6 Şubat Maraş depremi hâlâ asrın depremi, asrın felâketi olarak anılıyor.

Yani demeye getiriliyor ki böyle bir felâkete hazırlanmak imkansızdı, elden ne gelir, 50 binden fazla cana mâl olacağını kim bilebilirdi, buna hiçbir iktidarın gücü yetmez, kimsenin yapacak bir şeyi yok...

Oysa memleketin önde gelen yer bilimcileri görmüştü. Prof. Naci Görür, Prof. Cenk Yaltırak gibi hocalar, gün ve saati dışında neredeyse şiddet ve büyüklüğüne kadar gelişini haber veriyorlardı.

AFAD'ın, 2019'da Soylu başkanlığında yaptığı deprem tatbikatı da Maraş-Pazarcık merkezliydi. Tam isabetle öngörmüşlerdi, nokta atışı bekliyorlardı.

Asrın depremi, deyince asrın yıkımına niye ve nasıl uğradığımızı açıklamış olmuyorsunuz. Hazırlıksız yakalanmamızın ve müdahaledeki yetersizliklerin mazereti mi?

Ayrıca Teyit. org sitesi araştırmış ve yüzyılın dünyadaki en şiddetli depremi olduğunu kayıtlarda doğrulayamamıştı.

Çin, Moğolistan, Hindistan ve Nepal'de kaydedilmiş daha büyük depremler vardı.

Türkiye'nin bile son yüzyılda yaşadığı en şiddetli deprem değildi. 1939 Erzincan depremi ile aynı şiddetteydi.

Dolayısıyla 6 Şubat 2023'te, asrın ne en büyük ne en şiddetli ne de en beklenmedik kara depremi bizi vurmuştu. Bu bilginin aslı yoktu.

Fakat Cumhuriyet tarihinin en yıkıcı depremi olduğu doğruydu. Asrın depremi değil ama asrın yıkımı olduğu kesindi.

Sorulması gerekeni, deprem mühendisi Prof. Mustafa Erdik sormuştu.

2010'daki Şili depremi 9.2 büyüklükle 500 kişi öldürürken bizde 7.7'lik deprem neden daha ölümcüldü? Bizdeki asrın felaketiyse onlardaki neydi, niye Şili'de de asrın yıkımına yol açmamıştı?

Hâl böyleyken uzmanlar, yaklaşan Marmara depremi için yıllardır uyarıyor. Bari ona kulak asılıyor mu?

Yüzyılın değil binyılın yıkımından söz ediyorlar.

Olup bittikten sonra milenyumun felâketi, demek de bizi kurtarmayacak.

Ve CHP lideri Özgür Özel'den öğreniyoruz ki... Meğer geçen yıl normalleşme için görüştüklerinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a bir depreme hazırlık koalisyonu önermiş. Şimdi, 6 Şubat'ın yıl dönümünde söylüyor.

Özel; bir deprem bakanlığı kurulsun, başına bir uzman getirilsin, yardımcılıklarına ise her partiden bir isim atansın, böylece en radikal tedbirler dahi ulusal uzlaşmayla alınsın ve siyaset üstü bir yaklaşımla uygulansın istemiş.

İktidarla muhalefet; binyılın felâketine karşı da el ele vermeyecek, bir koalisyona girmeyecekse ne zaman milli birlik, beraberlik içinde olacak?

Siyasi çekişme dışında tutulacak milli güvenlik, beka konularını yazsak İstanbul depremine hazırlıktan daha öncelikli ne yazabiliriz en başa?

Böyle bir ölüm-kalım meselesi, böyle bir varlık-yokluk tehlikesi bile iktidarla muhalefeti bir araya getiremiyor.

Baksanıza, Özgür Özel'in deprem koalisyonu teklifine bir cevap dahi duymuyoruz, çok görülmüş.

Maazallah İstanbul yıkılırsa Türkiye altında kalır, bir daha nasıl ayağa kalkacağı da meçhul.

İstanbul yıkıldıktan sonra sorumluluğu birbirinize atmışsınız... CHP, iktidarı tedbir almamakla suçlamış... İktidar, CHP'li İstanbul belediyesini başarısız göstermiş... Sizin kısır çekişmelerinizin ne önemi, anlamı olacak.

İktidar mücadelesine fedâ edilmeyecek bir korkunç tehlike kapımıza dayanmış. Neyin aymazlığı, neyin rahatlığı, nasıl bir lakaytlıktır bu!

Geçmiş vurdumduymazlıkların ve ranttan başka bir şey görmeyen açgözlülüklerin bedelini, çok acı bir tecrübeyle ödememişiz sanki.

İster asrın felâketi ister yıkımı, deyin.. Hiç mi ders alınmadı?