Kılıçdaroğlu bir eşiği atlarken…

CHP lideri siyasi gündemi sarsan etkili bir çıkış yaptı.

“Siyaset kurumunun 35-40 yıldır çözmediği bir Kürt meselesi var. Kürt sorununu çözmek için meşru bir organa ihtiyacımız var. Devlet dediğiniz kurum gayrimeşru bir organla muhatap olmaz … İmralı meşru bir organ değil. Meşru organ kimdir? HDP’yi meşru organ olarak görebiliriz. Halkın desteği var, parlamentoya gelmiş, dolayısıyla parlamentonun içinde bulunuyor, görevini yapıyor” diyordu

Bu çıkış pek çok tepki aldı.

Üç temsili örnek malum. Bahçeli’nin tavrı açık, ona göre “HDP’yi meşru organ görmek demek PKK’yı muhatap almak demek”. HDP eski eş başkanı Temelli de Kılıçdaroğlu’nun açıklamasındaki, ‘İmralı gayri meşrudur takılmış, “çözümün asıl muhatabı Öcalan’dır” diyor. Demirtaş ise, “HDP, irade sahibi siyasi bir aktördür ve elbette muhataptır. Çözümün adresi de doğal olarak TBMM’dir” sözleriyle Kılıçdaroğlu’na tam destek veriyor.

Kılıçdaroğlu’nu açıklamasını hangi açıdan ele almak, nasıl okumak lazım?

CHP liderinin Kürt sorununa, çözüm gereğine, yöntemine ve HDP’ye yaptığı gönderme, İmralı tartışmasının önünde, ondan çok daha önemli ve belirleyicidir.

Önce şunu tekrar tekrar vurgulamak gerek: Asayiş politikalarının ürettiği düşük çatışma haliyle doğan ‘Kürt sorunu çözülmüştür’ sanısının hiçbir karşılığı yoktur. Sorun tersine çap ve alan genişleterek sürmektedir. Suriye’deki tablo, HDP’nin ülke içinde yüzde 10’u, bölgede yüzde 60’şı aşan kemikleşmiş oy oranı açık kanıtlar olarak ortadadır.

Kılıçdaroğlu’nun çıkışı, bu çerçevede, birden çok önemli noktaya gönderme yapmaktadır.

- Bir kere, Kürt sorununun varlığı ve çözüm gereğine işaret, bu sorununun dışlandığı siyasi alana geri dönüşü anlamını taşımaktadır.

- HDP’nin sorunun asli temsilcisi olarak tanımlanması, bir yandan muhtemel bir çözüm sürecinin yöntemini tarif etmekte, öte yandan, sorunu genel bir demokratikleşme dalgası içinde eritme anlayışını aşarak, muhatap fikrinin kabulüne işaret etmektedir.

- Bu konuda, iktidar bloğunun etkisi altında izlediği siyasetsiz ve temsilcisiz, bir muhalefet çizgisinin kırılmasına gönderme yapmaktadır

- Kılıçdaroğlu’nun açıklaması, Kürt meselesinin önemli ölçüde temsil eden, iktidar tarafından gayri meşru ilan edilen, kapatılmaya çalışılan bir siyasi partinin, HDP’nin, sistemin içine çekme çabasına işaret etmektedir.

Bunun yanı sıra Ayrıca, muhalefet bakımından zorlanan başka kapılar da bulunuyor. Nitekim Kürt sorununda söylemsel olarak siyasete geri dönüş hamlesi ve HDP vurgusuyla seçim ittifakları arasında doğrudan bağlantı vardır. İyi Parti Grup Başkanvekili Müsavat Dervişoğlu’nun, konuyla ilgili yaptığı, “HDP’li TBMM Başkanvekili oturumları yönetiyor ve hepimiz de onun yönetimine katılıyor muyuz? Bu meşru mu, gayrı-meşru mu tartışmasına en iyi cevaptır…” sözlerini bir kenara kaydetmek gerekir.

CHP’nin bir gerekliliği ve alternatifi dile getirmesi, muhalif siyaseti hareketlendirebilir, muhalefetin seçimleri kazanması halinde, kendiliğinden geleceğe dair bir ufuk ve umut oluşturur.

CHP’nin muhatap ve yöntem tarifi konusunda geldiği bu (en ileri) noktada durup durmayacağını, devamının getirip getirmeyeceğini elbette zaman gösterecektir.

Söz simgeseldir, ama önemlidir.

Unutmamak gerekir ki, siyasi sayfalar böyle açılır, eşikler böyle geçilir.

Not. Kim muhatap meselesini, HDP’nin konumunu ve CHP’nin aldığı yolu Cumartesi günü tartışacağız.

YORUMLAR (22)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
22 Yorum