Makas açılıyor…

Türkiye muhalefetsiz bir döneme veya muhalefetin etkinliğinin biraz daha azalacağı bir evreye sürükleniyor olabilir mi?

Bu soruyu sorduran eş zamanlı iki gelişme bulunuyor. İlki, muhalefetin yaşadığı seçim sonrası dağınıklık ve siyasetsizlik hali. Bu çerçevede siyasi olarak dünden daha etkisiz ve edilgin olma işaretleri vermesi. İkinci gelişme, beklentilerin hilafına, iktidarın (Erdoğan’ın) daha rasyonel ve tutarlı hamleler yapması, iç ve dış gözlemciler nezdinde Türk siyasi arenasını tek başına temsil eder hale gelmesi…

Muhalif kanatın seçimlerden sonra ilk yaptığı iş, aralarındaki ortaklığı fiilen bitirmek oldu. Küçük partiler çıkardıkları temsil üstü milletvekilleri sayılarıyla kabuklarına çekildiler, küçük ve etkisiz dozlarla söylem-eleştiri siyasetine devam ediyorlar. CHP ve İYİ Parti’de seçim yenilgisine karşı verilen tepki, lider-şahıs merkezli oldu. CHP’de liderini değiştirerek yenilenme arayışı alevlenirken, İYİ Parti’de mevcut liderin gücü ve tahakkümünü diriltme arayışı yaşanıyor.

İddialarını, dünyayı, siyaseti, toplumu, okuma tarzlarını sorgulamaktan uzaklar. yeni değer hiyerarşilerini anlamak istemiyorlar. Seçmen davranışı belirleyeceğini düşündükleri ekonomik krize ve eksik demokrasiye rağmen Erdoğan’ın neden seçimleri kazandığına dair ya bir fikirleri yok ya fikir üretecek siyasi mekanizmaları… Böyle olunca siyasi olarak neyi doğru neyi yanlış yaptıklarını ölçme şansları da bulunmuyor.

Ve işin kolayına kaçıyor iki hususu öne çıkarıyorlar. “Bir, seçim adaletsiz koşullarda yapıldı, iki yaptığımız liste ve aday tercihleri yanlıştı” diyorlar. İşin esası, toplum ve siyasetin tanımı, sorunların çözümüne, gelecek tahayyülüne dair eksikleri akıllarının ucundan bile geçmiyor. Ya da parti anlayışları ve yapılarının ürettiği ‘ekonomi politik’ buna imkan vermiyor. Sonuç olarak yenilenmeyi şahıs değiştirerek ve pekiştirerek şahıs merkezli yapmaya çalışıyorlar…

Bu içine düştükleri “siyasetsizliğin” yeni bir yolu gibi görünüyor.

Nitekim bu istikamet partilerin siyaseti kendi içine ve kendi içinde yapmasını teşvik ediyor. Bugün CHP’de, Kılıçdaroğlu gidecek mi, yerine kim gelecek yarışması ve kapışması malum. Akşener’in parti kurultayında tüm enerjisi, öfkesini parti içi siyasetine yöneltmesi başka bir örnek…

Dahası var. siyasi partilerden muhalif kitlelere, Erdoğan başarısını da sadece şahıs gücüne bağlıyor olmalı ki, lider eksenli okuma buradan da güç alıyor ve Erdoğan’a bu anlamda öykünme bir dip dalga haline geliyor. Erdoğan düzeninin muhalefete ve ülkeye verdiği en büyük zarar belki de bu. Yaşanan Türkiye’nin siyasi kültürün teşvik ettiği, kütler, şefler, rehberler etrafında siyaset yapma eğiliminin fevkinde zira.

İktidara gelince… Önce şunu teslim etmek gerek: Seçim sonuçları toplum nezdinde parlamenter sisteme geri dönüş hülyasına önemli ölçüde son verdi. Bunun üzerine bir de Erdoğan açıkladığı kabine geldi. Bu kabine, hem Erdoğan’ın hem başkanlık sisteminin bir güç gösterisi haline dönüştü.

Kabinenin iki anlamı var. Bir yandan iktidarın (örneğin ekonomi politikaları gibi) kimi hatalarından ders çıkardığını ima etmesi. Diğer yandan Erdoğan’ın siyasi projesi ile kadrosu arasında birini güçlendiren bir uyum hali üretmesi, bu çerçevede ve başarı-rasyonellik-güç mesajı içermesi.

PANORAMATR’nin son raporundaki şu değerlendirme, benim de değerlendirmem: “Erdoğan’ın kabineye yönelik tercihlerinin işaret ettiği koordinatlar oldukça pozitif bir siyasal, ekonomik, jeopolitik düzleme işaret ediyor. Ekonomide öngörülen rasyonelleşme sürecinin güvenlik ve dış politika alanlarını kapsayacağına dair bir beklenti oluşuyor…”

Rasyonel, kurumsal çalışmaya açık, dış politik alanda deneyimli, izlenen politik istikameti derinleştirebilecek isimlerin, Hakan Fidan’ın Dışişleri Bakanlığına, İbrahim Kalın’ın MİT Başkanlığı’na getirilmesi, ayrıca Merkez Bankası Başkanlığı’na Gaye Erkan’ın atanması, bu konuda kamuoyunun ve uluslararası camianın şimdiden ‘satın aldığı” göstergeler…

Bu durum elbette, Erdoğan’ın otoriter tarzı ve hattını değiştirmeyecektir, dış politik ve ekonomik alanlarda ona yönelik güveni arttıracaktır.

Velhasıl siyasi durum değişmiyor ama, iktidar ve muhalefet arasındaki makas açılıyor…

YORUMLAR (51)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
51 Yorum