İkinci dalgaya hazır mıyız?
Sadece Fransa’da geçtiğimiz Çarşamba günü 22 bin, Perşembe günü ise pandeminin başından bu yana en yüksek sayı olan 30 bin vaka kaydedildi. Bunun üzerine ülkede 20 milyon insanın yaşadıpı 9 şehirde gece sokağa çıkma yasağı uygulanması kararı alındı. Diğer birçok ülkede de benzer sıkı tebdirler geri dönüyor.
İngiltere, İtalya, Hollanda, Hırvatistan, Slovakya, Çek Cumhuriyeti, Polonya’da, hatta en sıkı pandemi yönetimini sergileyen Almanya’da bile rakamlar rekor seviyeye ulaşmış durumda. Bütün işaretler bir ikinci dalganın geldiği konusunda alarm veriyor. Almanya Başbakanı Merkel, ülkesindeki tüm eyalet başbakanlarıyla bir toplantı düzenleyerek, durumun vahametini hatırlattı ve yeterli tedbirlerin alınmadığı konusunda eleştirdi: “Önlemlerimiz bu felaketle başedebilmek için yeterince katı değil. Elimizden geleni yapmıyoruz.”
Diğer tarafta, pandeminin en sert şekilde etkilediği ABD’de de vaka sayısında benzer bir tırmanma trendi gözlemleniyor. Bir süredir günlük 30 binlere kadar inen toplam vaka sayısı son günlerde 60 bin sınırlarına çıkmış durumda. Avrupa’nın çoğu ülkesinin aksine ABD’yi pandemiyi bir türlü ciddiye almayan bir başkan yönetiyor. Trump’ın Kovid’i yendikten sonra kendisini daha iyi hissettiğini ve bu hastalığın büyütülmemesi gerektiğini söylediği mesajları içerdiği tehlike nedeniyle Facebook ve Twitter tarafından sansürlendi. Ülkesinde toplam ölümler 250 bine ulaşırken, Trump’ın düzenlediği seçim mitinglerini maske takmayan binlerce seçmen dinliyor.
Bu arada Hindistan ve Rusya’daki vaka ve ölüm sayıları da rekor düzeylerde seyrediyor. Hindistan toplam 7 milyon vaka ile ABD’ye çok yaklaşmış durumda. Ülkenin nüfus ve genel sağlık standartları düşünüldüğünde bundan sonraki süreç açısından durum kaygı verici.
DSÖ Avrupa direktörü Hans Kluge İlkbahar mevsimine göre çok daha fazla genç insanın test sonuçlarının pozitif çıktığını söyledi. Bu nedenle yoğun bakım ve ölüm oranları İlkbahar’a göre daha düşük seyrediyor. Ancak kendileri bu hastalığı hafif geçiren ya da hiç semptom göstermeyen vakalar bile hastalığı başkalarına taşımaya devam ediyorlar.
Başka bir deyişle şu anda salgının durumunu semptom gösterenlere ya da ağır hastalara göre değerlendirmek mümkün değil. Salgın asemptomatik vakalarda hızlı bir şekilde artıyor. Bu da önümüzdeki aylarda ciddi bir tehlikenin habercisi.
Dr. Kluge’a göre günlük 1000 ölümle Kovid-19 Avrupa’da beşinci büyük ölüm nedeni haline geldi. Son 10 gün içinde bir milyon yeni vaka tespit edildi. Dr. Kluge, şayet önlemler gevşetilirse ölüm oranlarının Ocak ayına kadar Nisan’da olduğundan dört-beş katı daha fazla artacağı uyarısında bulunuyor.
Türkiye’de ise, açıklanan vaka sayısının aslında bütün pozitif vakaların değil, sadece hasta olanların sayısını bildirdiğini öğrenmiştik. Ülke içinden ve dışından gelen tepkiler üzerine Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, gerçek vaka sayısının 15 Ekim sonrası itibariyle açıklanacağını söylemişti. Ancak 15 Ekim günü böyle bir açıklama yapılmadı.
TTB Covid-19 İzleme Grubu Üyesi Doç.Dr. Osman Elbek’in verdiği bilgiye göre, “Nisan’da 81.570, Eylül’de 275.647 vaka beyan edilmedi. Toplam 350 bine yakın. Eylül’de günde 11 bin yeni hasta ile Avrupa’nın en yüksek sayısı.”
Verilerin açıklanmasında gerçekçilik ve şeffaflık ilkelerinin dikkate alınmaması, başta sağlık çalışanları olmak üzere bütün toplumun hayatını riske atıyor. Şu ana kadar, maalesef, aralarında Aydın Tabip Odası Başkanı Esat Ülkü de dahil olmak üzere 100’ün üzerinde sağlık çalışanı hayatını kaybetti.
Dünyanın hiçbir ülkesinde izlenmeyen sadece hasta sayısını açıklama politikasıyla, etkin bir pandemi mücadelesinin yürütülmesinin mümkün olmadığı ortadadır. Zira etkin mücadele sadece toplumsal farkındalıkla, yani toplumun bu salgını ciddiye alması ve tedbirleri aksatmamaya ikna edilmesiyle mümkün olabilir. Bu ise, sadece, verilerin olanca gerçekliğiyle açıklanmasıyla sağlanabilir. Aksi takdirde, ileride çok daha vahim bir tablonun ortaya çıkması engellenemeyecek.