Boynunu oynatma boyuna

“Boynumuz ağrıdı Batıya bakmaktan” diyordu Nuri Pakdil Usta. Ali İmran 146. Ayette “Allah yolunda başlarına gelenlerden yılmadılar, zaafa düşmediler, boyun eğmediler. Allah sabredenleri sever” diyor Rabbimiz zül Celali vel İkram. Ve Zarifoğlu demiyor mu Afganistan Çağıltısı şiirinde:

“Buyrun boynumuzdaki halkaya tutunun

Ve semirin

Hani dengeler kuracaktık

Hani çağdaş uygarlıklardan tutunacaktık

Hayır batının ulusları kızıllarla karışık

Bin dokuz yüz seksen bay batıya buna şuna

Cennetlik yapmak istemiyorum

Çevir tarihi çevir

BindörtyüzBİR”

***

Bu boyun dediğimiz kelime neyin nesidir, düşünmeden edemedim. Kelimenin kökü okullarda boyun olarak öğretiliyor çocuklara. Boy ile boyun arasındaki ilişkiyi düşünmeleri sakıncalı. Neden? Düşünürlerse doğru bir yere varamayabilirler. Çıkışı bulamayabilirler. O zaman yazık olur çocuklara. O zaman düşünmesinler. Hiç düşünmesinler. Yok canım, düşünsünler ama istediğimiz kadar düşünsünler. Kemalist, çağdaş, modern bir kafa ile izin verildiği kadar düşünsünler.

Çocuklarımıza olan sevgimiz onları çözemeyeceklerini düşündüğümüz problemlerle meşgul etmemize fırsat bırakmıyor. Onların çözemeyeceklerini mi düşündüğümüz, bizim mi çözmeyi göze alamadığımız? Cevap flu!

Denizin den’den geldiği, ağrının ağ’dan geldiği, yanağın yan’dan geldiği, ırmağın ır’dan geldiği, tarlanın tar’dan, tarağın tar’dan, tarımın tar’dan geldiği, gelebileceği bilgisini öğretmeyi çocuklarımıza layık görmedikçe denizin den’inin en’den geldiği bilgisini de; yanağın yan’ının an’dan geldiği bilgisini de, tarağın tar’ının ar’dan geldiği bilgisini de insanımızın keşfetmesini, görmesini zorlaştırdık, imkansızlaştırdık.

Gelelim boyuna veya boyna. Yöresel bir kullanımla söyleyecek olursak, dil konularında boyna söylenip duran biri durumuna da düşmeyi pek istemem. Burada kelime sürekli anlamı kazanmış oldu. Bu boyunun altından neler çıkacak bakalım neler. Boynuz çıkmasın da! Boynuzun z’si boyunların iki tane olduğunu ve ikisinin de birbirine benzediğini ifade ettiğini söylemekle başlayayım. Diğer Türk boylarında boyun için çoğunlukla moyun, muyın, muyun gibi kelimeler kullanılıyor. Özbek, Azeri ve Türkmenler boyun diyor bizim gibi.

Boyun Divanü Lugatit Türk’te boyın şeklinde geçiyor. İnsan boynu anlamını vermiş üstad. Kavim anlamını zikretmiş. Boyunduruk kelimesini de zikretmiş. Boyun- dur- uk. Duruk eki Türkçenin ilginç eklerinden. Kertenkeleye de boynak diyormuşuz. Kaşgarlı Mahmud söylüyor bunu.

Boyundaki n sesi için Doerfer alın, karın, burun kelimelerinde olduğu gibi organ adlarında kullanıldığını söylemiş.

***

Boyundan boy kelimesine ulaşmak aslında zor değil ama okullar bunu tercih pek etmiyor. Okulların görmediği, göstermediği başka ilişkiler de var: Kelimenin kökünü başındaki sessiz harfi de kaldırarak yoklamak.

Soy, koy, doy, toy boyun kelimesi ile kökteş kelimeler yani. Gel de bunu anlat. Dedem Korkut soy soylamış boy boylamış derken kuramadık ilişkiyi hadi, Türk soyu ile Türk boyları arasında da mı münasebet kuramayacağız.

Toy doymakla alakalı bir kelime. Neden? Toy vermek düğünlerde ziyafet vermek, yemek vermek için kullanılıyordu. Şimdilerde toy veren kalmış mıdır acaba? Toygar dediğimiz bir tarla kuşu varmış. Toygar Hamza diye Üsküdar’da bir semt adı olduğunu da zikredelim. Toygar kelimesini ben “doyar” olarak anlıyorum. Uygarı uyar, Uyguru uyur anlamam gibi...

Boyun kelimesinin kökünde evet, oy kelimesi var. Oyda neler var ona da haftaya bakalım inşallah.

İLGİLİSİNE:

Üsküdar’da H Yayınlarında Yunus Emre Divanı’ndan kelime kelime devam ettiğimiz etimoloji derslerimiz pazar günleri 17.30’da. Kelime Ağacı isimli etimoloji programımız ise hafta içi her gün saat 18.55’te TRT Radyo 1’de.

YORUMLAR (4)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
4 Yorum