‘Oyun büyük hedef adeta Türkiye’

Sabah’ta şunu yazdı diye Barlas’a çok söylendiler:

“Eğer ortada sahici bir savaş ihtimali olsa Cumhurbaşkanı Erdoğan bugün dört günlük Afrika gezisine çıkmazdı. Rusya Devlet Başkanı Putin ile sürekli temas halinde bulunan Cumhurbaşkanı’nın bu davranışı, Ukrayna’da bir savaş olmayacağını adeta kanıtı gibi.”

Oysa ne yanlışlık vardı bunda!

Haksız mıydı üstat Barlas, savaş ihtimalini ciddiye alsa Cumhurbaşkanı, Afrika seyahatine çıkar mıydı?

Cumhurbaşkanı, seyahati kısa keserek geri döndüğüne göre, Rusya’nın ciddi ciddi Ukrayna’ya gireceği öngörülmemiş.

Biden’ın, “Eli kulağında, Putin kesin saldıracak” uyarılarına inanmamış Ankara.

Gerçekleşince “Kabul edilemez” bulduğu saldırıyı, baştan gerçekçi bulmamış iktidar, beklemiyormuş.

O yazıdan, çıksa çıksa bu sonuç çıkar.

Barlas’ı yanıltan, iktidarın öngörüsüne fazla güvenmek.

Ortada bir öngörüsüzlük var, fakat hata Barlas’ta değil.

Rusya’nın Avrupa Konseyi’ndeki temsil hakkını kaldıran oylamada, çekimser oy kullandık.

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Rusya’yla diyalog kapılarını kapatmayı doğru görmediğimiz için karara katılmadığımızı söyledi. Diplomasiyle çözüleceğine inandığımızı, diyalogu önemsediğimizi ekledi.

Sormazlar mı; öyleyse Batı’yı, NATO’yu konuşmaktan başka bir şey bilmemekle, eyleme geçmemekle, hatta askeri müdahalede bulunmamakla niye suçladık?

AB ile ABD, Rusya’yla savaşmak dışındaki her seçeneğe başvurdu. Ukrayna’ya, yüzlerce milyonar avroyla dolarlık askeri yardım göndermek dahil. Savaş uçağı bile alıp yolluyorlar. En ağır ekonomik yaptırımları, art arda açıkladılar.

Biz daha hava sahamızı kapatmadık, savaş halinde Montrö’nün boğazlardan geçiş hükümleri kısmetse uygulanacak.

Bölge ülkesi olarak sağduyu ve tedbiri elden bırakmamamız doğru. Önde koşan, Türkiye olmasın elbette.

Fakat itibarlı bir dış politika için, söylem-eylem tutarlılığını korumamız gerekmez mi?

Rusya’yı durdurmaya, Ukrayna’yı korumaya gücümüz, çıkarlarımız el vermeyebilir. Ama sözümüzün değerini, ağırlığını da mı koruyamayız?

Derseniz ki...Batı, Moskova’yla köprüleri atsın, kapıları kapatsın, iyice köşeye sıkıştırsın, bize doğru itsin de arayı biz bulalım diye kapıları açık tutmuş olamaz mıyız?

Geriden gelmemizin bir açıklaması bu olabilirdi.

Fakat göstere göstere hem taraf hem tarafsız gibi durmak, bunu da göze sokarak belli etmek işe yarar mı?

‘Tavşana kaç, tazıya tut’; davulla zurnayla çaktırılırsa ne tavşana ne tazıya söker.

Riskini üstlenen, çıkarlarını tehlikeye atıp kapıyı kapatanlar parsayı, kenarda bekleyenlere toplatmaz.

İktidarın görüş mesafesindeki daralmayı, ucuz siyasete bağlamaktansa zihin dağınıklığına bağlamayı tercih ederim.

Tepkiyi Barlas’a gösterenler yanılıyor, öngörüzlüğün sorumlusu o değil.

Sorumluyu illa medyada arayacaklarsa, iktidar medyasındaki fermansız güç delilerine baksınlar.

Hani şu “oyun büyük, Batı’yla Rusya birbirinin gırtlağına danışıklı çöküyor, dünya savaşı bile çıkabilir ama Türkiye’yi kuşatmak için gizliden anlaşmışlar, hedef adeta Türkiye” hezeyanları savuranlara...

Bu dumanlı kafadan değil öngörü, kafa karışıklığı bile umulmaz.

28 ŞUBAT PARANTEZİNİ KAPATMA MİLADI

Saadet lideri Karamollaoğlu, “28 Şubat Süreci’nin defterini yine bir 28 Şubat’ta düreceğiz” demişti.

28 Şubat 1997’deki antidemokratik müdahalenin hedefi, seçimle gelmiş Erbakan Hükümeti’ydi.

Önceki gün Erbakan’ı anma programında, Gelecek Partisi lideri Davutoğlu da konuya şöyle girmişti:

“Parlamenter demokrasiye darbe vurulan o tarihin gününde, biz tekrar TBMM’yi siyasetin merkezi yapmaya geleceğiz.”

28 Şubat’ın AK Parti için ne ifade ettiğini ise Sözcü Çelik, Twitter’dan şu üç şeyle hatırlattı:

İnsan haklarına saldırı, demokrasi düşmanlığı ve milli iradenin gasbı.

İşte böyle bir 28 Şubat günü, 6 muhalefet partisi, parlamenter sisteme dönüş için uzlaştıkları ortak vaatleri, kamuoyuna açıkladı. Liderleri, mutabakatı törenle imzaladı.

Milli iradenin tecelligahı Meclis’e, güç ve yetkilerini geri vermeyi amaçlıyorlar.

Bunun için 28 Şubat’tan daha manidar, daha sembolik bir gün seçilemezdi.

Tören, mesajı kadar düzeniyle de göz doldurdu.

Altılı Masa, psikolojik üstünlüğü ele geçirmede ilerleme kaydediyor.

YORUMLAR (98)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
98 Yorum