Hangi siyasi duruş galebe çalar?
Siyasi tartışmalar bir süredir İYİ Parti etrafında meydana geliyor.
Bu durumda, muhalefetin yeni cazibe merkezi olan bu siyasi partiye yakından bakmak, ülkedeki siyasi eğilimleri değerlendirmek bakımından kendi başına bir anlam taşıyor.
Soru şudur: Bu partiye yönelik ilginin temelinde ne var?
Yanıt için İYİ Parti’nin seçmeni çeken özelliklerine, kurucu siyasi unsurlarına bakmak gerek.
Bu unsurlar çoğul.
Taşıyıcılık bunlardan bir tanesi.
Güç, güven, özdeşlik kurma” gibi özelliklerle liderlik kurum, güçlü siyasi irade arayışı, siyasi kültürümüzde siyasi davranışları etkileyen asli unsurların hala başında geliyor. Meral Akşener’in siyasi kimliği ve tarzı, yarattığı “yapabilir-yönetebilir” vurgulu güçlü lider algısı, iktidar partileriyle girdiği tartışmalardaki baskın, iddialı, kafa tutan tavrı, iktidarın kurduğu gündem tuzaklarından uzak durması bu bakımdan öne çıkan ve altı çizilmesi gereken nitelikler.
Fezleke tartışmasında bir kez daha boy gösteren meşruiyetçi tutum, İYİ Parti’nin bir diğer özelliği.
Siyasi alanın varlığı ve meşruiyetini koruma, en azından, kararlarını ve tepkilerini bu varlığın ve toplumsal taleplerin meşruiyetine dikkat ederek verme, Akşener’in 28 Şubat günlerinden bu yana taşıdığı bir hassasiyet. Önemlidir, zira meşruiyetçi bu tutum, gizli bir çekim unsuru olarak, hemen her zaman, toplumun ortalama beklentileri ve geleneksel bir siyasi erdem tanımı içinde yer almıştır. HDP’ye karşı dışlayıcı bir tavır alan İYİ Parti’nin HDP seçmenleri konusunda siyasi iktidardan farklı, benimseyici bir dil kullanması bu durumun bir örneği.
Milliyetçilik, İYİ Parti’nin açık ve tartışılmaz kurucu bir değişkeni. Sert noktaları var. HDP’ye yönelik dışlayıcı tutumu, MHP’den kopup gelen bu siyasi parti için bir sigorta işlevi görüyor. Bununla birlikte ya da bunun dışında, milliyetçilik anlayışı, uca savrulmayan, kentli, eski tabirle “orta sağ ve orta sol” duyarlılıklara temas eden, öfkeli olmayan bir nitelikte.
Öne çıkan sonucu husus, merkez siyasi yaklaşımı veya duruşu.
Konu ne olursa olsun, Akşener ve İYİ Parti, “merkez”de kalan, risk sınırlarına yaklaşmayan, bir aidiyet grubuyla tam özdeşleşmeyen, ortalamayı temsil eden bir siyasi yaklaşıma sahip. Bu anlamda, mevcut siyasi kutuplaşmayı, yüzde 14 civarında olan artma eğilimi taşıyan kamuoyu desteği de dikkate alınırsa, ortada duran, ortayı temsil eden bir siyasi parti.
İYİ Parti’nin özelliklere başkaları elbet eklenebilir, ancak benim gözümde belirleyici olanlar bunlar.
Bu özelliklerin dikkat çekici ortak bir yanı var.
Hiç biri siyasetin içeriğine ilişkin değil. Öne çıkan özellikler arasında, İYİ Parti’nin siyasi programı, kritik temalarda aldığı tavırlar, topluma anlattığı bir gelecek hikayesi yok.
İYİ Parti’yi ayırdeden, çekici kılan özelliklerin tümü, “duruş” ve “şekil”le, “ima” ve “imaj”la ilgili.
Zemin de oldukça stabil. Yaşanan kabarmalar sınıfsal değil, tepkisel. Talepler entegrasyon üzerine kurulu. Velhasıl İYİ Parti’nin yükselişinin, RP-FP-AK Parti hikayesinde olduğunu gibi sınıfsal bir boyutu yok. Kimliksel bir yönü de yok.
Anlamı ne bunların?
Akıl yürütelim...
Durumu, bir yanıyla, travmatik bir toplumda siyasi güven arayışı olarak tanımlamak çok yanlış olmaz. Nitekim yüzde 14-15’lik bir seçmen kitlesi gözünde, İYİ Parti’ye ilginç kılan özellikler ile ülkedeki siyasi altüst oluş, sarsıcı ve bozucu bir değişim süreci, kurum ve kralların sarsılması arasında kuvvetli bir ilişki bulunuyor.
Bu kesişmenin ortalaması olarak, karşımıza çıkan, “görünen ve bilinen sınırlarda siyaset”, “normalleşme/adalet”, “merkeze dönüş”, “çatışma ötesine geçme”, buna paralel olarak “istikrar, güven, özgüven” çıkıyor.
İmamoğlu’nun İstanbul Belediye Başkanlığı kampanyasında, seçimi kazanmasında aynı tablo karşımıza çıkmıştı.
Aynı ortalama öne çıkmıştı.
İYİ Parti örneği, siyasetle, toplum-siyaset. toplumsal ilişkileriyle ilgili bir fikir veriyor...
Ancak, ucu açık, her iki tarafa evrilebilecek bir siyasi parti modeline, belirsizliği de işaret ediyor. Aynı zamanda kendisi bakımından kırılgan bir siyasi duruşu da gönderme yapıyor.