Yargının Arnavutluk baharı…

Saadet Partisi önü…

Bir kandil günü…

Atatürk posteri ve Türk bayrağı…

Tüm millet huzurunda…

Ali Babacan, Ahmet Davutoğlu, Meral Akşener ve Gültekin Uysal eşliğinde…

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Dersimli Kemal Kılıçdaroğlu’nu Cumhurbaşkanı adayı ilan ediyor…

Muhteşem, tarihsel bir birleşme…

Millet İttifakının 6 lideri, bizi şimdiye kadar içine çeken tuzaklarla dolu fay hatlarını birleştirdi. Bu ülkenin insanlarını bölen, karşı karşıya getiren tüm o zehirli derin kökleri söktü, attı. Büyük bir uzlaşmayı başardı.

Türkiye’nin 2. yüzyılını karşılayacak olan, 2. yüzyılının lideri Kemal Kılıçdaroğlu… Türkiye’nin 13. Cumhurbaşkanı…

Türkiye Mustafa Kemal’inden sonra bir başka Kemal’i karşılamaya hazırlanıyor.

Doğa, baharın muhteşem ayini ile yeniden can bulur, dallar filizlenir, çiçekler tomurcuklanır. Bahar yeniden doğmanın mevsimidir.

6 Mart’ta Saadet Partisi Genel Merkezi de yeni bir doğumu müjdeleyen bir bahar ayini gibiydi.

Depremin hüznü ve acısını yaşarken, kırık dökük halimiz sürerken, Ankara’dan başlayan bahar, “bir başka ülke mümkün” tomurcuklarını açtırdı içimizde.

Kemal Kılıçdaroğlu, eşi Selvi Kılıçdaroğlu ile birlikte geldiği CHP Genel Merkezi önünde yaptığı konuşmasında ise o zehirli, o ölümcül, o kötücül “derin köklerin” aynı ölüm ve yokluk acısı ile baş başa bıraktığı acılı kadınları saydı.

Oradaydım, gözyaşları içinde dinledim.

Sabriye Okkır, Emine Şenyaşar, Ayşe Ateş, Sultan Kara, Hanife Teyze… Hepsi ama hepsi ayrı ayrı alkışlandı ama sanırım en çok Emine Şenyaşar ve Ayşe Ateş alkış aldı.

Bu mesajlar çok önemli.

Bizi kimliklerimiz üzerinden bölecek siyasi anlayışlara artık geçit yok.

Türkiye’nin kaderi bir bahar akşamı değişti.

Otokrasiyi sandıkta bitireceğimiz güne geri sayım başladı.

Yapılacak çok iş var elbet, ağır harabiyet var. Ama hiç zor değil, hepsinin bir yolu, bir formülü var.

Hep işe yargıdan başlanmalı denir, doğru ama eksik.

İşe siyaset kurumunda başlamalı esas.

Siyaset kurumu kaçınılmaz bir liyakat ve dürüstlük üzerine inşa edilmeli, TBMM’de kalkan ellerin sahipleri dürüstlükten çark edememeli…Etmeleri mümkün olmamalı…

Kaç kez yargı paketi açtı o eller ama her defasında yargıya güven daha dibe vurdu.

Yargının kuşatılması ile ülkenin sistemli talanı, organize yolsuzlukları ve hak gaspları mümkün oldu.

Ama umudu yitirmeyin, kimse merak etmesin, nasıl kolayca kuşatılabildi ise öyle kolay arınır yargı.

Nasıl mı?

Örneğin, Arnavutluk modeli var önümüzde.

Arnavutluk Modeli, Venedik Komisyonu tarafından da benimsenmiş bir model.

Arnavutluk’ta da bir dönem yargıdaki durum bize benziyordu.

Yargı yolsuzluklarla anılıyordu, siyasallaşmış ve bağımsızlığını yitirmişti.

2016 yılında Anayasa değişikliği yapıldı ve yargı reformunu gerçekleştirmek amacıyla “Yargıçların ve Savcıların Geçici Yeniden Değerlendirilmesi Yasası” kabul edildi.

Bu yasaya göre Bağımsız Yeterlilik Komisyonu kuruldu.

Tüm yargıç ve savcılar, yeni kurulan komisyon tarafından incelemeye alındı. Komisyon kararlarını incelemek üzere bir de itiraz dairesi görevlendirildi.

Bu komisyon bütün hâkim ve savcıları hem verdiği kararlar hem de suç örgütleri ile ilişkileri ve mal varlıkları açısından tek tek inceledi, incelemeyi geçemeyenler meslekten çıkarıldı, geçenlerse mesleğe devam etti.

Bu yöntemi AİHM ve Avrupa’nın çeşitli insan hakları ve hukuk örgütleri kabul etti, makul buldu.

Arnavutluk örneğinden de görüleceği üzere anayasada ve yasalarda gerekli mevzuat düzenlemesi yapılarak, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay üyeleri de dâhil olmak üzere her derece hâkim ve savcı hakkında, kendilerinin ve yakın çevresinin mal varlıklarındaki orantısızlıklar, suç ve suç örgütleriyle ilişkileri ile mesleki yeterlilikleri hususunda incelemeler başlatılır. Bu üç konuda yapılan tespitlere nazaran meslekten ihraçları gerçekleştirilebilir.

Ve elbette işin başı olan HSK da bu incelemeye dahil edilir.

Unutmayalım, Kemal Kılıçdaroğlu bu yola hak-hukuk-adalet çağrısı ile başladı. Helalleşme bu yolculuğun vicdanlara seslenen, bizi kenetleyen katığı oldu.

Bu yolda sakin, sabırlı, özverili davranan, krizleri yöneten, çözüm üreten kişiliği ile gün be gün halkın gönlüne yerleşti.

“Bereket, huzur ve adalet hasretinin adayıyım” diyor şimdi Kılıçdaroğlu.

“Bereket, huzur ve adalete” hasret bu halk….

Halkın lideri ile halkın iktidarı kurulacak.

Bu kez gerçekten az kaldı…

YORUMLAR (24)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
24 Yorum