Yarın akşam yemeğe bekliyoruz ama ‘öte’ dünyada

Yapay zeka, artırılmış gerçeklik, kripto para, blockchain, NFT yavaş yavaş hayatımıza sızdı. Bu terimlere tam alışmışken bir de hayatımıza ‘metaverse’ girdi. Asıl adı meta-universe. Gerçek dünya ile sanal dünyanın iç içe geçtiği dijital bir dünya ya da kurgusal evren olarak tanımlanabilir. Bu kavram Facebook’un kurucusu Mark Zuckerberg’in teleportasyona benzettiği metaverse inşa etmek için çoğu mühendis 10 bin kişiyi işe alacağını açıklamasından sonra sık sık gündeme geldi.

fotoeklei.jpg

Yapay zeka, artırılmış gerçeklik, kripto para, blockchain, NFT yavaş yavaş hayatımıza sızdı. Bu terimlere tam alışmışken bir de hayatımıza ‘metaverse’ girdi. Asıl adı meta-universe. Gerçek dünya ile sanal dünyanın iç içe geçtiği dijital bir dünya ya da kurgusal evren olarak tanımlanabilir. Bu kavram Facebook’un kurucusu Mark Zuckerberg’in teleportasyona benzettiği metaverse inşa etmek için çoğu mühendis 10 bin kişiyi işe alacağını açıklamasından sonra sık sık gündeme geldi.

Metaverse internetin geleceği, yeni nesil internet olarak tanımlanıyor. Her şeyin internet üzerinde yapılacağı sanal bir dünya. Bu dünyaya girmenin anahtarı bir gözlük, kulaklık ve henüz tam olarak nasıl olacağını bilmediğimiz farklı elektronik aletler. Metaverse virtual reality’nin (Sanal Gerçeklik) daha ileri bir versiyonu gibi görünse de teknoloji gurularına göre internetin geleceği... Teknoloji dünyası da metaverse’ün gelip geçici bir heves olmadığı konusunda hemfikir gibi görünüyor. Bu nedenle yarış şimdiden başladı. Yaşadığımız fiziksel dünyanın dijital ikizi tanımlamalarının da yakıştırıldığı metaverse ile beklentiler çok yüksek. İnternet öncesi ve internet sonrası kavramlarının metevarse öncesi ve metaverse sonrası olarak değişeceğine inananların sayısı hayli yüksek!

Bazıları bunu “yeni internet” bazıları “demokratik sanal toplum” bazıları ise “yaşadığımız dünyanın dijital ikizi” olarak tanımlıyor. Artık dünya Metaverse’ten öncesi ve sonrası olarak iki döneme ayrılacak. Zamanla farklı ihtiyaçlar farklı ürünleri doğuracak. Metaverse’in ortaya çıkışının adımları sanal gerçeklik (VR) ve artırılmış gerçeklik (AR) ile atılmaya başladı.

İlk örnekleri interaktif oyunlar

Bilim kurguyu andıran bu dünya günümüzde ‘kısmen’ yaşanıyor. Örneğin Roblox... Bu platform kullanıcıların oyun geliştirmesine ve diğer oyuncular tarafından oluşturulan oyunları oynamasına olanak tanıyor. Epic Games’in geliştirdiği ve dört kişiye kadar takım kurup sayısız görev yapabileceğiniz Fortnite da metaverse’le ilişkilendiriliyor.

Geçen nisan ayında sanal konserler veren rapçi Travis Scott da bu konserlere avatar olarak çıkmıştı. Bu arada olaya biraz magazin de katalım; Scott ABD’li reality show yıldızı ve girişimci Kylie Jenner’la birlikte. Çiftin bir de çocuğu var.

Kullanıcıların 3D avatarlarıyla oluşturdukları dünyalarda başka kullanıcılarla etkileşime girmesi olarak özetlenebilecek VRChat de ucu bucağı henüz tam olarak tasavvur edilemeyen (en azından benim için) metaverse’ün ‘ilkel’ örneklerinden biri olarak kabul ediliyor.

Hedef, metaverse ile girdiğimiz kurgusal dünyada iş yapmak, sinema izlemek, satın almadan önce bir kıyafeti denemek, sosyalleşmek... Daha neler olacak orası net değil!

Romancının sanal dünya vizyonu bir endüstriye ilham verdi

Metaverse terimini çoğumuz yeni duymuş olsak da bu kelime ilk olarak 1992 yılında yayınlanan bir romanda kullanıldı. Neal Stephenson’ın yazdığı bilim kurgu romanı Snow Crash’de (Türkçede Parazit adıyla yayınlanmıştı) internet teknolojisinde gerçekleşen pek çok olgu da yer alıyordu.

Stephenson’un kitabında gerçek insanların avatarlarının yaşadığı bir sanal dünya anlatılıyordu. Kitabın ana karakteri gerçek dünyada pizza dağıtıcısı, sanal dünyada siber bir samuray olan bir adam... Kitapta insanların buluşabildiği, iş yaptığı, para kazandığı özel gözlüklerle erişilen dünya metaverse olarak tanımlanıyordu. Stephenson’un kitabı edebi olarak çok iyi eleştiriler almamış olsa da teknoloji üzerinde derin bir etkisi olduğu söyleniyor. Yazarı teknolojinin Nostradamus’u olarak tanımlayanlar da var. Silikon Vadisi’nin aranan fütüristlerinden biri olan Neal Stephenson, Jeff Bezos’un havacılık ve uzay araştırma şirketi Blue Origin’in danışmanlarından biri. Artırılmış gerçeklik gözlüğü üreten Magic Leap de Stephenson ile birlikte çalışıyor.

Büyük yarış nereye varacak?

Sanal alışveriş merkezlerinde arkadaşlarımızla buluşup alışveriş yapacak mıyız? Sanal ofislerde avatar olarak toplantılara katılacak mıyız? Yemek yerine sanal yemek sofralarında mı sosyalleşeceğiz?

Metaverse teknolojisinde şimdilik her şey emekleme aşamasında. Ama önümüzdeki 10 yıl içinde belki de gerçek dünyadan daha çok zamanı metaverse’de geçireceğiz.

Günlük rutinlerimiz dijital yönde geliştikçe sınırların ötesine de geçiyoruz aslında. Oyunlar, kripto parayla NFT alanlar derken belki de birçok kişi ‘öte’ dünyada yaşamaya başladı bile...

fotoekle3.jpg

Dijital istifçiler

Email kutusunda binlerce mail tutanlar, cep telefonunda birbirinin neredeyse aynı olan fotoğrafları silemeyenler, bilgisayarın masaüstündeki karışıklık yüzünden bir dosyayı bulamayanlar, 10 yıl önce gelen komik bir videoyu silemeyenler, hiç kullanmadığı uygulamaları tutanlar, Whatsapp yazışmalarını tutanlar aman aman dikkat... Bir de başımıza dijital istifçilik sorunu çıktı. Üstelik bu fenomen giderek büyüyor!

Kompulsif biriktirme hastalığı... Biz ona istifçilik de diyoruz. Değerli olup olmaması önemli değil. İhtiyacımız olmayan şeyleri atamayıp biriktiriyorsak istifçi olabiliriz!

Teknolojiyle birlikte bir de dijital istifçiler ortaya çıktı, bu durumu veri istifleme olarak adlandıranlar da var. Cep telefonunuzdaki fotoğrafları silemiyorsanız, aslında hiç kullanmadığınız uygulamaları tutuyorsanız, bilgisayarınızın masaüstü dosya yığınıyla doluysa belki de... Araştırmalar, istiflemenin dijital dünyada da bir sorun olabileceğini gösteriyor.

ABD’de yeni yapılan bir ankette pandeminin insanların dijital depolama alışkanlıklarını nasıl etkilediğini keşfetmeyi amaçlıyor. Anketin sonuçlarına göre, her 5 kişiden 3’ü akıllı telefonundaki fotoğrafları silmiyor. 10 kişiden 4’ü masaüstü bilgisayarlarının gerçek masalarının üzerinden temiz olmadığını söylüyor. Yani bilgisayarları dosya yığınlarıyla dolu! Ankete katılanların yüzde 56’sı 2020 Mart’ından bu yana cihazlarında daha fazla fotoğraf saklıyormuş.

Fotoğraf ve videolar dijital depolamanın yüzde 44’ünü kaplıyor. Belgeler yüzde 41, ekran görüntüleri yüzde 38.

Dijital istifler fiziksel objeler kadar anlamlı... Ankete katılanların yüzde 43’ü bu dosyaların duygusal değeri olduğu konusunda hemfikir. 10 kişiden 6’sının hayali, tüm içeriklerini tek bir yerde görmek!

Fotoğraf ve dosyaları silemeyenlerin duygusal gerekçeleri var. “Bunlar cihazlarımdan asla silemediğim anılar diyenlerin oranı yüzde 43. Eski dosyaları silerken kendilerini kötü hissedenler yüzde 43. Bu dosyalara gelecekte ihtiyacı olacağını düşünenler yüzde 36, zamanı olmadığını iddia edenler yüzde 32.

Araştırmalar dört tip dijital istifçi olduğunu gösteriyor. ‘Toplayıcılar’, organize bir şekilde verilerini kontrol etmek isteyenler. ‘Tesadüfi istifçiler’ neye sahip olduklarını bilmeseler de dijital dosyaları silmiyor. ‘Talimatla istifleyenler’ verileri çalıştıkları şirketler adına saklıyor. Bir de ‘endişeli istifçiler’ var. Onlar da bu dijital dosyalara güçlü duygusal gerekçelerle bağlı.

“Aman ne olacak ki ekmek istemez, su istemez orada duruyor” dememek lazım. Dijital istifleme sorun gibi görünmese de olumsuz sonuçları var. Her şeyden önce gerçekten lazım olan dosyaya ulaşmak için harcanan zaman üretkenliği azaltabiliyor. O verileri saklamak için harcanan enerji çevre için de yazık!

Düşünün ki telefon ve bilgisayarlarımızdaki dijital dosyalar fiziksel nesne olsa bütün evimizi kaplayacak. Yazlık kışlıklar yapıldıysa, bilgisayar ve cep telefonlarımızı alıp şöyle bir elden geçirip 5 yıl önce gelen komik bir fotoğrafı, belki bir gün okuruz diye ekran görüntüsünü aldığımız makaleyi tek ‘tık’la uzay boşluğuna yollayalım...

YORUMLAR (4)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
4 Yorum