Manasız hurûfât…

Her kelime bir ‘oluş’a tekabül eder ve Tanrı ona tekabül ettiği ‘oluş’a uygun bir mana üfler. Bu, kelimenin cevheridir, değişmez ama ışığa -zamana- göre renkten renge girer. Cevherini yüklenmiş her kelime mana denizinden yola çıkan bir yelkenli gibi evrene düşer, tarih koridorunda birçok olaya, duruma şahitlik eder. Şahitlik ettiği, manasına uygun olayları, durumları, şahısları içine alır, onlarla özdeşleşir. Ne zaman zikredilse artık o olay, durum veya şahısları getirir akla. Örneğin ‘hicret’ gibi… 

Böyledir kelimeler, tarih koridorunda deyimler, atasözleri, şarkılar, şiirler eklenir ona. Neticede manası etrafında zengin bir kültür yumağı, bir hafıza oluşur. Evet evet kelimeler hafızadır ya da hafıza kelimelerden oluşur, kelimelerin işaretlerinden değil, delâlet ettiği, içerdiği atıflar yumağından…  

Şimdi kalkıyorsunuz yüzyıllardır o mana yükünü taşıyan emekçiyi, her biri hafızanın atom çekirdeği olan parçaları, üstelik hiçbir eksiği olmadığı hâlde, sırf eski diye -oysa kelimelerin kadim olanı sağlamdır- çıkarıp yerine çıplak, tarih koridorundan geçmemiş, hayata şahit olmamış, gün görmemiş; dolayısıyla bir şeye delalet etmemiş naylon bir bebek koyuyorsunuz. Aslında böylece ne yapıyorsunuz biliyor musunuz? Beynin ve hafızanın aslî bir parçasını çıkararak, o parçanın taşıdığı manayı, hafızanın o kısmını siliyor, bir mana boşluğu oluşturarak düşünmeyi, kıyası, hatırlamayı sekteye uğratıyorsunuz. Bu, hem bir cevherin/ oluşun eksikliğine yol açıyor, hem de başka manalara ulaşma köprülerinden birini ortadan kaldırıyor. Çünkü mana, müstakil bir halkadır ama, aynı zamanda diğer mana halkalarıyla birleşerek bir zincir oluşturmak, daha üst manalara doğru tırmanmak isteyen akışkan bir varlıktır. Bir kelime, yani bir halka yok olduğunda diğer halkalara ulaşmanın yolu da kesilir. Tıpkı ‘irade felsefesi’ üzerine kurulmuş Honoré de Balzac’ın “Louis Lambert” (Çev. Oktay Rifat-Samih Rifat, Türkiye İş Bankası Kültür Yay.2020) romanında iradenin ‘istenç’, cevher ya da özün ‘töz’, ruhun ‘tin’ olarak tercüme edilmesi gibi… 

Sadece bir örnek vereyim: “Sürekli beslenmek için TÖZ’e gereksinim duyan İstenç, Düşünce yoluyla içine işlediği dönüşümlerin hepsinde TÖZ’ünü bulur; Düşünce’yse TÖZ’ün çeşitli biçimleriyle bileşen insan istencinin özel bir ürünüdür.” (s. 108) 

Aslında çok önemli bir felsefî konu tartışılıyor romanda. Ama ‘töz’ ve ‘istenç’ kelimeleri kavrama ve çağrışım melekesinin yollarını tıkadığı için beyin manaya yol bulamıyor ve metnin felsefî muhtevası hakkıyla anlaşılamıyor. 

Kelimeler çağrışım yükü taşır. Bu yük, tarih koridorunda kendisine eklemlenen deyimler, atasözleri, şarkılar, türkülerden vb. oluşur. Söz konusu halkalardan biri ya da birkaçı okuyan veya dinleyende çağrışım hissini harekete geçirerek, ondaki manaya yol bulmasını sağlar. Yeni diye sunulan kelimeler, bu çağrışım elektriğinden yoksun olduğu için okuyan veya dinleyen, delâlet etmesi tasarlanan manaya yol bulamaz, kavrama melekesi çakılır kalır, çünkü yeni kelime akışkan ve nakledici değildir, bir şeye şahit olmamıştır, bir deyim, bir şarkı, bir atasözü vb. ona eşlik etmemiştir. Al demişlerdir, haydi yüklen şunu ve eşlik etsin sana o halkalar. Diğer kadim kelimenin etrafında halka olmuş atasözleri, deyimler, şarkılar, türküler, şahıslar, olaylar bu yabancıya garip garip bakarlar. Ama derler sen kimsin? Bizim yükümüzü, hatıralarımızı taşımadın ki, acımızı, sevincimizi, neşemizi, zaferlerimizi o taşıdı, biz o kelimeyle can bulduk, sen hiç bunları çekmeden onun sermayesine konmak, “Aşkın aldı benden beni” demek yerine “Sevin aldı benden beni” diye değişmemizi istiyorsun!.. 

Hâsılı kelimeler bizi bir manaya davet ve dahil eder. Bizi bir manaya davet ve dahil etmeyen şey sadece bir hurûfât hatta hurâfâttır!... Kuru, köksüz ve manasız hurûfât ile felsefe de edebiyat da yapılmaz!

YORUMLAR (16)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
16 Yorum