Toplumun meşrep seçimi

İlk tur öncesi bu son yazı.

Yarın ülke sandığa gidecek.

Parlamento seçimleri tek turlu, yani nihai sonuç bir, iki güne belli olacak.

Cumhurbaşkanlığı seçiminde ise son kamu araştırmalarına göre ikinci tur ihtimali daha hala fazla. Ama ne olursa olsun ilk tur sonucu, toplumsal eğilimlerin netleşmesi bakımından hayati.

Türkiye tarihinin en önemli seçimlerinden birisine gidiyoruz.

Çünkü ülke, bu seçimlerde kelimenin gerçek anlamıyla bir yol ayrımında.

Biraz geri giderek siyasi resme kaba taslak bakalım.

2002 seçimlerinde Türkiye 28 Şubat bunalımından çıkıyordu ve seçim sistemi marifetiyle AK Parti iktidarıyla tanıştı. 2002-2007 arası bu partinin hükümetleriyle ülke, AB’nin yol haritası etrafında yapısal değişimler hamlesine kalkıştı. Ancak dönem, kah Kopenhag kriterlerine milli irade adı altında, kah cumhurbaşkanlığı Gül’ün adaylığına laik refleks iddiasıyla, ama esasen değişim dalgasına yönelen bir tepki rüzgarıyla kapandı. 367 kararı ve askeri muhtıra bunun göstergesi oldular.

2007 seçimleri, bu devlet-asker tepkisine karşı bu kez,seçmenin verdiği reaksiyona sahne oldu ve AK Parti yüzde 47’lik oy oranıyla bir seçim zaferine ulaştı. Ne var ki, tepki karşılaşmalarının, yükselen gerginliklerin işaret ettiği üzere, 2007-2011 arası esasen, hem toplumsal hem siyasal düzeyde ve devlet güçleri içinde seküler ve muhafazakar grupların iktidar savaşına tanık olacaktı. Değişim süreci bu savaşlara endekslenmiş, onlarla iç içe girmişti. Bu savaşlar kimi grup, parti, cemaatlerin yetki gaspı, yargıyı siyasallaştırma, devlet gücünü örtülü bir şekilde tekellerine alma arayışlarını besledi ve büyük kirliliğe yol açtı. Kirletilen Ergenekon ve Balyoz davaları, kötüye kullanılan 2010 referandumu, Gülen cemaatinin devlette tasfiye ve kadrolaşma hamleleri bu dönem öyküsünün kilometre taşları oldular.

2011 seçimlerine bu çatışmaların, ona bağlı toplumsal kutuplaşmanın, asıl önemlisi “örtülü güç savaşları”nın ikliminde girildi. 2011-2015 arası örtülü olan açığa çıkıyor, siyasi sahneyi iktidar grupları arası çatışmalar alıyordu. Bu dönemi, 2012 MİT krizi, 17-25 Aralık 2013 hadiseleri resmeder. Dönemin sonunda çözüm sürecinin de bitmesiyle değişim politikaları defteri tümüyle kapanmış, yerini tümüyle kirli iktidar savaşları almıştı.

2015 seçimleri, bir önceki dönemin soru ve sorunlarının derinleşmesi üzerine oturur. 2015-2018 arası iki etaptan oluştu. İlk etabı Erdoğan’ın Gülenciler ve Kürt hareketi karşısında güvenlikçi bir politikalara sarılması, MHP’yle bu çerçevede ittifak yapması, aynı çerçevede yaptığı parti içi tasfiyelerle tek adam haline gelmesi belirledi. İkinci etabı ise 2016 darbe girişimi, büyük devlet krizi, olağanüstü rejim ve önlemler belirleyecekti. Bu ikinci dalga, nihai olarak, Kanun Hükmünde Kararnameler, tasfiyeler, yeniden kadrolaşma ve anayasa değişikliği üzerinden yeni rejimin inşasına (15 Temmuz rejimi) ve yeni bir ittifakın (muhafazakar-devlet-ulusalcı) doğmasına yol açtı.

2018 seçimleri, doğal olarak, asayişçi, kuvvetler birliğine dayalı yeni tek adam rejiminin tehdit-tehlike gerekçeleriyle doğrulanmak istendiği ve doğrulandığı seçimlerdi. Ancak, 2018-2023 arasında, yeni rejim altında uç noktalara yelken açtı. Türkiye siyasetiyle, toplumuyla, devletiyle bu otoriter yapıyla örselendi ve yönetildi.

Ve 2023 seçimleri….

Görünen o ki, bu kez sahnede toplum, sadece toplum var.

Ortada statükoyu korumak için zihinleri etkileyecek güçte siyasi bir gerekçe, bir siyasi bahane yok…

İrrasyonel ve adaletsiz yönetimin bedelleri de tüm çıplaklığıyla ortada…

Çoğunluk ya otoriter, milliyetçi, asayişçi, disipliner bir siyasal düzen tercihi yapacak ya da demokrasiye doğru yeniden kapı açacak…

2023 seçimleri, bu toplumun meşrep seçimleridir.

Dünya, özellikle Batı, Türkiye’yi bunun için dikkatle izliyor.

Türkiye, bu seçimlerde dünyada esen, parçası, hatta lideri itibariyle kurucusu olduğu, popülist-otoriter rüzgara anlamlı bölgesinde, dünyada bir toplumsal direnç noktası oluşturabilir mi, umut verebilir mi, çıkış olabilir?

Soru ve beklenti bu.

Karar sizin…

YORUMLAR (29)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
29 Yorum