Savaş ikliminde Kürt Sorunu…

Geçenlerde İYİ Parti Antalya Milletvekili Hasan Subaşı, HDP Milletvekili Semra Güzel’in dokunulmazlığı ile ilgili olarak toplanan komisyonda bir konuşma yaptı.

Herkesin dokunmaya korktuğu bir konuda, bir milletvekilinin yaptığı bu vicdanlı ve vizyonlu konuşmanın aslında herkesin ilgisini çekmesi gerekiyordu ama kamuoyuna yansımadı.

Antalya’nın sevilen eski Belediye Başkanı “Bugün Türkiye’nin gücünü kıran, geleceğimizi bu kadar karartan bir sorunumuzu, terör sorunumuzu maalesef, sadece askere ve güvenlik kuvvetlerine havale ederek çözemeyiz” diyor…PKK ve FETÖ’nün derinlemesine araştırılmasını, terörü besleyen toplumsal nedenlere, ortaya çıkacak tespitler üzerinden çareler bulunması gerektiğini vurguluyor.

Subaşı konuşmasının geniş bir bölümünü Cumhuriyet Tarihindeki Kürt Raporlarına ayırmış, kapsamlı açıklamalar yapıyor. Tayyip Erdoğan’ın hazırladığı Kürt Raporunu da anımsatıyor. Ve bu anlatımın dışında da önemli bir teşhisi var ki bu teşhis devlet yöneticilerinin görevini çok iyi vurguluyor:

“Eğer yurttaşlar ‘Bir yerde bir sorun var’ diyorsa devlet ‘sen ne diyorsun? O sorun nedir?’ diye sorgulamak zorundadır.”

Kürt Sorununun siyasetçinin yetkisi olmadığı için çözülemediği saptaması da Subaşının konuşmasında yer alıyor. Buna örnek olarak da Mehmet Ağar’ın Doğru Yol Partisi Genel Başkanı iken “dağa çıkmayın, düz ovada siyaset yapın” çağrısına en ağır tepkinin Genelkurmay Başkanı’ndan geldiğini söyleyerek anlatıyor: “Günün Genelkurmay Başkanı ‘haddini bil, haddini aşma. Sen görevini yap’ dedi.”

“Kürt sorunu var mı yok mu?” diye tartışanlara da Subaşı’nın bir cevabı var:

“Türkiye’de ‘Kürt Sorunu yoktur’ demek, terörün nasıl, nereden cereyan ettiğini bilmemek demek olur.”

Konuşmasında, herkesi “teröristlikle” suçlamaya çalışan iktidara, bu yöntemin doğru bir yöntem olmadığını hatırlatan iki çok önemli nokta bulunuyor…

“Siyasal iktidarın 2013-2015 Dolmabahçe mutabakatına kadar süren bu süreçte PKK terör örgütüyle iltisaklı olduğu da söylenebilir. Yine 17-25 Aralık 2013 tarihine kadar da yani Cumhurbaşkanın da milat olarak tanımladığı tarihe kadar FETÖ terör örgütüyle iltisakından söz etmek mümkündür.”

İYİ Parti Antalya Milletvekili, bu tehlike fark edildiği için 2014 yılında çıkarılan 6551 sayılı yasa ile çözüm sürecinde rol oynayanlara “bir nevi sorumsuzluk” getirildiğini de hatırlatıyor… İktidarın “17-25 milattır” demesinin yasal olup olmadığını da sorguluyor.

Subaşı, idarenin hukukun yetki alanına sınırlamalar koymasının Anayasaya aykırı olduğunu ama buna rağmen “tarafsızlığı zedelenen yargının maalesef bunu talimat olarak kabul ettiğini” söylüyor.

Böyle bir milat konunca örgütün oluşum sürecinin ortaya çıkmayacağını, sorununun da çözülemeyeceğini, herkesi iltisaklı bulmaya yönelik bir davranışın da çare olmayacağını açıkça belirtiyor.

Subaşı’nın hukukçu kimliği ve İYİ Parti milletvekili olarak Semra Güzel olayına yaklaşımı da konuşmasını okuyan herkese önemli gelecektir. Partisinin konunun yargıda çözülmesi gerektiğine inandığı için dokunulmazlık için olumlu oy kullanacağını hatırlatmasına rağmen şu tespiti de yapıyor:

“Benim partim de dokunulmazlığın kaldırılması konusunda yargıda verilecek bir kararla ancak bu konunun çözümlenebileceğini konusundaki görüşüne bizler de tabii ki katılıyoruz… Fakat olayı sadece bu boyutlarıyla görmek, maalesef bizim bu konular içinde yıllardır boğulup kalmamıza neden olmaktadır ve terörle ilgili, bilhassa o coğrafyada yaşayan insanların kırk yıldır çok büyük çapta acılar çektiğini de biliyoruz…

Çünkü orada bu fotoğrafta görüldüğü gibi gönül bağları olabildiği gibi akrabalık bağları da güçlüdür. Orada yaşayan insanların bir kesiminin dağa kaçırıldığını ya da dağa gönüllü gittiğini biliyoruz ya da yine aynı akrabalık çerçevesinde bir kısmının da asker olduğunu, vatana hizmet verdiğini, hatta şehit olduğunu da biliyoruz yani o coğrafyanın şartlarını buradan bakarak çok iyi tanımlamanın kolay olmadığını ben belirtmek istiyorum.”

Hukuku yok sayan siyasal iktidar hiçbir sağduyulu uyarılara aldırmıyor, bu konuşmaya da aldırmayacaktır.

Ancak…

Hukuk gibi toplumun dirliğini ve düzenliğini sağlayan ve bu bağlamda vicdan mimarisini içeren bir bilim dalını siyasal çıkarlara göre eğer bükerseniz toplumun dirliğini düzenliğini imha edersiniz…

Siyasal iktidar nemalanmak istediği için bir resimden dolayı muhalif bir milletvekilinin dokunulmazlığı kalkacak ve yaşamı değişecek.

Aynı mantık ve zihniyetle aynı şekilde çok rahat suçlanabilecek Nureddin Nebati ise iktidar kanadında olduğu için bakan olacak…

Siyasetin hukuku, siyasetin vicdanı…

YORUMLAR (42)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
42 Yorum