Bu cehalete ne anlatacaksınız

Cuma günü Cumhurbaşkanı Erdoğan doğum hızı konusunda ne demişti: “Bu bir felaket. Bu rakam kritik eşik olan 2,1’in çok altında bir seviyedir.”
25 Mart 2023 günü Halktv’de Türkiye’nin doğum hızı sorununu dile getirmiştim. Aman Allah’ım o da ne? Sosyal medyadan bir saldırı başladı ki sormayın…
AK Parti aday adayı dr unvanlı bir hanımın yazdıklarını aynen veriyorum:
“Olay aslında tıbbi bir gerekçe olabilir mi?
-İ. Kahveci doğuştan infertil olabilir
-İ.Kahveci kabakulak geçirmiş, sonrasında orşit olabilir
-İ. Kahveci’nin fiziksel ya da psikolojik sebeplerle empotansı olabilir
-İ Kahveci’nin eşi infertil olabilir.
Liste uzar gider valla”
Evet, aynen bu şekilde yüzlerce hatta binleri geçen twit atıldı.
Mesela “kendi yatak odası sorunlarını da AK Parti’ye yıkıyorlar” gibi iğrenç iğrenç cevaplar…. Veya “Erkeklerde sperm kalitesinin düşmesi ereksiyon oranının yüzde 20-30 oranında olduğunu bilememiş, kadınlarda yumurtlama olayının son derece azaldığının farkında değil” tarzında yazılar.
İğrençlik ötesi bir saldırı. Sürü ama ne sürü… İğrençlük üzerine hayvanlardan bile böyle bir sürü oluşturamazsınız. Çünkü o hayvanlarda bile bir edep vardır.
Burada yazamayacağım nice nice iğrençlikler.

***

Yine bir gün yayında “Türkiye’de savunma sanayinde büyük başarı var. Savunma sanayimiz aslında bir ağaç dikme hikayesidir. 80’lerde temeli atılmış ve şimdi meyvelerini büyük katkı ile yiyoruz” demiştim.
Sen misin burada 80’ler diyen.
Aman Allah’ım bir saldırı bir saldırı… 80’ler dediğimde meğerse bunu darbeci Kenan Evren olarak algılamışlar. Kimse de çıkıp 1985’de Turgut Özal’ın Savunma Sanayi Fonu kurması ve bu işin temelini atmasını düşünmüyor ve araştırmıyor ve de aklına getirmiyor.
İbrahim Kahveci’nin ağzından 80’ler çıktı ise bu darbeci Evren’dir mantığı işlemiş. İbrahim Kahveci darbeci Evren’i övdü diye yine binlerce tiwitler atıldı.
Bugün güya bilge görünüm ile ekranlarda ahkam kesen o kişiler ne twitler attı bir bilseniz. Darbeci sever İbrahim Kahveci kahrolsun…
Bu arda not düşeyim: Bu zekalar tam da şu sıralar Ekrem İmamoğlu’nun inanılmaz yolsuzluk iddialarını ekranlardan anlatıyorlar. Anlayın zeka düzeylerini işte…

***

Şimdi gelelim son saldırıya.
Dedim ki, “Eğitim kalitemiz düştü, her tarafı imam hatip yapıyorlar, ya da çocukları CEDES kapsamında okuldan alıp camiye getiriyorlar. Eğitim kalitemiz düşünce teknolojik ilerleyişimiz de durdu. Teknoloji düzeyinde 2007’den beri adeta yerimizde sayıyoruz.”
Vay sen misin bunu diyen. Aynı benzer sürü yine iş başında…
Vay sen dine mi karşısın. Vay sen savunma sanayini görmüyor musun? Vay sen ki sen….
Konuşmanın içinde zaten savunma sanayinin başarısından bahsetmeme rağmen nerede ise tüm örnekler İHA-SİHA…
Ne diyelim…
Gelin biz yine de kendimiz için reel rakamlara bakalım. Biliyorum devamını bu sürüdekiler pek okuyamayacaklar veya anlayamayacaklar; çünkü içinde matematik olacak…

***

2006 yılında 79,9 milyar dolar ihracatımızın 4,4 milyar dolarlık kısmı yüksek teknoloji ürünlerinden oluşuyor. Yani yüksek teknoloji ürün ihracat payımız %5,51. Ve yine aynı yıl orta-yüksek teknoloji ürün ihracatımız 24,6 milyar dolar ile %30,8 pay alıyor. Orta ve yüksek teknoloji ürün ihracatımız toplamı %36,3 pay alırken düşük ve orta-düşük teknolojik ürün ihracatımız %63,7 paya sahip oluyor.
Aslında her şeyi grafik net olarak veriyor: 1999 yılında orta-yüksek teknoloji ürün ihracatımız %26,1 paya sahipken bu oran 2007 yılında %36,9’a kadar yükseliyor.
1997-2007 döneminde orta-yüksek teknoloji payımız yıllık bazda 1,83 pay artışı ile iyi bir yükseliş yaşandığını gösteriyor.
2007 sonrası ise bizde bir durağanlık başlıyor. Yani yine teknoloji seviyemiz yükseliyor ama eskisi gibi hızlı yükselmiyor. 2007-2025 yıllarında orta-yüksek teknoloji payımız yıllık bazda payını ancak 0,23 puan artırmış oluyor.
Grafikte düz çizgi aslında durumumuzu gösteriyor. Türkiye 1999-2007 performans ile teknolojik ilerlemeye devam etseydi bugün orta-yüksek teknoloji ürün ihracatımızın payı yüzde 41,4 yerine yüzde 63,0 seviyelerinde olacaktı.
Kaçan tren tam da budur.
Hani MÜSİAD’ın ‘Orta Gelir Tuzağı’ raporu vardı ya; işte o…
Size bir örnek vereyim: 2009 yılına göre sanayi üretimimiz 2025 yılında yüzde 134,1 artış göstermiş. Aynı dönemde sanayide çalışan sayısında da yüzde 90,1 artış olmuş. Yani emek yoğun bir üretime devam etmişiz.
Üretim-İstihdam ilişkisi bize net şekilde bu tabloyu veriyor. Bugün istihdam maliyeti ve faiz maliyeti yakınmasına baktığımızda ülkemizin değer üretemediğini, üretimin hala ucuz kredi ve ucuz işçilik üzerine kurulu olduğunu göstermemektedir.
15 yıllık sürede çalışan başına üretim artışı sadece yüzde 23,2 oranında gerçekleşmiştir. Bu acı bir tablo olarak karşımızda duruyor. (Grafikte kırmızı çizgi)
Şimdi siz söyleyin: Bu tür varlıklara pozitif bilimle anlatılamayan şeyi siz nasıl izah ederdiniz? Matematik yok, fen yok, felsefe hiç yok… Engizisyon mahkemesi gibi asıp kesmenin dışında zerre pozitif bilim yok… Çık bakalım işin içinden… Fakirlikten ve yüksek faizden de en fazla onlar şikayetçi… Bu da bir başka acı çelişki…

d4fh4df4hdf4h4dfh4.jpg

sd4gsdg4gd4g4g.jpg

YORUMLAR (61)
61 Yorum
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.