CHP, YSP, TİP ve adayları
Milletvekili aday listeleri, bu listelere gelen tepkiler, hem siyasi gidişat hem kimi siyasi gerilimler hakkında anlamlı ipuçları verdi.
CHP listelerini, DEVA, Gelecek Partisi, SP ve DP’ye açtı. İYİ Parti ve CHP kimi yerlerde birbirilerinin lehine liste çıkarmadı
Önce şunu söylemek de yarar var.
Muhalif siyasi partiler ortak liste çıkararak çok doğru bir hamle yaptı. Yaptı zira, iktidar ve muhalefet bloğu arasındaki dengeler çok yakın… Parlamentoda çoğunluğu elde etmek hem yasama gücü hem cumhurbaşkanlığı muhtemel ikinci turunda cazibe, güç ve istikrar mesajı bakımından önemli… Milletvekili sayısını hesaplamakta kullanılan D’Hondt sistemi en çok oy alan partilere avantaj sağlıyor.
Farklı siyasi partilerin CHP listelerinde kümelenmesi ve İYİ Parti-CHP fermuar uygulama, velhasıl oyların büyük partide toplanmasını hamlesi bunların hepsini birden kuşatıyor.
Bununla birlikte, kimi sorunlar da var.
Farklı, hatta geleneksel olarak zıt kimi siyasi eğilimlerin bir araya gelmesi Türkiye içir yeni ve kaçınılmaz olarak sancılı bir süreç.
Altılı muhalefet dediğimiz yapı birbirinden farklı siyasi eğilimleri, hatta sosyolojik dokuları temsil ediyor. Bu eğilimlerin siyasi temsilcileri arasında uzlaşma olması demokrasi, uzlaşma, koalisyon kültürü bakımından önemli bir ilerleme. Ancak bu siyasi uzlaşmanın sosyolojik katmanlarda hızla karşılık bulması her zaman mümkün olmaz. CHP listelerinden aday gösterilen Sadullah Ergin gibi kimi isimlere CHP içinden, küskünlerden, sert Kemalist gruplardan tepki gelebilir. Aynı tepki CHP - HDP yakınlaşmasında da ortaya çıkıyor.
Kılıçdaroğlu şu tespiti yapmış:
“Beş siyasi parti bir parti logosu altında seçime giriyor. Dolayısıyla herkes sanki CHP’liler giriyor, ‘o CHP’li değil, nasıl bizim listede yer alır’ diye bir şey var. Eski alışkanlıklardan kurtulamayan bir atmosfer var. Zaman içinde taşlar yerine oturacak diye düşünüyorum…”
Doğru bir tespit bu.
Siyaset düzeyinde yakınlaşma ile toplumsal-ideolojik yakınlaşmasının aynı zamanlamayla, paralel seyretmemesi doğaldır.
Ancak bu durumun, Türkiye için kritik bir deneyim olduğunu da söylemek gerekir.
Çok-kültür ve dokulu çoğulcu özellikleriyle çatışmaları en aza indiren ya da kabul edilir formlara dönüştüren alıştırma temel bir demokrasi alıştırmasıdır.
Gerekleri yerine getirilir ve bu istikamette yol alınabilirse, ülke için önemli ve değerli olur.
Bunun anahtarı, siyasi görüş ayrılıklarına rağmen, ortak siyasi değerlerde buluşmaktır.
“Taşların yerine oturması” ifadesinden bunu anlamakta fayda var.
Milletvekili listeleri, liste politikasıyla ilgili bir dizi diğer ipucu, Emek ve Özgürlük İttifakı’nda da karşımıza çıktı.
Hasan Cemal ve Cengiz Çandar’ın Yeşil Sol Parti listelerinde yer bulması, gerek bu iki ismin simgesel önemleri bakımından gerek bu siyasi parti geleneğinin sol dışında, liberal-demokrat kesime açılması açısından önemli görünüyor.
Bununla birlikte bu tercihlerin sıradan imaj politikasını mı yoksa bir strateji genişlemesini mi ifade ettiğini zaman zaman gösterecek..
TİP de ilginç bir liste siyaseti izledi.
Milletvekili adayı olarak kamuoyunda pozisyonlarıyla, isimleriyle sembol haline gelmiş isimleri öne çıkardı. Ahmet Kaya’yı savunan Mehmet Aslantuğ gibi oyuncuları, gazetecileri, sanatçıları listelerine koydu.
Bu tercih; sol popülizmin bir etkisi olarak, bize söylem ve imaj siyasetinin kuvvetli olacağını gösteriyor.
Zira aynı parti aracı kimi yapılarla toplum – siyaset ilişkilerini daha iç içe kuracak bir temsil politikasıyla yola çıkabilirdi. Ama yapmadı. Çoğulcu bir parlamenter doku bakımından umarım mecliste temsil edilirler
Evet, liste politikalarında “dişe gelir” ipuçları şimdilik böyle…