Türk’ün eni ve boyu…
Bilin ki bir kelime aşırı derecede sık kullanılıyorsa, o ya yoktur ya da bir değişime zorlanmakta veya tabiatı dışında tarif edilmektedir.
Bir “Türk” tarifi yapacaksanız, boy uzunluğu ile ilgili rakam da koyar mısınız?
Belki şöyle olabilir: Kısa boylu, orta boylu, uzun boylu…Yok öyle değil, santim hesabı!
Türk’ü tarif etmek, eninden boyundan, kafatasından bahsetmek…Eni konu ırkçı bir tutum. Hem de anayasada “vatandaş Türk” tarifi varken. Ayrıca da enine boyuna bakmadan meşhur vecize icabı “Türküm” diyerek “mutlu” olmak sözkonusu iken?
“Türk” kelimesinin yerli yersiz, gerekli gereksiz kullanıldığı yıllar, 1930’lar, 1940’lar…İşte o sıralarda TDK cumhuriyet döneminin ilk sözlüğünü hazırlıyor, 1945’te de basılıyor.
“Sözlük nasıl olmaz?”, bunu merak edenler, bu sözlüğü bulup sayfalarında dolaşmalı.
İşte o Sözlük’te “Türk” maddesi de var.
Hadi bakalım o zamanın “Türk”ü neymiş?
“Beyaz ırkın Alpli kolundan pek eski ve ileri kültürlü, yiğit, ağırbaşlı, yurtsever ve yüce gönüllü geniş bir budun ki çok eski çağlardan beri Orta Asya’daki ana yurdundan dünyanın her tarafına dalga dalga yayılmak ve devletler kurmak suretiyle tarihin gidişine defalarca yön vermiş; bugün Balkanlardan Çin içlerine kadar yerleşmiş bulunuyor.”
Cümledeki dikkat çekici bozukluğu bir yana bırakalım. Bu bir sözlük tarifi olabilir mi? Tamamen hissî, hamasî ve değer atfedici bir tarif.
Türk’ü sırf ırka göre tarif etmek, birinci yanlış. Ya “beyaz ırkın Alpli kolundan” sayılmasına ne demeli?
1940’lı yıllar, Hitlerin beyaz âri ırk tezi Türkiye’de de revaçta. Çünkü bu bir üstün ırk teorisi. Biz de Hitler gibi üstün ırkına mensubuz! Bu nasıl bir mensubiyet Alp dağları işin içine karıştırılarak sağlanan bir mensubiyet. “Âri” Hint-Avrupa dil ailesine mensup ırk, topluluk veya şahıs demek. 3. ve 4. Dil Kurultaylarında Türkçenin
Ural-Altay dil ailesine değil, Hind-Avrupa dil ailesine mensup olduğu Kemal Paşa’nın talimatı ile resmen ve ısrarla iddia edilmiş ve bu mevzuda tezler Avrupalı ilim adamlarının gözlerinin içine baka baka savunulmuştur. Savunulmuş da ne olmuştur? Avrupalı âlimlerin bu tezlere münasip şekilde güldüklerinden şüphe edilemez!
Buna rağmen, 1945’te bu tez bu tarifte tekrarlanıyor.
Tabiî, elimizdeki bir sözlük, nihayetinde sayfalarca açıklama yapılamaz. Peki bunun açıklamasını nereden bulabiliriz?
İnönü Ansiklopedisi’nden!
Böyle bir ansiklopedi mi vardı? Vardı, Cumhuriyet hükümeti 1940’larda bir ansiklopedi yayınlamaya karar verdi, adı da “Ulusal önder”in adını taşıyor. Birtakım gafiller, yani “ulusal önder” sözü geçince esas duruşa geçenler, durun bakalım! Bu sizin bildiğiniz gibi Atatürk değil. Türkçe Sözlüğün birinci baskısının ithafında “Ulusal önderimiz, sevgili cumhur reisimiz İSMET İNÖNÜ” ibaresine yer verilmiştir.
İnönü Ansiklopedisi’nde “Alpin ırkı veya Apli ırk” maddesi de bulunmaktadır. Adını “dağlı” anlamına gelen Alplerden (Avrupa’daki Alp dağlarından) alıyormuş. Beyaz ırkın bir kolu imiş. Esaslı fizikî karakteri şunlarmış: Ortalama olarak 1.63 metrenin altında bir boy, yuvarlak baş, tıknaz bir vücut, kalın ve kısa kol ve bacaklar, geniş bir yüz, dar olmakla beraber orta derecede genişe yakın bir burun. Bu ırkın kaynağı, yuvarlak başlılığın hâkim olduğu Orta Asya imiş…
Öyle sanıyorum ki, okuyucularımın büyük çoğunluğu bu rakamın üstünde bir boya sahiptir. Ne olacak şimdi? Bir kere Türklüğü boydan kaybettik! İşte ırkçılığın sefaleti!
Peki neden böyle bir rakam veriliyor? Hadi tahmin edin bakalım.
“Ulusal önder” İsmet İnönü’nün boyu kaç santimdi?
Ben söylemeyim. Bilenler ödüllendirilecektir!