Batı’da neler oluyor?

Macaristan ve Fransa’daki seçimler, Avrupa demokrasisi ve siyasetinin yapısındaki tehlikeli hareketliliklere işaret etti. Her iki ülkede de, merkez yerine uçlara, kurumlar yerine şahıslara ,demokrasi yerine otoriter eğilime vurgu yaparak sonuçlandılar.

Bu ülkelerin Avrupa Birliği’nde iki ayrı alanı, iki ayrı tarihsel geleneği temsil ettikleri dikkate alınırsa, işaret ettikleri ortak sonuç daha kritik hale geliyor.

Fransa, evrensel değerlerin doğduğu, ilkelerinin şekillendiği, içselleştirildiği bir Batı Avrupa ülkesi; fikri, siyasi, ekonomik bakımından Batı medeniyetinin lokomotiflerinden birisi.

Macaristan diğer ucu, merkeziyetçi, otoriteriyle görece barışık, toplumun işleyişinde demokratik kültürün daha az etkili olduğu bir bölgeyi, Doğu Avrupa’yı temsil ediyor.

Macaristan, uzun süre bir geçiş rejimi olarak “yarı konsolide demokrasi” sınıfında değerlendiriliyordu. Bugün ise örneğin Freedom House raporları bu ülkenin artık demokrasiyle yönetilmediğini söylüyor. İktidardaki Orban bağımsız kurumlarının yapısını ortadan kaldıran, özgürlükleri sınırlayan, şahsi bir karar mekanizması kuran otokrat ve popülist lider olarak anılıyor.

2010’dan bu yana iktidarda olan bu lider, bir süre önce yapılan seçimleri, üstelik birleşik muhalefetin adayı karşısında yüzde 55 oy alarak kazandı. Ukrayna savaşı, bu savaşın toplumda yarattığı güven arayışı, güçlü siyasi irade talebi, Orban’ın ülkesini savaş dışı tutacağı sözleri, bu başarıda elbet bir paya sahip.

Ancak Orban’ın seçim başarısı bunlar ötesi bir duruma işaret ediyor. Bu, otoriter düzenin arkasında kuvvetli bir toplumsal destek bulması halidir. Bu hal, seçim aşısı yapılmış bir otokrasiyi, Orban’ın ifadesiyle illiberal bir demokrasiyi, “seçimli otoriter düzen”i tarif ediyor. Bu konuda Macaristan’ı yakından takip eden ülke ise Polonya.

Bu gelişmeler Avrupa Birliğini yarıyor ve yaralıyor. Macaristan ve Polonya’nın üyesi olduğu Avrupa Birliğini, ‘evrensel değerler karşısında bir tutum” olarak nitelemek, bu çerçevede bir blok olarak görmek gitgide zorlaşıyor.

Coğrafyanın diğer ucunda, Fransa’da da farklı mekanizmalarla olsa benzer sonuçlar veren, aynı kaygılara yol açan, seçim sonuçlarının işaret ettiği bir toplum-siyaset ilişkisi ve siyaset yapılanması var. Bu ülkede cumhurbaşkanlığı ilk tur seçimleri geçen hafta sonu yapıldı. Şahıslaşmış siyasi bir hareketi temsil eden Cumhurbaşkanı Macron (yüzde 28) ile aşırı sağcı, yabancı karşıtı LePen (yüzde 24) ikinci tura kaldılar.

Seçimler şu üç sorunun altını çizdi.

1- Önce şahıs-kurum şirazesinin bozulduğunu gösterdi.

Merkez solun adayı yüzde 1,7, merkez sağın adayı ise yüzde 4,8 oy alabildi. Onları ikame eden ise bir “kişi”, tekil bir siyasi irade, Makron. Bu durum, örgün siyasette, partisel ve kurumsal katılım mekanizmalarında, geleneksel siyasi parti-toplum ilişkilerinde, Batı demokrasisinin öncü değerlerine ilişkin bir tahribata işaret ediyor.

2- Ardından siyasi merkezin anlam kaybettiğine işaret etti…

Macron ve LePen’den sonra 3’üncü sırayı, yüzde 22’yle alan komünist aday Melenchon’un oylarıyla birlikte, uç partilerde toplanan oyların oranı yüzde 55’e ulaşmış oluyor.

3- Otoriter dalgaya verilen toplumsal desteği ortaya koydu…

Fransız gözlemcilerin ilk yorumları, sağ-sol kutuplaşmasının iyice ortadan kalktığı, yerini ilerici-ulusalcı ayrımına bıraktığı şeklinde oldu. Aslında tablo başka biçimde de okunabilir. Aşırı sağ partiler (üç parti) Fransa tarihinde en yüksek oy oranına (yüzde 32) ulaştılar. Ayrıca büyümeleri ilerleyici; 2002’de yüzde 19, 2017’de yüzde 26, 2022’de 32… Ve araştırmalara göre ikinci tur kafa kafaya geçecek. Bir sonraki seçimlerde ise ne olacağı belli değil.

Burası Fransa…

Batı’nın çeşitli köşelerinden tehlikeli işaretler bunlar.

Otoriterlik ile ona yönelik toplumsal destek, otoriterlikten medet umma, güven, kişi üzerinden ya da güçlü lider üzerinden siyasi, ekonomik, kültürel beka meselesi ve bunun öne çıkarttığı bir yeni milliyetçilik ile yabancı sevmezlik hali tehlikeli bir rüzgardır.

Hele Batı’dan esiyorsa…

YORUMLAR (58)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
58 Yorum