Salgın bulaşıcıdır!

Her cuma olduğu gibi, Ankara’nın metro güzergâhındaki bir semtinden yola çıkıyorum.

Yine her zamanki gibi, arabayı bir metro durağına park edeceğim. Cumaları park yeri bulmamanın tedirginliği içindeyim. En kolay park yeri bulduğum günlerden biri olduğuna fazla dikkat etmiyorum. Sonra metro kalabalığı ile baş etmek… Mümkünse, on duraklık bir mesafede oturarak Ankara’nın merkezine, Kızılay’a ulaşmak istiyorum. Hayret, cuma olmasına rağmen mümkünmüş!

Kızılay’da istasyondan çıkış: Öğle vakti bu ne tenhalık! İşte ezan okunuyor, yakın bir yeraltı camiini tercihten başka ihtimal yok. Caminin kapalı mekânı dolmuştur bu saatte, dışarıda kılabileceğimi tahmin ediyorum. Dışarıda cemaat yok! Sanki camii kapalı! Merdivenden iniyorum, itiş kakış bir kalabalık bekleyerek. Camiin yarısı boş…

İşte o an Dünya Sağlık Teşkilatı’nın korona için “pandemi” ilan ettiğini hatırlıyorum. Yani birden fazla ülkeye, bölgeye yayılmış bulaşıcı bir hastalık. Henüz Türkiye’nin kapısını çalmış sayılmayan bir salgın. Pandemi, pandemik Türkçe sözlüklerde yok. Oysa teşkilat ilk defa pandemi ilan etmiyor. Demek ki bu kelime bir şekilde çevrilmiş, yabancısına ihtiyaç duyulmamış. Baktım, pandemiği “küresel” olarak çevirenler var. Kelimenin kökünde küre (glob) yok. Pan-bütün demek. Pan-Avrupa, Pan-Arab’dan hatırlayalım. Yani, genel bir bulaşıcı hastalık hâli ilânı. Peki, hastalık mahallî kalsa idi. Yani Çin’in bir şehrine, bir bölgesine inhisar etse idi, ne denecekti? Endemik!

Artık sözlüklerimizde endemik kelimesi yer alıyor. Belli bir bölgede yetişen bitkiler için kullanılıyor. Eskiler, mahallî veya beledî olarak çevirmeyi uygun bulmuşlar.

Genel, umumî, evrensel bir hastalıkla karşı karşıyayız. Evrensel kelimesinin olumlu mânası belki de bizim bu kelimeyi kullanmamızı engelliyor. Acaba kozmopolit diyebilir miydik? Çünkü Türkçede mânası olumsuz bir kelime.

Öyle görünüyor ki, korona tehlikesi atlatılıncaya kadar pandemik kelimesi dilimize yerleşecek ve TDK da zamanında bir karşılık bulmadığı için öyle devam edecek!

Sağlığımız büyük bir tehditle karşı karşıya! Bu mahallî olarak başlayan ve bugünün dünyasında ulaştırma imkânlarının gelişmesinin bir sonucu olarak bütün ülkelere yayılan bir salgın hastalık…Öldürücülük oranı yüksek. Eski salgın hastalıklar hatırlanırsa, bu kadar büyük bir hızla yayılıp bütün dünyayı tehdit edebilir miydi? Ağır yayılır, muhtemelen bir ülkeyi veya bir bölgeyi etkilerdi.

Şu ana kadar İspanyol gribi salgın hastalıkların en çok can yakanı olarak yerini koruyor. 1918-1920 arası dünyayı kasıp kavuran bir salgın. İşte ilk pandemi vak’ası bu olmalı. 18 ay içinde dünya nüfusunun yüzde 15’ini yok ediyor. Modernliğin bir sonucu olarak bütün dünyaya yayılan bir hastalık bu. Bugün ulaştırma imkanları o zamankiyle kıyaslanamayacak ölçüde gelişti. İspanyol nezlesi şimdi patlasa idi, belki de dünyanın yarısı telef olurdu. O zaman da toplantılar yasaklanmış, okullar tatil edilmiş, ulaştırma araçları arındırılmış. El sıkışmak bile yasaklanmış…

Bugünün şartlarında herhangi bir salgınla mücadele etmek için daha fazla imkâna ve güce sahibiz. Buna rağmen korona yayılıyor. Türkiye henüz dışarıdan gelen hastaları “izole etmek”le meşgul. Neden “izole etmek” veya “izolasyon”u kullanıyoruz. Tecrit yerine soyutlama kelimesini uydurduk. Fakat, “hastalar soyutlandı” desek nasıl anlaşılır? Hastalar tecrid edildi denilse bu hâlâ anlaşılır bir ifadedir. Tabiî bir de yalıtma var. Burada “hastalar yalıtıldı” dense, yine maksad doğru ifade edilmiş olur.

Bunlar teferruattır değil mi? Dil konusundaki teferruatlar, esasın yerine geçecek nisaba ulaştı. Bu da tehlikeli bir salgın aslında!

Bu pandeminin hedefi benim gibiler, yani belli bir yaşın üstündekiler. Hatta ileri yaştakilerden kurtulma vesilesi olarak görüp hayra yoranlar varmış! Malum, yaşlı nüfus oranı yükseliyor, genç nüfus azalıyor.

Çalışmak bizim en temel alışkanlığımız. Bugüne kadar gerçek anlamda tatil yapmış değiliz. Tatil beldelerine gittiğimizde dahi, işimizi yanımızda götürürüz. İlk defa emeklilik psikolojisine kapılıyoruz. Bu yaşta şunu söyleyebiliriz: Darbeler gördük, bazı salgınlara maruz kaldık, hatta harp halini dahi yaşadık, ama böylesini görmedik. Daha işin başındayız, eğer İtalya’daki gibi seyrederse, sokağa çıkma yasağı bile var programda. Allah encamımızı hayra tebdil eylesin…

YORUMLAR (12)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
12 Yorum