‘Moda’ya uygun bir yazı

Dergicilik ve hafta sonu ekleri günlerinde sayısız moda haberi yaptık. Her sezon değiştiğinde ‘Modada yeni siyah puantiye’, ‘Modada ‘70’lere yolculuk’, ‘Maskülen bir yaza hazır mısınız?’ benzeri sayısız başlık attık. Eklektik akımlar, bohem trendi, nostalji yolculukları gibi sayısız kavram havalarda uçuşurdu. Etekler uzar, kısalır, erkeklerde bir dar paça, bir bol paça moda olur, bir sezon sarı diğer sezon neon renkler defileleri doldururdu.. Bu yüzden de moda önde dergiciler peşinde mutlu mesut devam eden bir rutin vardı (hala da öyle.) Ne de olsa moda da bilim gibi, yeni bir gelişme olduğunda eskinin hükmü kalmayabiliyor, oyunun kuralları değişiyor. 

Modanın havai dünyasında bir bakıyorsunuz hiç duymadığımız bir kelime türetiliyor ve milyonlarca insan büyük bir hevesle bu kavramı sahipleniyor. ‘Athflow’ da moda kavramlarının en yenilerinden biri. Athflow, athleisure (Rahat, spor kıyafetleri şık parçalarla birleştime modası) ve flow (akış) kelimelerinin birleşiminden ‘uydurulmuş.’ İşin doğrusu belki de pek çoğunuz fark etmeden geçen yıldan beri böyle giyinip modayı ‘yakinen’ takip ediyorsunuz zaten. Athflow da bu giyim tarzının söylemesi zor, süslü püslü adı! İşin ilginç yanı, genelde dev moda sektörü bir sonraki yılın yükselen değerlerini belirler, eğilimler ona göre şekillenirdi. Pandemi modanın doğasını da değiştirdi. Kendiliğinden oluşan giyim tarzı modanın gidişatını belirledi. Durum böyle olunca bir ‘kelimecik’ türetmelerini de hoş karşılamak lazım.  

Sosyal medya platformu Pinterest’in 2021 trend tahminlerine göre, athflow’u 2021’de çok duyacağız. Athflow şöyle özetleniyor: Ofis için yeterince profesyonel, yoga minderi için yeterince esnek, koltuk için yeterince rahat.  

Yumuşak trikolar, bol, akışkan pantolonlar, büyük hırkalar, renkli, rahat tişörtler, tulumlar bu akımın öne çıkan parçaları. Bu giyim tarzı profesyonel hayattan kişisel hayata geçişi kolaylaştırıyor. Athflow tarzınızla bir toplantıya katılıp ardından spor yapabilir sonra da arkadaşlarınızla kahve içmeye gidebilirsiniz.  

Normalleşme yavaş yavaş başlamış olsa da belli ki evden çalışma konsepti hayatımızın içinde kalmaya devam edecek. En azından milyonlarca insan için hibrit bir çalışma sistemi olacak. Athflow da bu geçişte gardıropların vazgeçilmez stili olacak.   

Moda... Akıllı ol! 

Modada yükselen bir diğer değer ‘akıllı giysiler.’ Giyilebilir teknoloji ürünlerine zaten aşinaydık. 2020 yılında da bu pazar yaklaşık yüzde 34 büyüdü. Telefon görüşmeleri yapmaya, mesaj göndermeye yardımcı olan akıllı saatler, spor yaparken kalp hızınızı, ne kadar kalori yaktığınızı, solunum seviyenizi ölçen fitness cihazları giyilebilir teknoloji ürünleri arasında.  

Yazılımcılar harıl harıl tekstil sektörü için giysiler üzerinden hayat belirtilerini ölçebilen sensörler geliştiriyor. Akıllı giyim ürünleri şimdiye kadar, profesyonel sporcular gibi çok niş bir grup için üretildi. 2021’de dengeler değişiyor. Gömleğimize dokunup telefona cevap vereceğimiz, tişörtümüzden kan basıncımızı, oksijen seviyemizi, vücut ısımızı ölçebileceğimiz günler yarından da yakın... 

Akıllı maske üretimleri çoktan başladı bile. Japonya’da telefonunuza dokunmadan görüşme yapmanızı, mesaj göndermenizi sağlayan ses tanıma özellikli bir maske geliştirildi. Kullanıcının duruşunu takip edip geri bildirim veren yoga pantolonları, ultraviyole ışığını ölçen mayo da akıllı giysiler arasında.  

Moda insanın kendine yakışanı mı dersiniz, athflow tarzını mı beğenirsiniz yoksa en iyi moda ‘akıllı’ olan mı dersiniz...  

tum-zamanlarin-en-iyi-urunu.jpg

Tüm zamanların en iyi ürünü 

Aspirin mi, yara bandı mı, Boeing mi, lego mu, barbie bebek mi, iPhone mu, YouTube mu, Twitter mı, Netflix mi, bluetooth mu, Google arama motoru mu, Microsoft Windows mu, Post-it mi? Hepsi kulağa hoş geliyor. İyi de modern zamanın en iyi ürünü sizce hangisi? Hangisi olmadan yaşamak zor olurdu, hiç düşündünüz mü? Morning Brew da bunu merak etti, 4 kategori altında 64 ürün belirlendi ve iki hafta önce dijital bir anket başladı. Kategoriler şöyleydi: İsimsiz kahramanlar, hayatı kolaylaştıranlar, yenilikçiler ve efsaneler. 

Birkaç satır sonra sonucu öğreneceksiniz ama önce kısaca Morning Brew’dan bahsedelim. Yaklaşık 2,5 milyon abonesi bulunan Morning Brew her sabah, farklı haber kaynaklarından derleyerek hazırladığı e-bülteni aboneleriyle paylaşıyor. Amaç, spordan ekonomiye, sağlıktan politikaya en önemli haberleri okurun beş dakikada öğrenebilmesi.  

Morning Brew’ün GPOAT (Greatest Product Of All Time/ Tüm Zamanların En İyi Ürünü) anketi kıyasıya bir rekabet içinde geçti. Finale kalan ikili ‘Hayatı Kolaylaştıranlar’ kategorisindeki Google Search ve ‘İsimsiz Kahramananlar’ kategorisindeki Microsoft Windows oldu. Google Search yüzde 72,5 oy alarak ezici bir çoğunlukla şampiyon oldu. 

Bir ideolojiye körü körüne bağlanmak beynimizin suçu! 

Cambridge’de çok ilginç bir araştırma yapıldı. Bu araştırma bir ideolojiye kayıtsız şartsız, sorgulamadan inananların beyin yapılarını gösteriyor. Şimdi durum şöyle: Aşırılık yanlılarının beyninin spesifik bir düzeneği var. Ayrıca beyinlerinin çalışma düzenekleri de birbirine benziyor.  

Aslında bu sonuç tesadüfen ortaya çıkmış. Araştırmacılar bir grup denek üzerinde mental kapasitelerini ölçmek için çeşitli testler yapmış, daha sonra da politik ve dini görüşleri sorulmuş. Bu iki testin sonucu beraber değerlendirilince aşırılık yanlısı olanların mental kapasitelerinin diğerlerinden farklı olduğu fark edilmiş. Yani körü körüne bir ideolojiye bağlılık beynimizin çalışma tarzından kaynaklanıyor olabilir! 

İyi de aşırılık yanlılarının beyninde ne oluyor? Daha kompleks ve yoğun mental yükle baş edemeyenler aşırılık yanlısı olmaya daha meyilli olabilir diyor araştırmacılar.  Şöyle bir görüşleri var: Bu insanlar karışık problemleri çözmek yerine dünyayı anlamlandırmada daha kolay bir yol seçip halihazırda bulunan ideolojileri benimsemeye daha yatkın. Yoğun bir bilişsel yükle uğraşmadan, çok fazla düşünmeden hazırda bulunan net ve detaylı bir fikre körü körüne bağlanabiliyorlar. Aşırılık içeren görüşler dünyayla ilgili kesin bir resim çizerken aynı zamanda bireyin dünya içindeki rolünü olabilecek en basit seviyeye indirgiyor. Durum böyle olunca, dünyaya anlam vermek için emek vermeye de gerek kalmıyor. Cambridge profesörlerine göre bunun tehlikesi, insanları dogmatik davranmaya ve otoriter rejimler altında ezilmeye itmesi. 

Belki de bir ideolojiye sorgulamadan inananları suçlamamak lazım, ne de olsa bütün suç beynin! 

biden-asi.jpg

ABD’lilerin aşıyla imtihanı 

Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Joe Biden kısa bir süre önce, 1 Mayıs’a kadar tüm yetişkinlere aşı hakkı tanınması talimatını verdi. Başkanın hedefi 4 Temmuz Bağımsızlık Günü’ne kadar bir nebze de olsa normalleşmek. Ülkede aşılama hızı da son haftalarda arttı. Pew Araştırma Merkezi, anketlere dayanarak sürekli güncellediği verilerle ABD halkının Kovid-19 aşılarıyla ilgili görüşlerini paylaşıyor.  

Pandemi sürecinde ABD halkının aşıya karşı duruşu sürekli değişti. 2020 Mayıs ayında ABD’li yetişkinlerin yüzde 72’si muhtemelen veya kesinlikle aşı olacağını söyledi. Eylül 2021’de ilk Kovid-19 aşısı onay aldığında bu oran yüzde 51’e düştü, Kasım ayında yüzde 60 oldu. Şubat 2021’de yapılan ankette ABD’li 10 yetişkinden yedisi (yüzde 69) kesinlikle veya muhtemelen koronavirüs aşısı olacağını söyledi. Bu gruptakilerin yüzde 19’u bir doz aşıyı yaptırdıklarını belirtti. Aşı olacağını söyleyen 65 yaş üzeri ABD’lilerin oranı  gençlerden daha fazla.  

Siyahilerin aşı olma isteği ABD’deki diğer ırksal ve etnik gruplar arasında daha düşük; yüzde 61. Asya kökenlilerin yüzde 91’i, Latin Amerika kökenlerinin yüzde 70’i kesinlikle aşı olacağını söylüyor.  

Kesinlikle aşı olacağını söyleyen ateistlerin oranı çok yüksekken (Her 10 ateistten 9’u), Beyaz Evanjelist Protestanlar aşıya en mesafeli olan dini grup (yüzde 51). Agnostiklerin yüzde 80’i, Katoliklerin yüzde 77’si kesinlikle aşı olacaklarını ya da  en az bir doz aşı aldıklarını ifade etti.  

Demokratlar Kovid-19 aşısı olma konusunda Cumhuriyetçilerden çok daha hevesli. 

Demokratların ve demokratik eğilimli bağımsızların yüzde 83’ü aşı olacağını söylerken Cumhuriyetçilerde bu oran yüzde 56.  

Gelişmekte olan ülkeler beklesin! 

Salgın boyunca Cumhuriyetçilerin Kovid-19’u halk sağlığı için büyük bir tehdit olarak görme olasılığı da Demokratlara göre çok düşüktü. Fark büyük! Cumhuriyetçiler yüzde 41, Demokratlar yüzde 82…  

Aşı olmak istemeyenlerin gerekçeleri, yan etkilerle ilgili endişeler ve aşıların çok hızlı geliştirilmiş olması. ABD’lilerin yaklaşık dörtte üçü ise aşılama çalışmalarının ülkenin ekonomisini iyileştireceğine inanıyor.  

Yetişkinlerin yüzde 66’sı gelişmekte olan ülkelerin aşı olmasını geciktirse bile ABD’nin önce kendi halkı için aşı temin etmesini istiyor. 

YORUMLAR (3)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
3 Yorum