Aklını kaybeden ne yapar?
Büyük oyundan bahsetmeyeceğim... Türkiye’yi yıkmaya çalışan dış güçlerden de...
Cari açığı kapatıp cari fazla vereceğiz diye çıktığımız yolda cari açığı 10 kat artırmanın faturasını da konuşmayacağız.
Söylediklerimizin tam tersini çok rahat yapabilen yönetimi de sormayacağız. Ya da ne söyledi ise yine tam tersini yapan muhalefeti de...
Kısaca işimiz gücümüz bizler olacak... Kendimize bakacağız. Ne haketmişiz ve ne bulmuşuz....
***
Hacer Foggo “Çocuklarımızda yetersiz beslenmeye dayalı bozukluklar başladı” diyeli bir kaç yıl oldu.
Bodurluk belki bir fiziki göstergesi ama ya akıl ve zeka durumu... İşte onu bilmiyoruz.
YKS sonuçları bize bir ipucu veriyor:
40 matematik sorusuna 7,37 doğru cevap verebilmişiz.
20 fen sorusunda ise 2,91 doğru cevabımız olmuş.
14 fizik sorusunda ise 2,18 doğruda kalmışız.
12 felsefe sorusuna ise 2,43 doğru cevapla yetinmişiz..
Liste böyle devam ediyor...
100 bin kişinin sıfır çektiği bir sınavı daha geride bıraktık.
Daron Acemoğlu ne diyordu: “Türkiye’nin bilim-teknolojik seviyesi 2006 yılında durdu”.
Tablo ortada...
***
2010 yılında Yeni Şafak Gazetesi’nde “okumayın, okumanın değeri düşüyor” diye başlamıştım bu meseleye dikkat çekmeye.
Sonra Türkiye Gazetesi’nde “fakirleştiren büyüme” şeklinde aslında Türkiye’nin esaret ekonomisi içerisinde ilerlediğini, adeta yabancı sermayeye ve fakirliğe hapsedildiğini dile getirmiştim.
Ve bütün bunları “TABAN SINIF” teorisi ile izah etmeye çalıştım.
Özal «Orta-Direk» diye diye bunu anlatmaya çalışırken Erdoğan “Taban Sınıf” üzerinden bütün siyasetini dizayn ediyordu.
Asgari tüm ücretler artırılırken orta sınıf ücretler eritiliyordu. Vergiler ise adeta orta sınıfın yüküne bir yük daha ekleyerek peşi sıra artırıldı.
Geldiğimiz sonucu Muharrem İnce şöyle özetliyor “YKS sonuçları eğitimdeki içler acısı durumumuzu ortaya koymaktadır: Anadilindeki soruların yarısını yanıtlayamayan, temel matematik sorularının %80’inini yapamayan, tarih sorularının sadece beşte birini doğru yanıtlayan bu gençlere gerçeği hangi dille söylemeli? Ekonominin batık olduğunu nasıl göstermeli? Geçmişte yapılan hataları nasıl anlatmalı? Cahiller okumuşlardan daha erdemli diyenler, mühendislerin maaşını müstahdemlerin maaşına eşitleyenler bu tablo sizin eserinizdir. Kutlarım (!)”
***
Ben size sadece geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.
Bu iş bitti...
Türkiye’de taban sınıf zihniyeti hakim durumunu pekiştirdi ve artık eğitimin bilimin bir hükmi değeri kalmadı.
Eğitim-bilim-teknoloji olmayınca kimse yüksek ücret ve fakirlikten kurutuluş beklemesin. Bunlar boş bir hayal olarak kalacaktır. Türkiye kesinkes olarak söylüyorum bu zihniyette fakirliğe mahkum olmak zorundadır.
Sadece ara dönemlerde şişer şişer sonra da o şişkinliğin faturasını öder dururuz. Tıpkı şimdi ve yerel seçimlerden sonra olacağı gibi.
***
Kaybettiğimiz parayı bulabiliriz ama kaybettiğimiz aklı zor buluruz diye defalarca yazıp konuşuyorum.
Mesele kaybettiğimiz akıl... Kahvede pişpirik oynayarak ülke kurtaran kahramanlarla bir yere kadar... O yer zaten uçurumdan aşağıdan başka yer olamaz.
Eğitim sistemi çökmüş
Kamu sistemi çökmüş
Ücret sistemi çökmüş
Paylaşım sistemi çökmüş
Adalet sistemi çökmüş
ama en acılarından biri ne biliyor musunuz?
İnanç sistemi bile çökmüş bir ülke olduk.
İslami diyerek her türlü günahı sevaplaştırabiliyoruz.
2017 yılında “Bu referandum geçerse 1- devlet çöker 2-İslam çöker” demiştim. Maalesef çöküş üstüne çöküş yaşıyoruz.
Ama durun... Daha bu hiçbir şey değil... Asıl faturayı kim ödeyecek söyleyeyim: 5-10 yıl sonra bu ülkede kimler yaşıyorsa onlar ödeyecek... Ve fatura sürekli artarak ödenmeye devam edilecek. Afiyet olsun...