Başbakan istifaları, siyasi istikrar

'Kritik kararlar alırken yanlış yapmak istemiyorum. Halkımın bana verdiği görevi tam güven içerisinde sürdüremeyeceksem, daha fazla bu koltuğu işgal etmemin bir anlamı olmaz.'

Geçtiğimiz hafta Japonya Başbakanı Shinzo Abe, beklenmedik bir şekilde, bu sözlerle görevinden istifa etti. Ancak şu var ki, sekiz yılla Japonya’nın en uzun süre görevde kalan Abe’nin yaşadığı sağlık sorunları nedeniyle sunduğu istifasıyla, ülkesinde değişen fazla bir şey olmayacak. Geçtiğimiz günlerde Taha Akyol da yazdı. Japonlar modernleşme döneminden bu yana sistemli bir bürokratik yapı tarafından yönetiliyor. Liberal Demokratik Parti, iki yıllık bir istisna dışında, 1955’den bu yana aralıksız iktidarını sürdürüyor.

Japon başbakanın istifası, siyasi olaylarını yakından izlediğim bir başka Asya ülkesini, Malezya’yı akla getiriyor. Malezya’nın 94 yaşındaki başbakanı Mahathir Muhammed de Mart ayında görevinden ayrılmıştı. Ancak bu olay ülkede yirmi yıldır devam eden yönetim krizinin bir devamı ve sonucuydu.

Eğer bu son yirmi yıldır işler yolunda gitmiş olsaydı, Malezya kalkınmış ülkeler arasına katılma hedefini (Vizyon 2020) gerçekleştirmiş olabilirdi. Ne yazık ki 2020, Malezya tarihine bir siyasi kriz yılı olarak geçecek.

1990’lı yılların sonunda küreselleşme sürecinin ilk şok dalgası olan Asya Finansal Krizi yaşandı. Tamamen ekonomik nitelikli bu kriz, özellikle otoriter kalkınma modeli olarak kabul edilen bir çok ülkede derin siyasi bunalımlara yol açtı.

Endonezya’da Suharto’nun otuziki yıllık diktatörlüğü bu süreçte yıkıldı. Malezya’da ise iktidar partisi içinde Başbakan Mahathir ile Başbakan Yardımcısı Enver İbrahim arasında etkileri bugün de süren acımasız bir kişisel kavga başladı. Enver İbrahim bu süreçte ahlaki içerikli suçlamalara maruz kaldı ve uzun yıllarını hapishanede geçirdi.

Başbakan Mahathir, 2003 yılında sağlık nedenleriyle görevi zayıf bir siyasi profil sergileyen Abdullah Bedevi’ye bıraktı. Ancak çok geçmeden hırslı bir siyasetçi olan Necip Razak, iktidarı ele geçirmeyi başardı. Böylece, Mahathir’in uzun siyasi kariyeri boyunca mücadele ettiği geleneksel Malay aristokrasisine mensup bir isim, onun açtığı yolu kullanarak iktidara gelmiş oluyordu.

Malesef Necip Razak dönemi Malezya’nın ekonomik büyümesinin tamamen durma noktasına geldiği ve milyonlarca dolarlık büyük yolsuzluk skandallarının yaşandığı bir dönem oldu.

2018 yılında Mahathir eski düşmanı Enver İbrahim’le Umut İttifakı adı altında bir ittifak kurarak 92 yaşında tekrar iktidara geldi. Böylece Malay milliyetçi partisi UMNO’nun iktidarı, 60 yıl sonra, bu sürenin 22 yılında liderliğini yaptığı Mahathir tarafından yıkılmış oluyordu.

Ancak hikaye burada bitmedi. Mahathir’in istifasıyla hükümeti kurma görevini Enver İbrahim’e vermesi konusundaki güçlü beklentiye rağmen, Kral Sultan Abdullah, bir başka ismi, Muhyiddin Yasin’i görevlendirdi. Bu karar Malezya’nın parçalanmış bir siyaset ve istikrarsızlık içindeki görüntüsüne daha da katkıda bulundu.

Siyaset Bilimci Samuel Huntington’a göre, siyasi gelişme sadece modernleşme ve siyasi katılım olarak anlaşılamaz: çok daha ötesinde, modernleşmenin etkisiyle artan siyasi katılım taleplerini sisteme kanalize edebilecek kurumların tesis edilmiş olması, siyasi gelişmenin asıl göstergesidir. Eğer otoriter yapılar katılımcı siyasi kurumlarla bu talepleri karşılayamıyorsa, bunun sonucu siyasi çatışma ve istikrarsızlık olarak karşımıza çıkıyor.

Bugün otoriter rejimlerce yönetilen ya da demokratik kurumları gelişmemiş bütün doğal kaynak zengini ülkelerin durumu böyledir. Güçlü liderlik ya da baskıcı yönetimler bu tür ülkelere uzun süreli istikrar kazandıramıyor.
Malezya enerji kaynakları açısından bölgesinin en zengin ülkelerinden biri olsa da sadece bununla yetinen bir ülke değil. Mahathir Muhammed dış yatırımları ve sermayeyi davet ederek gerçekleştirdiği sanayileşme hamlesiyle, ülkesinin kaderini değiştirmiş bir liderdi. Onun sağladığı güçlü liderlik, ekonomik başarıyla da birleşince uzun bir istikrar dönemi getirdi.

Ancak Malezya bu istikrar avatantajını, hukuk düzeninin tesisi, demokratikleşme ve kurumsallaşmış bir yönetim sisteminin kurulmasında kullanamadı. Ortaya çıkan ilk büyük kriz, liderlik düzeyindeki ilk anlaşmazlık, Malezya’nın bütün başarı hikayesini yok etti.

Japonya, yerleşik bir siyasi sistem içerisinde liderlik değişiminin ne kadar pürüzsüz gerçekleşebileceğine bir örnek. Malezya ise sadece lider karizmasıyla alınacak yolun ne kadar kısa olduğunu gösteriyor.

YORUMLAR (7)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.