Pandemiyle gerçekçi mücadele

Açıklanan verilere göre, dünyada Kovid-19 nedenli toplam ölüm sayısı bir milyonu geçti. Toplam vaka sayısı ise 35 milyona ulaştı. 7.5 milyon vaka ile ilk sırada bulunan ABD’yi, 6.5 milyon vaka ile Hindistan ve 5 milyon vaka ile Brezilya takip ediyor.

Pandeminin bütün ülkeler için ağır bir ekonomik krize yol açtığı ve bu nedenle bir çok hükümeti etkin mücadele ile ekonomiyi canlı tutma ikilemiyle karşı karşıya bıraktığı ortada.

Pandemi mücadelesinde dünyada iki yönetim anlayışı kendisini gösteriyor. Bir tarafta, Almanya’nın ve Güney Kore’nin başını çektiği gerçekçi ve proaktif yaklaşım, diğer tarafta ise Trump ve Bolsonaro gibi liderlerle anılan, olayın vahametini küçümseyen popülist yaklaşım.

Almanya Başbakanı Angela Merkel kendi yaklaşımını şu sözlerle özetliyor:

“Bu pandemiyle yalanlarla ve dezenformasyonla mücadele edilemeyeceğini görüyoruz...Gerçeği inkar eden popülizme sınırları öğretiliyor.”

Trump da yaşadığı hastalık tecrübesinin kendisi için “öğretici” olduğunu söyledi. Ancak, aslında hiçbir şey öğrenmediğini, etrafındakilerin sağlığını tehlikeye atma pahasına, hastane önünde biriken topluluğu selamlamak için dışarı çıkarak gösterdi.

Merkel ise ülkesinde pandeminin ulaştığı boyut konusunda son derece kaygı verici bir şekilde konuşmaktan çekinmiyor. Önceki gün, son üç ay boyunca vaka sayısının her ay katlanarak arttığını söyleyip, bunun önümüzdeki üç ay daha devam etmesi halinde gidişatın kontrolden çıkabileceği uyarısında bulundu.

Almanya sergilediği gerçekçi yöntemle pandemi yönetiminde en başarılı ülkelerden biri olurken, ABD ve Brezilya vaka ve ölümlerde dramatik tablolarla karşılaştılar.

Türkiye’de ise sürecin başından bu yana Sağlık Bakanlığı etkin bir yönetim göstermiş, Bakan Fahrettin Koca da olağanüstü gayret ve samimi yaklaşımıyla her kesimin takdirini toplayan bir liderlik sergilemişti. Ancak uzun süre kararlılıkla uygulanan sıkı tedbirler yaz mevsimiyle birlikte, normalleşme süreci adı altında gevşetildi.

Şimdi de Sağlık Bakanı Koca, her gün açıklanan vaka sayısının, bütün pozitif vakaları değil, sadece semptom gösteren hastaları gösterdiğini söyleyerek, yeni bir tartışma başlattı.

Sağlık Bakanlığı’nın günlük tablosunda yer alan vaka sayısı 28 Temmuz’da 963 iken, ertesi gün “vaka” yerini “hasta”ya bırakmış ama sayı fazla değişmeyerek 942 olarak gerçekleşmişti. Ayrıca Bakan Koca’nın sosyal medya mesajlarında “hasta” sayısını bazen “ağır hasta” olarak tabir etmesi kafa karışıklığını  daha da artırdı.

Türk Tabipler Birliği ise, Bakan Fahrettin Koca’nın bu açıklamasına sert tepki gösterdi: “Tıp biliminde Vaka ile Hasta aynı şeyi ifade eder. Sağlığımız ve aklımızla oynamayın!” Kavramların birbirine karıştığı tam bir enformasyon ve veri kaosu yaşıyoruz.

Diğer tarafta Sağlık Bakanlığı’nın yeni açıklamasına karşı uluslararası tepkiler de gecikmedi. İngiltere, Covid-19 vakalarını uluslararası örgütlerin kabul ettiğinden farklı şekilde tanımladığı gerekçesiyle, Türkiye’yi karantina uygulanacak ülkeler listesine eklediğini açıkladı. Dünya Sağlık Örgütü de veri toplama ve müdahale önlemlerini uyumlu hale getirmek için örgütün tespit ettiği ilkelerin esas alınmasını isteyen bir açıklama yaptı.

Bu arada, Bakan Koca eleştiriler üzerine herkesi daha da şaşırtan yeni bir mesaj paylaştı: “salgınla mücadele sürecinde, devletimiz, HALKININ SAĞLIĞI KADAR, ULUSAL ÇIKARLARINI DA korumaktadır. Çünkü salgın hayatın bütün alanlarını etkilemektedir.”

Hiç şüphesiz, milletin kendi sağlığından daha önemli bir milli çıkar tanımı yapılamaz. Bu nedenle, böyle bir açıklama, Sağlık Bakanı’nın konumu ve görev sorumluluğu açısından da oldukça şaşırtıcı oldu. İyi niyetli bir yorumla, Sayın Bakan’ın, pandemi mücadelesinin ekonomik dengeleri de gözeten bir stratejiyle yürütülmesini kastettiğini düşünebiliriz. Ancak bu da, bir çok açıdan sorunlu ve riskli bir yaklaşım olacaktır.

Hasta olarak görülmeyen pozitif vakalar, hastalığı yaymaya ve sağlık hizmetlerinin yükünü artırmaya devam ediyorlar. Şüphesiz, halkın vaka sayısı ve dolayısıyla pandeminin gerçek boyutu hakkında bilgi sahibi olmaması, önlemlerde gevşemeye yol açacaktır. Devletin sağlık alanında açıkladığı verilere güvenin sarsılması halkı gevşekliğe sevk edecektir. Bu durum, başta sağlık çalışanları olmak üzere, bütün vatandaşların hayatına yönelik tehlikeyi artıracaktır.

Ayrıca, Türkiye’nin, açıklanan resmi rakamlar konusunda kuşku duyulan ülkeler klasmanına dahil olması, telafisi uzun yıllar mümkün olmayacak bir itibar kaybına ve başta ekonomi alanında olmak üzere negatif etkilere yol açacaktır.

Bütün test aşamalarından geçmiş, güvenilir bir aşının yaygın kullanıma sunulmasının aylar alacağı tahmin ediliyor. Bu nedenle etkili bir mücadele ancak gerçekçi bir yaklaşımla mümkün olabilir.

YORUMLAR (9)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
9 Yorum