2019'da CHP, Ankara ve İstanbul belediyelerini AK Parti'den aldığından beri şirazesinden çıkarılmıştı siyaset.

Muhalefet belediyelerine 40 bin terörist dolduruldu, deniyordu. Diyen de iktidardı.

E teröristler belediyelere doldurulurken iktidar neredeydi, devletin kolluğu uyuyor muydu? Bu sorular, iktidarın bir kulağından girip öbüründen çıkıyordu.

O teröristlerin 557'si, CHP'li İBB'de arandı. Yıllar geçti, hâlâ bulunabilmiş değiller.

Hatta terör örgütü, epey bir süre muhalefetin kurduğu 6'lı Masa'nın altında saklandı güya. Tabii iktidar kül yutar mı, eliyle koymuş gibi sobeledi.

Dün akşam Yeni Şafak duyurdu; Beyaz Saray, Öcalan'ın çağrısının bölgeye barış getireceğini, barışa hizmet edeceğini söylemiş.

Bakın siz. Daha muhalefet belediyelerinin su, doğal gaz faturalarını dağıtacak teröristler kovalanmayacak mıydı?

Öcalan'ın çağrısı ABD'yi sevindirmiş. Kimlerin sevindiğine, desteklediğine bakmayacak mıydık?

Öcalan'ı konuşturmayı muhalefet önermiş olsa 'emperyalist proje' diye karalayacak mecralara bakın.

Kimler kimlerle beraber, diye ortalığı inletmeden de bu haber verilebiliyormuş.

Terör örgütleriyle muhalefet kol kola, CHPKK kazanırsa Öcalan'ı bırakacaklar, terörün uzantısıyla DEM'leniyorlar gibi karalamalara da başvurulmuyor artık.

Yahu, Öcalan'la barış güvercinleri bile uçuruyorlar, kadere bakın!

Terörle mücadele, muhalefetle mücadeleye az âlet ve istismar edilmedi.

Muhalefetle mücadeleye, topyekün terörle mücadele süsü verildi.

İktidar şu havalardaydı; ben istemez miydim yerli ve milli bir muhalefetle sandıkta özgürce yarışmayı, ama bunlar da hep terör işbirlikçisi, ben ne yapayım...

Terörün gölgesi, siyasetin alanını daraltmak ve iktidara muhalefeti fiilen imkansızlaştırmak, suçlaştırmak için tepe tepe kullanılmadı mı? Kullanmaya bugün de devam edilmiyor mu?

Şimdi de muhalefetten, iktidarın Öcalan'la ne alıp ne verdiğini hiç sorgulamadan desteklemesi bekleniyor. Hiçbir şey olmamış gibi, onca karalamayı yutsun...

Öcalan'a siyaset alanı açılması, siyasetin alanının kendilerine de açıldığı anlamına gelmiyorsa muhalefet ne yapsın!

ÖCALAN'A SİYASET ALANI AÇILIRKEN İMAMOĞLU'NA KAPATILACAKSA

Cezaevindeki ve dağdaki PKK'lılar yerli, milli iç cepheyi güçlendirme çağrısına katılırken... CHP de iç cephede kendine bir yer bulamayacaksa ne anladık bu işten!

Öcalan'ın ifade özgürlüğü ve demokratik katılım kanalları genişledi, fakat İmamoğlu'nunki genişlemedi. Öcalan'a siyaset alanı açılırken İmamoğlu siyasetten yasaklansa bile muhalefet desteklesin mi?

CHP seçmeniyle DEM seçmeninin de ifade özgürlüğü ve seçtikleri belediye başkanlarının demokratik katılım kanalları genişlemedi. Şafak baskınlarıyla başlarına gelenleri, tutuklamaları, kayyumları görüyoruz.

Bir de Öcalan'ın çağrısı asıl Suriye'de YPG'yi tasfiyeye yarayacaktı. Önemi oradan geliyordu. İç siyaset ve gelecek seçim hesabıyla DEM oylarını Cumhur İttifakına çekmek için değildi. Milli güvenlik içindi.

Oysa Suriye kolunun başı Mazlum Abdi, Washington'daki bir basın toplantısına bağlanıp kendilerini kapsamadığını, bağlamadığını açıkladı.

Çağrıyı önemsiyorlarmış, ancak Türkiye'nin içiyle ilgiliymiş.

Öcalan'ın barış mektubuyla heyecanlandık, coştuk ama erken sevindiğimizi, kursağımızda kalabileceğini de unutmayalım.

YPG tasfiye olmasa da PKK'nın kendini tasfiyesi yetecek mi? DEM, Kandil'in vesayetinden kurtulmuş sayılacak mı? Siyasetin üzerindeki terör gölgesi, baskısı, istismarı kalkacak mı?

Çağrı, dışarıda YPG gibi içeride CHP'li belediyelerdeki hayâli teröristleri de kapsamaz, cezaevindeki ve dağdaki PKK'lılara istenen af onlara da çıkmazsa... Değişen hiçbir şey olmayacak.

Terör suçlamaları, eşit şartlarda ve serbestçe seçim yarışını engellemekte yine kullanılacaksa... Bu karalamalarla demokrasinin altı yine oyulacak, seçimin hür ve âdilliği yani meşruiyet kriteri yine sakatlanacaksa... Ha Hoca Ali, ha Ali Hoca!