İkinci tur ihtimalleri
İkinci tura kalan seçim, bitmemiş bir seçimdir. Önde giden yüzde 50’ye ulaşmamışsa, geride kalanlar yüzde 50’den fazla bir oyu temsil ediyor demektir.
Ancak, oy tahminleri toplama çıkarmayla yapılmıyor. Oy hareketlilikleri, varsayılan pistlerin dışında da meydana geliyor. Örneklerden bir örnek; Can Selçuki, seçim sonrası analizinde şunları söylüyor: “İYİ Parti seçmeninin Kılıçdaroğlu’na desteği yüzde 81’de kaldı. 2023’te Milletvekili seçiminde İYİ Parti’ye oy verenlerin yüzde 16’sı bir başka değişle 800 bin partili seçmen Cumhurbaşkanlığı seçiminde Kılıçdaroğlu’na oy vermeyip Oğan veya İnce’ye oy verdi. AK Parti’ye oy kullanan seçmenin yüzde 4’ü de (yaklaşık 800 bin kişi) Sinan Oğan veya Muharrem İnce’ye oy verdi…”
Birinci turu sonucunu, bu tür yorumları ikinci tur ihtimaliyle birlikte değerlendirsek şunlar söylenebilir.
1) İki aday arasındaki oy farkı çok değil. 2,5 milyonun, yarısı Kılıçdaroğlu’na kaysa, oy oranları eşitlenir. Kemal Kılıçdaroğlu, sandığa gitmeyen seçmeni, İyi Parti’nin kendisine oy vermeyen, (toplam seçmenin yüzde 2’ye tekabül eden) kesimini, Sinan Oğan’ın bir miktar seçmenini ikna ederek kendisine çekebilirse, böyle bir tablo doğar…
2) Ancak aynı imkanlara iktidar da sahiptir. Üstelik Erdoğan’ın ipi göğüslemesi için ihtiyacı olan seçmen sayısı sadece 250 bin civarında. Bunun yanında, genel oy kullanma eğilimleri iki blok arasındaki geçişsizliğe işaret ediyor. Oy kaymalarının daha çok AKP’den MHP ve YRP’ne, YSP’den CHP ve TİP’e doğru olduğunu görüyoruz. Yüzde 5 oy almaları beklenen, Gelecek ve Deva partilerinin tahminen yüzde 1-1,5’ta kalmaları, muhafazakar kesimden çok düşük oy almış olmaları bunun bir diğer göstergesi.
Ayrıca, sadece rakam toplamakla, toplama varsayımlarla doğru bir tahmin yürütmenin mümkün olmadığı, hem seçim sonuçları, hem Selçuki’nin yukarıdaki tespitiyle ortada…
O zaman bu kaymanın gerçekleşebilmesi için bir muhalif bir siyasi rüzgarın çıkması gerekiyor.
8-10 gün içinde böyle bir rüzgar çıkabilir mi?
Kolay değil.
Ama yine de çıkarsa nasıl ve hangi vasıtayla çıkar?
Her şeyden önce muhalif siyasi partilerin moral olarak çöken seçmenlerini toplamaları ve sandığa tekrar götürmeleri gerekiyor.
İkincisi, yeni ve ikna edici bir kampanya yürütülmesi gerekiyor.
Kemal Kılıçdaroğlu ilk turda, kucaklayıcı, güler yüzlü, çatışma karşıtı, ancak makro siyasete çok giremeyen, daha çok tekil, zaman zaman teknik konulara ve vaatlere dayalı kampanya yürüttü. Bu kampanya bir yere kadar sonuç verdi.
İkinci turda daha makro siyaset pistinde ilerlemesi doğaldır. Daha sert, daha meydan okuyucu bir üslup benimsemesi de kaçınılmazdır.
Öyle de yapıyor.
Ancak hangi içerikle?
İçerik bakımından muhalefet liderinin yapabileceği ve bence yapması gereken şey, ikinci tur seçimi, iki farklı Türkiye, iki farklı gelecek, demokrasi ve otoriterlik arasındaki bir tercihe dönüştürmek, bir referandum çağrısı yapmaktır. Bu istikamette demokratik sertlik ve ciddiyet, uyarma, gerekiyorsa korkutma diliyle ilerlemektir.
Kılıçdaroğlu sertleşiyor evet, ancak garip bir içerikle…
Göçmen karşıtlığı, BOP, Kürtlerle asla masaya oturmam, demokrasi getireceğim gibi eklektik unsurlar taşıyan bir söylemle, milliyetçilikte Erdoğan’la yarışarak…
Böyle devam eder mi bilinmez, ama, korkarım ki, böyle giderse, Kılıçdaroğlu bırakın farkı kapamayı, daha çok açmaya koşuyor olabilir…
Söylem ve siyasette bütünlük ve güven önemlidir, seçmen için net istikamet önemlidir.
Erdoğan dün, yabancı basına verdiği söyleşide aynı ekonomi politikasının devam edeceğini, faizin daha da düşürüleceğini söylüyordu. Devlet iflasa doğru gidiyor.
En azından bunu anlatmalıdır millete…
Cehennemi tarif etmelidir…
Umarız ve bekleriz ki, bu parçalı dili hızla değişsin…