadakati tek kriter haline getiren bu yanılgıdan döndüler mi peki? Hayır...

Görev ve adaylıklarda kişilik, ehliyet ve liyakat aramaktan vazgeçilmeseydi, ne memleket bu halde olurdu ne iktidar.

AK Parti, seçimle gelmiş büyükşehir belediye başkanlarını, “oylar partinin” diyerek istifaya zorlamaz, Ankara ve İstanbul’u da kaybetmezdi.

Ayrıca; laf dinlemiyor diye Merkez Bankası başkanlarını, ekonomi bakanlarını, kendi fikri olan siyasetçi ve bürokratları, itiraz edebilen parti yöneticilerini uzaklaştırmazdı.

Yetişmiş, birinci sınıf kadrolarla yollarını ayırmaz ya da onları, yol ayrımına itmezdi.

Ayrılanların yerine getirdiklerinde de evvela ehliyet ve liyakat özellikleri arar, salt sadakat kriteriyle bakmazdı.

İç politikadan dış politikaya, ekonomiden eğitim ve adalete...Yönetim kalitesi, böyle böyle kötüleşmedi mi?

“Sen yapmazsan başkasına yaptırırız, kimi koysak yapar” anlayışıyla geldiğimiz yer ortada.

Evet, hiçbir yer boş kalmadı. Fakat oraya konan herkes de yapmadı, yapamadı...

Bugün yaşadığımız olumsuzlukların sorumlusu, söylendiği gibi dış güçler, faiz lobisi, küresel çeteler, şer ittifakları filan değil.

İşte bu ehliyetsizlik, liyakatsizlik ve niteliksizleşme sürecinin bedeli ödetiliyor topluma.

Enflasyonla faiz ve doları, başka hiçbir güç aynı anda zıvanadan çıkaramazdı.

Faturaları, fiyatları uçuran da ehliyetsizliğin ta kendisi.

Ülkeye çok pahalıya patladı. Ama ders alındı mı, hayır.

Alınsaydı, uzmanlığın hayat kurtardığı sağlıkta da ehliyet ve liyakate rest çekilmezdi.

Devlette çalışma koşullarından şikayet eden doktorların talep ve sorunlarına, çözme refleksiyle kulak verilirdi. “Varsın gidiyorlarsa gitsinler, biz de yeni mezunlarla, asistan doktorlarla yola devam ederiz” denmezdi.

Uzmanlar, ‘kendilerini okutmuş devleti para için terk eden nankörler’ muamelesi görmezdi.

Elitleri serum taktırırken bile doktor seçiyor, profesör beğenmiyor. Ama halk sağlığına gelince iktidar, hocalara minnet etmezken uzmanların dırdırına mı katlanacak!

Ehliyete, liyakate bakılsa...Bu pahalılıkta halkın hem de canı, yeni mezun pratisyene, stajyer hekime rahatlıkla emanet edilebilir miydi!

Denemedik bir bu kalmıştı: İktidar, ceketini koysa doktorluk da yapar mı bakalım?

DEPO BASAN HAZA OTORİTER POPÜLİZM

Dr. Mehmet Baki Deniz, Sabancı Üniversitesi mezunu. Boğaziçi’nde yüksek lisansını yapmış. Sonra da New York Binghamton Üniversitesinde sosyoloji doktorasını tamamlamış. Ve dönüp tezini, Üniversitelerarası Kurul’a onaylatmak istemiş.

Şimdi ise doktora tezi yüzünden Cumhurbaşkanı’na hakaret ve terörle suçlanıyor.

1980-2008 arasını inceleyen tezinin başlığı şu: “Sermaye Gücü ve Otoriter Popülizmin Yükselişi.”

Sen misin Türkiye’de olmayan “otoriter popülizm”i, haşa AK Parti döneminde yükselmiş gibi gösteren!

O üniversite bu rapor derken sorula sorula 14 ay sonra uygun görüş bulunarak, tez reddedildiği gibi bir suç duyurusuyla savcılığa da bildirilmiş.

Çürütmeye çalışırken tezi doğrulayalım deseniz, bu kadar olur.

Otoriter popülizmin varlığı, bizzat Dr. Deniz üzerinde uygulamalı olarak da kanıtlanmış.

Fakat bu iddiayı haklı çıkarmaya, başkaları da uğraşıyor.

Aksaray Valisi Aydoğdu, depo basıp stokta ayçiçek yağı yakalıyor. Hemen markette eritilmediği takdirde de valilik önünde halka dağıtma emri veriyor.

Gerçi Medipol Üniversitesinden Prof. Atilla Yayla, Twitter’da adına “tam bir zorbalık” dedi.

Fakat devamındaki şu tarifi, “otoriter popülizm”e cuk oturmuyor mu:

“Bir hukuk devletinde asla müsamaha gösterilemeyecek bir davranış. Ve maalesef halk tarafından alkışlanma ve gitgide yayılma potansiyeline sahip.”

YORUMLAR (160)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
160 Yorum