Müteahhitler ve mantarlar

Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğü verilerine göre 2017-2018 eğitim öğretim döneminde 2300 özel okul açıldı. Son iki yılda özel okulların sayısı iki katına çıktı. Türkiye’deki özel okul sayısı 31 yılda 27 kat artmış oldu.

Artış konusu eğitim olunca, elbette bu alandaki özelleşme ve etik, çok daha büyük önem taşıyor. Eğitim sistemini düzenleyenler, uygulayanlar ve denetleyenler; çıkarların önde tutulmasına ve kâr için “her şey mübah kültürü” yaratılmasına izin vermemelidir.

Özel okul açılmalı mı yoksa devlet okullarının kalitesi mi yükseltilmeli? Bu tartışma tüm dünya da yıllardır sürüp gider. Özellikle ülkemizde devlet okullarındaki eğitim kalitesindeki hızlı düşüşün birçok nedeni olmasıyla birlikte "çocuğumuzu özel okula gönderelim de bir havamız olsun" modasının daha çok etkili olduğu kanaatindeyim. Bunu eğitim camiasının en çok yakındığı ‘veli profilinden’ anlayabiliriz. Tabi bu da bir arz-talep meselesidir ki herkes okul açma yarışında…

Aynı cadde veya sokak üzerinde açılan birçok okulla tabiri caizse “mantar gibi yerden bitiyorlar” demekten kendimi alamıyorum. Hayret ve endişe ile karşılıyorum. Müteahhitlerin yeni keşifleri okul yapmak olunca iş iyice kontrolden çıktı gibi görünüyor. Ne var ki açılan okulların çoğu arsa ve bina yeterliliği bakımından göz alıcı olsa da akıbetleri muamma…

Türkiye FETÖ gibi bir tecrübeyi yaşadıktan sonra artık herkesin daha uyanık olması gerekmektedir. Okulun sahibi kim? Herhangi bir cemaatle ya da siyasi bir hareketle ilişkileri var mı? Bunun yanında eğitim amacı mı güdüyor yoksa sadece ticari bir amaç mı güdüyor iyi araştırmalı. Bu sebeple güzel binalara sahip olan değil kurumsallaşma sürecini en kaliteli şekilde tamamlamış olanı tercih etmelidir. Sadece kâr amacı güden bir ticarethaneye çocuğunuzun geleceğini yatırmak şüphesiz ki çok büyük bir risk olacaktır. Bu bağlamda değerlendirme yapan anne babaların doğru tercihleri ile özel okul sektörünün çok yakın zamanda duracağını düşünüyorum ki durmalı…

Şu son zamanlarda özel okullarla ilgili okuduğumuz birçok köşe yazısı veya haberlere bakarsak durum çokta farklı değil ve vahim üstelik. Özel okul sayısı bunca artarken niçin bu okullardaki öğrenci sayıları artmadı mesela? İyi bildiğimiz bir özel okulun konkordato ilan etmesi, maaşlarını alamayan öğretmenler sektörde ki kriz çanlarının çaldığını gösteriyor.

Peki bu konuda iyileştirme adına neler yapabiliriz?

  • Kurum sahipleri ve eğitimciler durumun ciddi anlamda kötüye gittiğini kabul edip ticari amaç gütmek yerine ivedilikle eğitim kalitesini yükseltmeli
  • Önceliği ‘çocuk’ olarak görüp veli memnuniyetini sağlamalı ve velilere değişimin ancak ‘eğitim’ ile olabileceğine inandırmalı
  • Sektörde birbirlerini karalamak yerine rekabeti, yetiştireceği çocuklar ile sağlamalı
  • Kurum sahipleri gereksiz egolarını bırakarak öğretmenlerine değer vermeli ki, hem maddi hem manevi açıdan kurum kültürünü yaratabilmeli
  • Sınavlara değil hayata hazırlanmış çocuklar yetiştirmeyi ilke edinip ‘yetenekleri keşfetmeye dayalı eğitim modelini’ okullarında uygulamalıdırlar.

Özel okulları çok iyi bilen bir eğitimci olarak umulur ki her şerrin sonunda bir hayır olur. Sektörün şu kötü gidişatından ders çıkarılarak faydalı gelişmeler yaşanır.

‘Müteahhit’ imzalı eğitimden kurtulmak dileğiyle…

YORUMLAR (9)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
9 Yorum