Muhalefet: Güç ve zaaflar
Ne yapacaksınız?
Neden-hangi hedef için- yapacaksınız?
Nasıl yapacaksınız?
Kuşatıcı bir siyaset bu üç soruyu da kucaklar, yanıtlar.
Ne yapacaksınız sorusu, somut siyaset kalemlerini; neden, nereye doğru yapacaksınız sorusu, gelecek ve siyasi tasavvur meselesini; nasıl yapacaksınız sorusu, siyasi irade ve güç konusunu akla getirir.
Altılı Masa’nın gücü ve zaafları bu üç soru etrafında ortaya çıkıyor.
Önce şunu teslim ve takdir edelim: Altılı Masa’nın meziyeti, cumhuriyet tarihinde çok nadir görülen bir şekilde, toplumun farklı eğilimlerini, farklı ideolojik duruşlarını hukuk devleti arayışı istikametinde bir araya getirmesi ve şu ana kadar bu eğilimler arasındaki farklılıklardan çok ortak noktalar üzerinden yol almasıdır…
Bununla birlikte bu resim tek başına “sahici siyaseti” ikame etmez.
Parlamenter düzene ve hukuk devletine geri dönüş iddiası da değerli olmakla birlikte, bir zemini tarif etmekten öteye geçemiyor. Bu zemin elbette son derece önemli ve değerlidir; ne var ki ancak yukarıdaki soruların yanıtlarıyla kuşatıldığı takdirde anlam taşır.
Birinci meseleyle, somut siyaset kalemleriyle başlayalım.
Örneğin, Altılı Masa iktidara geldiği takdirde nasıl bir dış politika izleyecek? Türkiye’nin, AK Parti döneminde gündeme gelen, “güçlenme, büyüme, jeo politik alanlarda iddia taşıma” gibi iç siyaseti, beklentiyi, ulusal kimlik milliyetçiliğini besleyen konularda nasıl bir söylem ve siyaset üretecek?
Örneğin, Altılı Masa iktidara geldiği takdirde Kürt meselesinde nasıl yol alacak? Ülkenin Suriye ve Irak’ta izlediği güvenlikçi politika ile Kürt sorununda demokrasi fikrini nasıl iç içe sokacak?
Örneğin, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası kurulan devlet-siyaset ilişkileri, devletin işleyişi ve işlevleri hakkında Altılı Masa’nın ne tür bir tespiti ve kurucu alternatifi bulunuyor?
Açıkçası bu tür kritik ve güçlü siyasi kararlılık gerektiren konularda, Altılı Masa, mevcut siyasi iktidarın uygulamalarını eleştirmenin, diğer ifadeyle eleştirel siyasetin ötesine geçemiyor. Denebilir ki, şu an bu kadar farklı eğilim arasında bu konularda bir ortalamaya varmak kolay olmayabilir. Belki ancak, bu konularda yol almayla ilgili bir farkındalığa dair ipucu bile yok ortada. Ayrıca Altılı Masa üyelerinin aralarındaki farklılıklar, iktidara gelmeleri halinde de bu konuda kimi sorunlar yaşayabileceğini, kurucu bir söylem ve siyaset üretme sıkıntılarıyla karşı karşıya kalabileceğini ima ediyor.
Bu noktada ikinci soru karşımıza çıkıyor. Yeni dünya ve bölge koşulları etrafında, bu çerçevedeki beklentiler istikametinde Altılı Masa topluma nasıl bir gelecek ve siyaset tasavvuru sunuyor. Cumhur İttifakı’nınki belli: Güçlü devlet, güçlü Türkiye, güçlü lider
Altılı Masa’nınkini tam olarak bilmiyoruz. Rasyonellik, hukuk ve demokrasi bu tasavvur sorusunu tam olarak yanıtlamıyor. Altı partinin ilk ve yakın hedefi Erdoğan’ı yenmek ve iktidarı devralmak ise, bu, oldukça kısa ve söz konusu tasavvurla ilgisi olmayan bir hedeftir. Kaldı ki, bu tasavvur olmadan Erdoğan’ın nasıl yenileceği de tartışmaya açıktır.
Ve üçüncü soru: Nasıl yapacaksınız? İktidar cenahı, “tek adam-hızlı karar-kararda milli çıkar” yanıtını veriyor bu soruya. Muhalefet bırakın yanıtı, henüz soruyu anlamış değil. Şu anda yapılan “aday kim olacak, olmalı” tartışmaları bunu gösteriyor. Muhalefet partileri bu tartışma içinde yüzüyor. Türkiye’yi iyi yönetecek, ulusal ve uluslararası sorularda yönetim kabiliyetine, iktidar parçaları arasında koordinasyon gücüne ve otoritesine ve kendisine güven duyulacak bir isim veya kadro mu? Yoksa sadece Erdoğan’ ı yenebilecek ve sonrasına bakarız tarzı bir isim mi konusunda belirsizlik sürüyor. Üstelik dün Erdoğan’ın seçim tarihini 14 Mayıs olarak açıklamasıyla süreleri de kısaldı.
Temenniler ne olursa olsun, bu duru da açık ve gerçek bir tablo oluşturuyor.