Laboratuvardan balık çıksa yerim!

Etik nedenlerle et yemeyenler ve vejetaryenler laboratuvarda yetiştirilen etlerin yaygınlaşacağı günleri iple çekiyor. Ama daha yapay et (sektördekiler temiz et, kültür eti, laboratuvar üretimi et olarak tanımlamayı tercih ediyor) fikrine alışamamışken bir de deniz ürünleri giriyor hayatımıza. Eee okyanuslar tehdit altında, tabii balıklar da!

ABD’nin Kaliforniya eyaletindeki San Diego merkezli start-up şirketi BlueNalu, biyoreaktörler olarak bilinen büyük çelik tanklarda balık hücreleri yetiştiriyor. Burada Pasifik mavi yüzgeçli ton balığı üretiliyor. Biz bu balığı orkinos olarak biliyoruz aslında. Soyu tehdit altında olan bu balık özellikle sushi yapımında kullanılıyor.

Bu balık eti, az miktarda balık hücresinin biyoreaktöre yerleştirilerek birkaç hafta boyunca amino asit, tuz gibi maddelerle beslenerek yetiştirilmesi ana fikrine dayanıyor...

Laboratuvarda üretilen bir diğer balık da hücre kültürlü somon. Bu üretimi de Wildtype isimli bir şirket gerçekleştiriyor. Koho somonu da soyu tehlikede olan türlerden biri.

Her iki girişim de henüz ürünlerini satmak için onay almadı. Bu ürünlerin fiyatlarının da en azından yakın vadede çok uygun olamayacağı biliniyor.

Deniz ürünlerinin laboratuvarlarda yetiştirilmesi için çaba gösteren bir diğer girişim de Singapur’dan. Shiok Meats, yengeç, ıstakoz ve karides üretiyor...

Birleşmiş Milletler’in raporlarına göre, dünyadaki balık stoklarının üçte biri aşırı tüketiliyor. 1974 yılından bu yana bu rakam üç kat arttı. Uluslararası Doğayı Koruma Birliği her geçen gün kırmızı listeye denizde yaşayan türleri eklemeye devam ediyor. Bunun nedeni de yasadışı avlanma ve sürdürülemez balıkçılık olarak gösteriliyor.

Balık çiftçiliğinin ticari balıkçılığın neden olduğu tehlikeleri azaltacağı düşünülüyordu ama öngörü ne yazık ki gerçekleşemedi. Balık çiftçiliği 1990 yılından bu yana altı kat büyüdü ama denizlerde avlanan balıkların oranı azalmadı.

Hücre kültürüyle geliştirilen balıkların ve deniz ürünlerinin yaygınlaşmasının, tehdit altındaki türler için büyük önem taşıdığı söyleniyor.

Bu işe soyunan şirketlerin öncelikli hedefi sushi pazarına girmek. Tüm teknolojik gelişmelere, uçuk fikirlerin peşinden giden yatırımcılara rağmen deniz ürünlerini laboratuvarda yaygın olarak üretme fikri, keşfedilmemiş gizli sularda henüz. Ancak sektöre birer birer eklenen yatırımcılar bu sulara yelken açmaya kararlı.

Biri bizi gözetliyor mu?

Vay ki ne vay... O aman da gelsin evi şöyle bir şartlasın, temizlesin, aklasın paklasın biz de oturalım dediğimiz robotların meğer ne marifetleri varmış. Belki de bilgisayarlarının, akıllı televizyonlarının kameralarının üzerine bant yapıştıran pek çok kişiye bakıp gülüp geçenler, “tabi çok önemlisin kimsenin işi kalmadı seni mi gözetleyecek” diyenler haksızdır.

MIT Technology Review’da yayınlanan uzun bir makale ilginç bilgiler içeriyor. Hani dersiniz ki robot benim neyime, koyarım kovaya suyu, alırım elime bezi temizlerim evimi. Yaşı yetenlerin hatırlayacağı gırgır bile iyidir. Garibim en azından zararsız...

Durum şu; bir teknoloji firmasına ait robot süpürgenin içinde gizli kamera olduğu ortaya çıktı. Robot süpürgede (iRobot’un Roombas J7 sürümü) yer alan kamera bir kadının tuvaletteki görüntülerini kayda aldı. Tek fotoğraf bu değildi. Farklı evlerden 30 kadar fotoğraf da deşifre oldu. Olay, bu görüntülerin Facebook ve Discord’da yayınlanmasıyla ortaya çıktı.

Amazon’un 1,7 milyar dolara satın aldığı, dünyanın en büyük robot elektrik süpürgesi markası iRobot, bu görüntülerin Roombas tarafından çekildiğini doğruladı.

Robotu geliştiren teknoloji firması yazılımcıyı suçladı. Bu görüntülerden sonra robot süpürgelerin güvenliği sorgulanmaya başladı tabi.

MIT Technology Review’daki yazıya göre bu görüntüler robot süpürgenin ilk versiyonları tarafından 2020 yılında çekildi. Şirketin iddiasına göre süpürgenin çektiği görüntülerde amaç, robotun yeni versiyonlarının haritalama, odayı algılama gibi özelliklerini iyileştirmekti. Şirket ağır suçlamalar karşısında ardı ardına açıklamalar yaptı. Güya bu robotlar sadece şirket çalışanlarına dağıtılmıştı ve cihazların üzerinde ‘video kaydı devam ediyor’ yazan bir uyarı da vardı. Ama bu açıklamalar pek tatmin edici bulunmadı ve evlerimizdeki teknolojik cihazların güvenliği bir kez daha gündeme geldi.

Kişisel verilerimiz akıllı telefonlarımızdan çamaşır makinelerine kadar çeşitli cihazlarda farklı derecelerde izleniyor. Bu teknoloji sesimiz, yüzümüz, evimiz dahil olmak üzere büyük miktarlarda veri kullanan makine öğrenimine dayanıyor.

Teknoloji uzmanları, robot elektrikli süpürgeler de dahil olmak üzere “nesnelerin interneti” cihazlarının güvenlik açıklarıyla dolu olduğunu söylüyor.

Evine robot süpürge almak isteyenlerin hayallerini yıkmak istemem ama şirketler, bu aletlerin navigasyon, eşya tanıma gibi özelliklerini iyileştirmek için süpürgelere kamera yerleştiriyor.

Şimdi tüm bunları okuyunca çalı süpürgesi bile daha cazip görünmedi mi?

kar11-robot-dec-002.jpg

Çok radikal bir şekilde dinleniyorum...

Açıkçası çok yeni duyduğum bir kavram var, radikal dinlenme! Meğer yavaş yavaş büyüyen bir akımmış bu. Yani dinlenmenin de radikali olur mu derseniz haklısınız derim doğrusu; ama madem dünyada böyle bir akım var yazmasak olmaz. Yeni yeni kavramlar hayatımıza giriyor, önce garip karşılansa da sonra pek bir sahipleniyoruz. Sessiz istifa akımını düşünün; bu da ne ola ki derken alışıverdik duymaya.

Dünyada yaşanan ekonomik durgunluk, pandemi, teknolojinin insan evladını getireceği yer, iklim değişikliğinin etkileri insanı bunalttı. Öyle tatile gideyim kafa boşaltayım da yetmiyor. Haydi gittin spora, seramik kursuna, yemek kursuna vs.. Olmuyor, kafa boşalmıyor.

#DeepRest, #radicalrest, #restinradical gibi hashtagler sosyal medyada milyonlarca kez görüntüleniyor.

İyi de ne bu radikal dinlenme? Aslında öyle net bir tanımı yok. Ama yok yogaya gittim, yok bir hafta dedemin memleketinde ağaçtan elma toplayıp yedim falan gibi şeyler radikal dinlenme faaliyeti kabul edilmiyor. Radikal dinlenmeyi savunan çoğu insan bunun, kapitalizmin taleplerine karşı bir tür başkaldırı olduğunu iddia ediyor.

Bu iş özetle şöyle; fişini çekeceksin! Hayattaki dengeyi bulana kadar ‘hiçbir’ şey yapmayacaksın. Bunu yapmak mümkün mü, kolay mı, tartışılır tabi.

İyi bir eğitim almış birçok gencin çalışmaktan kaçınıp, “gerçekten ne istediğimi bulmaya çalışıyorum” diye düşünmesi de belki radikal dinlenme olarak kabul edilebiliyor, bilemiyorum...

Şimdi tarantino düşünsün!

Film yapımcılığının, yönetmenliğinin de şekli değişiyor. Yapay zeka o alana da el attı, haydi hayırlısı... Runway, verileri metinden görüntüye dönüştürebilen bir yapay zeka. Bu yapay zekanın yaratıcısı olan Runway şirketi yalnızca yapay zeka ile oluşturulan filmlerin yer alacağı bir festival düzenliyor. Şubat ayındaki festival için başvurular başladı bile. Şirketin CEO’su Cristóbal Valenzuela, “biz bu fikir için yıllardır düşünüyorduk, artık bu vizyonun hayata geçme vakti geldi” diyor.

Festivale katılacak filmlerin 1 ile 10 dakika uzunluğunda olması, yapay zeka tarafından oluşturulmuş olması gerekiyor. İsteyenler müzik klibi de çekebilecek. Jüri üyeleri anlatımın uyumu, özgünlük, kullanılan AI tekniklerine bakarak değerlendirmelerini yapacak. Bu girişimler heyecan verici gibi görünüyor ama yapay zekanın oluşturduğu içeriklerin benimsenmesinin, koca bir sektörde pek çok kişiyi yerinden etme tehlikesi de var tabi.

Festivalde en iyi filmin alacağı büyük ödül birçok festivalde verilen para ödülüne göre hayli mütevazı; 10 bin dolar. Başvurular 15 Ocak’a kadar yapılabiliyor. Festival de online yapılacak tabii...

İstesek de istemesek de çevrimiçi gördüğümüz içeriklerin çoğunun yapay zeka destekli olarak üretileceği bir geleceğe doğru hızla ilerliyoruz. Alfred Hitchcock, Charlie Chaplin, Orson Welles ve daha nice efsanevi yönetmenin filmlerini hala büyük bir keyifle izleyebiliyoruz. Yapay zekanın ürettiği filmlerin rüzgarı uzun yıllar sürecek mi bilinmez ama her şeyin hızla tüketildiği bir dünyada ‘klasikleşebilecek’ ne var ki?

kar11-yapay-001.jpg

Not ve düzeltme... ‘Biri bizi gözetliyor mu?’ başlıklı yazıdan sonra markanın Türkiye yönetiminden bir açıklama geldi. Sorumlu yayıncılık gereği açıklamayı aynen yayınlıyoruz.


iRobot marka robot süpürgeler satışa sunulmadan önce düzenli olarak testler yapılmakta ve ürünlerin geliştirilmesi adına çalışmalar yürütülmektedir. Haberde kullanılan ürün, 2020'de ürün geliştirme aşamasında kullanılan robotlardandır. Bu geliştirme robotları, özellikle veri toplamaya yönelik yazılım ve donanımlarla değiştirilmiştir. Eylül 2021'de pazara sunulmasından bu yana Roomba j7 Serisi kullanıcıları, makine öğrenimini desteklemek amacıyla görüntüleri kendi seçimleri dahilinde gönderebilmektedir.

Bunun yanı sıra, geliştirme robotlarına açıkça görülebilen, "video kaydı devam ediyor" ifadesi yer alan neon yeşili bir çıkartma yapıştırılmıştır. Veri toplayıcılar bununla ilgili bilgilendirilir ve verilerin nasıl toplanacağı kabul edilir.

Ürün geliştirme aşamasında kullanılan robotların çektiği bazı görüntüler, üçüncü taraf bir hizmeti sağlayıcısı olan Scale AI çalışanları tarafından sızdırılmıştır. iRobot sızıntıyı öğrendiğinde şirket, görüntülerdeki kişileri uyarmak için hemen harekete geçmiş, Scale AI ile tüm çalışmalarını derhal durdurmuş ve Scale AI şirketine fesih bildirimi göndermiştir.

Veri güvenliği ve gizliliğine çok önem veren iRobot, konuyu aktif olarak araştırmakta ve gelecekte herhangi bir üçüncü parti hizmet sağlayıcı tarafından benzer bir sızıntının olmaması için ek önlemler almaktadır.
Haber içeriğinin yukarıdaki açıklamaya göre, gerçeği yansıtacak şekilde tekrar düzenlenmesini rica ederiz.

Saygılarımızla,

iROBOT TÜRKİYE YÖNETİMİ

YORUMLAR (3)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
3 Yorum