Sabır ve Öfke

Başımız sağ olsun. Rahmet, sabır ve şifa dilerim.

Felaketin ortasında konuşmak çok zor. Ama köşemi terk etmek, kaosa teslim olmak istemiyorum. Birkaç uyarımı ve endişemi paylaşacağım sadece.

Bu depremde hepimiz yaralandık. Depremi uzaktan takip eden herkesin afet görüntülerini izlerken ve paylaşırken çok seçici olması, çocukları haberlerden uzak tutması daha fazla yaralanmamak için çok önemli. Elbette depremzedelerin yaşadığı yıkımın yanında bu ufak yaradan bahsetmek hoş değil ama yaranın daha fazla büyümemesi için bu konuda dikkatli davranmak gerekiyor.

Bir de lütfen unutmayalım: İyilik hep daha fazla, umut hep var.

Deprem haberini alan herkes elinde avucunda ne varsa paylaşıyor. Halka bakınca gözleri doluyor insanın. Yalnızca bu halka değil. Ukrayna’da savaşın ortasından destek gönderen, Yunanistan’dan yapay kavgaları bir kenara bırakıp koşan halka bakınca da.

Türkün Türk'ten başka dostu olmadığı iddiasının yalan olduğunu bir milyonuncu kere daha gördük. İyiliğin tek yurdu kalpmiş, bildik.

Kötülük de var, hep olacak. O olmazsa iyiliği nasıl anlarız? Eğer kötülüğe bakarken iyiliği gözden kaçırmazsak çok fazla problem yok bence.

Kötünün sesi her zaman daha çok çıkıyor. Daha çarpıcı ve daha hızlı yayılıyor. Bu yüzden onu hep daha büyük sanıyoruz. Oysa gerçekten de kötülük o kadar da büyük değil.

Sosyal medyada yalan haber yayan, yardım adı altında insanları dolandıran, temel ihtiyaçları fahiş fiyatlarla satanlar da var elbette. Ama çok azlar. Bir avuçlar. Depremzedeler için büyük bir fedakarlıkla koşturan milyonlarca insanın yanında devede tüy bile değiller. Onları konuşarak kötülüğü yaymayalım, umudu karartmayalım.

Onları konuşmak kolay. Çünkü onlara kızmanın hiçbir maliyeti yok ve öfkeyi boşaltmak insana iyi hissettiriyor. Ancak bir avuç ahlaksıza odaklanınca birçok şey de ıskalanıyor.

Uzmanların ısrarlı uyarılarına rağmen deprem öncesi çalışmaların yetersiz kaldığı, koordinasyon ve afet yönetimi konusunda çok ciddi problemlerin yaşandığı bir depremde yetkililere kızmaksa çok doğal. Kaosa yol açmadan, zamansız davranmadan kızarsak sorumluların ortaya çıkarılmasını sağlayabiliriz. Bu sayede işin üstüne gidilir. Böyle şeylerin çok kibar ricalarla olduğunu şimdiye kadar hiç görmedim.

Demokratik ülkelerde insanların böyle facialardan sonra sorumlulara yönelik öfkesi hiç kimseyi korkutmamalı. Bu öfke, başka faciaların önüne geçebilmeyi de sağlar. Bunca kayıp yaşanırken elbette ihmaller konuşulacak ve insanlar tepki gösterecek. Doğal tepkileri, eleştirileri ve öfkeyi sakince dinlemek de yetkililerin görevidir. Bir depremzede hakaret etse bile sabırla dinlemek, her eleştirisini not etmek ve gözyaşını silmek gerekir.

Eleştirileri dinlemeden, öfkeye saygı duymadan atılacak her adım yeni yaralar açabilir. Soma faciası dönemindeki yanlış tarzın açtığı yara kapanmadı henüz. Bu defa çok daha büyük bir kriz var, benzer hataların yapılmamasını umuyorum. Demokrasi, en çok da kriz dönemlerinde gereklidir.

Acı içindeki insanların öfkesine ve eleştirilere saygı duyulmadığında acının suistimali de artar. Burada toplumsal ve siyasal muhalefete de büyük rol düşüyor. Hiç kimsenin acının üzerinde tepinmesine izin vermemek için bu acılı kriz anında konuşurken saygıya ve sükunete çok dikkat etmek gerekiyor. Duyguların çok yoğun yaşandığı dönemde doğal tepkilere alan açalım derken acı pazarlayan tüccarlara fırsat vermemek lazım.

Toplum harika bir dayanışma göstererek bu afet sonrasında yaraları sarmak için elinden gelen her şeyi yapıyor. Bu acılı günlerde herkes dikkatli, sabırlı ve saygılı olmalı. Bir siyasal/toplumsal gerilimin ardından bu dayanışma da yıkılırsa enkazı kaldıracak kimse bulamayız.

YORUMLAR (1)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
1 Yorum