Vandalizm ve Boğaziçi

Boğaziçi Üniversitesi etrafında dönen gelişme ve tartışmalar, siyasi rejiminin rengini bir kez daha ortaya koydu.  

Siyasi iktidarın, her şeyi, kendisine, kültürüne, çevresine, ideolojisine mal etme, bu niyetle kültürel-sosyal alanlara hakim olma ve bu istikamette kurumlara el koyma güdüsü bir kez daha boy gösterdi.  

Boğaziçi Üniversitesi tarihi itibariyle köklü geleneklere sahip, bu gelenekler üzerine oturan, onları esaslı bir eğitim ve öğretim anlayışıyla iç içe sokan önemli üniversitelerimizden birisi. Yönetimi kendi içinden seçmekle, öğretim kadrosunu hassas, katılımcı, bilimsel kriterlerle oluşturmakla, seçkin ve özgür zihinli öğrenciler yetiştirmekle bilinen bir yapı.  

Bu üniversitenin, bilgi üretimi ve aktarımı bakımından taşıdığı, evrensel ve seçkin bu nitelik, doğal olarak onu, AK Parti’nin popülist ve kimlikçi politikalarının hedeflerinden birisi yaptı.  

Boğaziçi, bir çok yer gibi, ele geçirilmesi gereken, bir kale oldu.  

Tayyip Erdoğan’ın Haziran 2017’de Ensar Vakfı Genel Kurulu’nda yaptığı şu konuşma hafızalarda kayıtlıdır: 

“Siyasi olarak iktidar olmak başka bir şeydir. Sosyal ve kültürel iktidar ise başka bir şeydir. Biz 14 yıldır kesintisiz iktidarız. Ama hâlâ sosyal ve kültürel iktidarımız konusunda sıkıntılarımız var. Hayalimiz olan nesillerin yetiştirilmesi konusunda hala pek çok eksikliğimiz bulunuyor...” 

Bu cümleler, kimlikçi tutumun, totaliter toplum anlayışının tam dışa vurumuydu.  

İktidar o gün bu gün bu istikamette hızla yol aldı.  

Nitekim 2018 yılında Erdoğan, US News & World Report’a göre dünyada 190’ıncı, Türkiye’deki üniversiteler arasında ise birinci sırada yer alan Boğaziçi Üniversitesi için, üstelik burada yaptığı bir konuşmada karşısındaki öğretim üyelerine, “milletin değerlerine yaslanmadığınız için küresel marka haline gelemediniz’ diyordu.  

Başka söze gerek var mı? 

Açıktır: Boğaziçi’ne üniversite dışından, AK Parti’ye yakın çevreden yapılan rektör ataması, bir ele geçirme hamlesidir. 

Ele geçirme girişimlerinde farklı yöntemler kullanılıyor.  

Yanındaki çocuğun oyuncağını kıskanıp, ele geçirmeyince, imha eden öfkeli ve haris çocuğun tarzıyla, kurumlara gerekirse kilit vurmak kullanılan bir yöntem. Şehir Üniversitesi bunun en açık örneklerinden birisiydi. İstenmeyen ellerde olan bu üniversite çökertildi ve kapatıldı. 

Diğer bir yöntem Boğaziçi Üniversitesi’nde başlatılan operasyonun işaret ettiği modeldir. İçeriye sızma, adım adım, YÖK’ün katkısı, gerekirse çıkarılacak yeni kanun ve yönetmeliklerle eski kadro ve yapının direncini kırma, sahip olma, mümkün değilse eskiyi dağıtma üzerine kuruludur. 

Unutmayın, Olağanüstü Hal ilan edildikten bir süre sonra, kararnamelerle yapılan düzenlemelerden birisi, üniversitelerde öğretim üyelerinin rektör seçimi yapmalarını kaldırmak oldu. Artık YÖK, Cumhurbaşkanına üç aday sunacak, o da bunlar içinden birini seçecek, hatta bu isimleri beğenmezse dışarıdan atama yapabilecekti. 

Bu yeni mekanizma pek üniversiteyi şimdiden partizan bir baskı altına almış, öğretim kadrolarında, eğitimde kalite çıtasını her anlamda aşağıya doğru çekmeye başlamıştır.  Özgür, soru soran, donanımlı, özgüvenli bireyler, liyakat sahibi uzman öğrenciler yerine bugün bir çok üniversite, uygun zihniyetteki öğretim üyeleriyle, Erdoğan’ın “hayali olan nesilleri” gelenek, sadakat, itaat fikri üzerinden yetirmeye çalışıyorlar. 

Bu da bir çökertme yöntemidir. 

Muhafaza etmeyi bilmeyen fetihçi, nobran, tahripkar muhafazakarlık bu tür davranışlarla tezahür eder.  

Kurumlara, geleneklere yönelik imhacı tutum, onları bir şahsın temsil ettiği iktidara bağlı şahsi karar mekanizmalarıyla ikame etme, totaliter popülizmin seçkincilik karşıtlığı iddiasıyla giriştiği bir iştir. 

Ve bir ülkeye verilebilecek en büyük zararlardan birisidir. 

YORUMLAR (45)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
45 Yorum