05 Haziran’da hatırlayan, yazan, konuşan oldu mu?

Bir güç;

28 Şubat sürecinde bu camiaya dayatılan İsrail’i;

Bir güç;

Fetullahcı yapılanmamın büyük aşkla istediği İsrail’i;

Bugün bize sinsice kabul ettiriyor. Enerjiye dayalı karşılıklı çıkar anlaşması adı altında 28 Şubatçıların ve FETÖ’cü yapılanmanın reddettiğimiz İsrail isteklerini, şimdi isteyerek kabul ediyoruz. (Aslında anlaşma oldu ama kamuoyuna açıklanmıyor)

Önceki akşam D-8 iftar yemeğinde 11. Cumhurbaşkanımız Sayın Abdullah Gül çok güzel ifade etti: “1997 yılında o zaman İslam dünyasının en önemli problemi neydi diye sorduğumuzda, ‘Filistin Meselesi’ vardı. Ki, o yıl Filistin’in işgalinin 30’uncu yıl dönümüydü. O zamanda amaç Filistin’deki işgalin sona erdirilmesiydi. Aradan 20 sene geçtikten sonra Filistin’in 50’nci yıl dönümünü yaşıyoruz. Şu an Filistin meselesi problemler sırasının neredeyse en arkasına kaydı ve bugün en az 4 İslam ülkesinde iç savaş var. Bu ülkelerden bazılarının bel kemiği tamamen kırılmış vaziyette.

Filistin Haziran 5’te işgal edilmiştir. Tam da bu ay 50’nci yıl Gazze ve bütün Filistin’in büyük bir kısmı. Ne Türkiye’de bir mevzu, nede bir gazetede ciddi bir konu ama ne yazık ki yabancı gazetelerde sayfa sayfa bu konu; işgalin ne olduğu işgalle ilgili röportajlar hep oralarda çıktı.”

***

Bu noktalara neden değindim? Karar Gazetesi’nde ve bu köşede İsrail ile süren görüşmeleri sürekli aktarmaya çalıştım. Konuya her nedense kimse ilgi göstermiyor. Ama bence çok önemli bir konu ve sürekli izlemeye çalışıyorum. Bana göre Türkiye’nin günübirlik rüzgar siyaseti yerine, gelecek konumunu belirleyecek bir mesele.

Saadet Partisi Genel Başkanı Sayın Temel Karamollaoğlu ise, D-8 potansiyeline dikkat çekiyor: “D-8’i anlamak için sahip olduğu potansiyele bakmakta fayda var. Kanıtlanmış petrolün %15,4’üne, doğalgazın %22,5’ine; bor, krom gibi stratejik madenlerin büyük çoğunluğuna sahip bulunmaktadır. D-8 ülkelerinin toplam ticaret hacmi 1,5 trilyon dolardır, ama kendi aralarındaki ticaret sadece 120 milyar dolardır. Ülkemizde, AB Serbest Ticaret Bölgesi var da, D-8 ülkeleri Serbest Ticaret Bölgesi neden olmasın? D-8 Türkiye’nin evladıdır.”

Ve en kilit açıklamalardan birini D-8 Genel Sekreteri Seyid Ali Muhammed Musavi, AA’ya yapıyor: “D-8 Örgütü olarak daha çok desteğe ihtiyacımız var. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan özel ricam, D-8 zirvesinin 9’uncusu için bir tarih ve yer belirlenmesi. Zirvenin 2014’te yapılması gerekiyordu ama tarihi sarktı. Türkiye’de gerçekleştirilecek zirvemiz için yer ve tarih bekliyoruz.”

Yakın tarihte Türkiye’nin en önemli liderlik kuruluşu olan D-8, bugün yine Türkiye’nin ilgisizliği nedeniyle toplanamıyor. Oysa kuruluş fotoğrafına baktığımızda 28 Şubat sürecinde çok şikayet ettiğimiz rahmetli Süleyman Demirel’i göreceksiniz.

Bilmem anlatabildim mi?

Ekonomi şova bakmaz

Hatırlarsanız daha 5-6 ay önceydi. Döviz fiyatları yükseliyor, yabancılar bize saldırıyor diye vatandaşa ellerindeki dövizleri satmalarını istedik. Kampanya eşliğinde şovlar yapıldı. Döviz büfesine giden eski futbolcu kardeşlerimiz lira bulamamıştı. Oysa rakamlar açıklandığında şu iki gerçeği görmüştük:

1-Yabancılar denildiği gibi bize oyun oynamıyordu. Hatta bize döviz getirmeye devam ediyorlardı.

2-Dövizin yükselmesinde temel mesele iç piyasa dengesizliğiydi. Yanlış finans politikası ile oyunculara ucuz TL verip, dövizin yükselmesini biz sağlıyorduk.

Ve kampanya şu şekilde sonuçlandı: 15 Temmuz sonrası kimseden ses çıkmamışken 16 milyar dolar bozduran Türk Milleti, onca şova rağmen döviz satmamıştı. İş ekonomiye gelince olayın ne kadar ciddi olduğunu ve reel davrandığını herkese göstermişti.

Şimdi benzer bir durum daha yaşanıyor. Ocak ayında işsizlik oranının yüzde 13,0 ila rekor kırması sonucu yeni bir ekonomik şov başladı. İstihdam kampanyası ile herkese +%5 ek istihdam denildi.

Peki, ne oldu? Ocak’tan Mart ayına

2016’da: 718 bin

2017’de: 817 bin kişi işe başladı.

Mevsimsel etki ile artan bir istihdam var. Reel istihdam artışı nerede ise sıfıra yakın. Hatta iki ayda 590 bin kişi seferberlikle iş buldu denilirken, o iki ayda artan kayıtlı istihdam 384 binde kaldı. Benim hesabıma göre Türkiye’de bu yıl ekstradan sadece 186 bin istihdam olmuştur. Aksi halde tarlasına işe giden kayıtsız çiftçi ile TOBB’un istihdam kampanyasının ne alakası olabilir? Olayın bir de büyüme boyutu var. İlk çeyrekte geçen yılın ilk çeyreğine göre %5,0 büyüme sağladık. Ama aynı dönemde çalışan sayımız 464 bin kişi (%1,75) artarak 27 milyon 39 bine çıkıyor. Yüzde 5 büyüme döneminde işsiz sayısı ise, 619 bin kişi artarak 3 milyon 642 bine ulaşıyor.

Artık bize tek hane büyüme bile yetmiyor. Farkında mısınız?

YORUMLAR (35)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
35 Yorum