9 doğuruyoruz 1 çocuk doğuramıyoruz
Bugün 2024 yılı doğum sayıları ve doğum oranları açıklanacak.
Öncü verilere göre Nüfus Müdürlüğü 2024 yılında 937 bin 369 bebek doğduğunu açıklamıştı. Nüfus verilerine göre ise 2024 yılında sıfır yaşında 906 bin 550 bebek vardı.
2023 yılında sıfır yaşında bebek sayısı 934 bin 215 kişiyken doğum sayısının 958 bin 408 olarak açıklandığını görmüştük. Muhtemelen 2024 yılı için doğan bebek sayısı 930 bin civarında bir sayıda açıklanacak.
Yani doğum sayısı ve doğum oranımız yine gerilemiş olacak. (Not: 2023 doğum oranı 1,51’di)
Sağlıklı bir toplumun nüfusunu aynı seviyede koruması için gereken doğum oranı 2,1 olarak kabul ediliyor. Biz bu sınırın altına 2018 sonrası düştük ve bir daha da toparlayamıyoruz.
Daha önce verdiğim grafiklerde ve sayılarda görülen durum şu: 2014 sonrası başlayan kademeli düşüş 2018 sonrası adeta yerini şok düşüşe bırakmıştır.
Ekonomimizin toparlandığı yıllarda (2005-2008 dönemi ve 2011-2015 dönemi) doğum sayımızda ve doğum oranımızda artışlar yaşadık. Dolayısı ile 2018 sonrası refaha dayalı bir düşüş yaşamıyoruz.
Öyle bir şok yaşıyoruz ki, daha 2018 yılında AB ülkeleri içinde doğum oranında birinci ülke iken şimdi AB ortalamasının bile altına doğru gidiyoruz.
Doğu ve Güneydoğu olmasa AB ortalamasının çok çok altına düştük bile.
2022 yılında AB ortalaması 1,46 iken bizim bazı illerin doğum oranı şu şekilde; (En düşükten başlayarak veriyorum)
Bartın 1,13; Zonguldak ve Karabük 1,14; Kütahya 1,16; Eskişehir, Ankara ve İstanbul 1,20; İzmir 1,22; Gümüşhane ve Edirne 1,23; Kırıkkale, Bolu ve Kırklareli 1,24; Giresun ve Kastamonu 1,28; Muğla, Kırşehir, Artvin ve Çanakkale 1,29; Tunceli 1,30; Antalya, Sinop, Amasya ve Yalova 1,31; Samsun ve Uşak 1,32; Çorum 1,33; Isparta, Erzincan ve Tokat 1,34; Bayburt ve Ordu 1,35; Balıkesir 1,36; Burdur ve Yozgat 1,37; Malatya, Sivas ve Bilecik 1,38; Trabzon 1,39; Rize ve Nevşehir 1,40…
Türkiye’yi kurtaran iller ise şunlar: Şanlıurfa 3,27; Şırnak 2,72; Mardin 2,40; Muş 2,24; Siirt 2,23; Diyarbakır 2,22; Bitlis 2,21…
Bugün açıklanacak verilerde doğum cağındaki kadın başına doğum oranının muhtemelen 1,50’nin altına düştüğünü göreceğiz.
2014 yılında kadın başına 2,19 olan doğum oranı nasıl olurda 10 yılda 1,50’nin altına düşer?
Bunun şu ana kadar ortaya çıkan tek doğrusal nedeni ekonomi…
Beklentilerin çöktüğü, umutların yok olduğu bir dönem tam da 2014 sonrası başlıyor.
Hatta konutlarda kiracılık oranının hızla arttığı ve barınma imkanının azaldığı dönem de tam olarak 2014 sonrası başlıyor.
Daha da önemlisi, gelir dağılımının bozulması ve fakirliğin artması da tam olarak 2014 sonrasına rastlıyor.
Kısaca 2014 yılı ülkemiz açısından tam bir dönüm noktası. Ama ŞOK DEVRİ ise 2018 yılında başlıyor.
Nedir bu 2014 ve 2018 yıllarının özelliği?
2014 yılında Erdoğan Cumhurbaşkanı seçiliyor ve 2018 yılında da Erdoğan Başkan oluyor.
Peki, sorumuz şu: Millet 9 doğuracak noktaya gelip çocuk doğuramayacak fakirliğe giderken neden bu sonuçlar sandığa yansımadı?
Acaba Vatan mı kurtarıyorlardı da çocuk yapamadılar?
Bilesiniz ki asıl Vatan şimdi batıyor… Soyumuz kuruyor ama onlar Vatan kurtardıklarını sanıyorlar.
Uçuyoruz, şahlanıyoruz vs diye saçma sapan slogan atanlara söylüyorum: Çocuk bile doğurulamayan ülkeye hoşgeldiniz.














