Büyük aydınlanma!
Türkiye büyük aydınlanma yaşıyor ama bunu dün yazdığımız gibi henüz gençler ve eğitimli kesimler göremiyor. Türkiye’nin büyük aydınlanmasını ileri yaş grubu ve/veya alt eğitim grupları görebiliyor!
Hatta dünya endekslerinde/verilerinde görülmeyen bir aydınlanma bu... Mesela adalet endeksimizi Afrika ölçeğinde gösteren dünya örgütlerine karşı büyük aydınlanmacı kesim adalette hiç sorun görmeyebiliyor. İhalelerde şeffaflık, kamu kaynaklarının haksız aktarımı gibi hiçbir sorun da görmeyebiliyorlar.
Ama bu büyük aydınlanmayı görmede gençlerin ve üst eğitim grubunun çok ciddi sorunu var!
Mesela ihracatımız... Bakınız 2015 yılında 150.982 milyon dolardan 2022 yılında 254.201 milyon dolara yükseldi. İhracat artışımız son 7 yılda %68,4 oranına ulaştı... Bu rakama bakarak büyük aydınlanmayı sizlerde yaşayabilirdiniz.
Ama yok illa şu detay hesaplara girecekseniz işte orada işiniz sorunlu...
Son 7 yılda ihracatımız %68,4 artarken ithalatımız %70,3 artış göstermiş. İyi ama nesi var bunun...??
İhracat artışı ile ithalat artışı nerede ise aynı seviyede kalmış.
Büyük aydınlanma için neden daha alt detayları karıştırmak istersiniz ki?
Gelin büyük aydınlanmayı beceremeyen bu üst eğitim ve genç nüfusun sorunlarına beraber bakalım: 2015 yılında 1 dolar 2,71 TL ediyormuş. Oysa 2022 yılında 1 dolar 16,55 lira ediyordu. Yani TL çok değer kaybetmiş ama ihracat artışı yine ithalat artışının gerisinde kalmış...
Nitekim Merkez Bankası ‘TÜFE Bazlı Reel Kur Endeksi’ 2015 yılında 98,99 seviyesindeyken 2022 yılında 58,73’e gerilemiş. TL’nin yüzde 41 daha değersiz olduğu bu dönemde TL bazında ihracat fiyatları ucuz, ithalat fiyatları da pahalı demektir. Buna rağmen ihracatımız ithalattan daha yüksek artış gösterememiş.
Tüh!
Ama sorun burada bitmiyor. Asıl sorun detayda saklı... O detay ise fiyatlar...
2015 yılına göre 2022 yılında bizim ihraç ettiğimiz ürünlerin ortalama fiyatı %12,6 artış göstermiş. Oysa aynı dönemde ithal ettiğimiz ürünlerin fiyatı %48,2 artmış.
Şöyle düşünün: Cep telefonu ithal ediyorsunuz ve dolar bazında 1 cep telefonunun fiyatı %48,2 artıyor. Ya da 1.000 dolara ithal ettiğiniz cep telefonuna 7 yıl sonra 1.482 $ ödeyerek ithal ediyorsunuz. Ama 1.000 dolara sattığınız hıyarın tonunu artık sadece 1.126 $ alarak satıyorsunuz.
7 yıl önce 1.000 dolar ihracat ile 1.000 dolara ithal ettiğiniz ürün makası artık 758 dolara düşmüş oldu. İşte buna FAKİRLEŞTİREN BÜYÜME diyoruz.
Eğer rakamlar ile fazla uğraşmaz ve detaya bakmazsanız büyük aydınlanmayı sizler de yaşayabilirdiniz. Yok detay ve rakamlar ile ülkenin geleceğini düşünmeye başlamış iseniz dün verdiğimiz tablodaki gibi büyük şok içindesiniz demektir.
NOT: İhracat fiyatlarımız 7 yılda sadece %12,6 artarken toplam ihracat nasıl %68,4 arttı diye soracak olursanız hemen cevaplayalım: İhraç ettiğimiz mal miktarı %49,5 arttı. Yani değeri ve kazancı düşük ama miktarı yüksek daha çok mal satarak ihracatımızı artırdık; ya da Prof. Dr. Davut Kavranoğlu’nun 2013 TİM konuşmasında söylediği gibi “Daha çok domates, daha çok hıyar satarak ihracatı artırmanın bir hükmü yoktur.” İşte biz tam da bu yolda daha çok hıyar satarak ihracatı artırdık...İthalat artışımızın
%48,2’si fiyattan gelirken miktar artışı sadece %15,1 oldu. İhracatımızın tam tersi durum yani...
***
Bu büyük aydınlanma sadece dış ticarette değil... Ekonominin tamamında yaşanıyor.
Mesela ‘Eser Siyaseti’
Onca köprüler, yollar, hastaneler yapıldı... Görmüyor musunuz bunları? Ortalıkta 20 yılda yapılan eserler dolaştırılıyor.
Eğer detaya bakarsanız yandınız. Dün verdiğim grafiklere yeniden bakın... Eser siyaseti ile övünenler karşısında siz büyük korkular yaşıyorsunuz demektir.
Nasıl mı? İzah edelim:
İktisat kuralıdır “Her tercih bir vazgeçiştir.” Daha detay verelim: Siz elinizdeki 1000 lira ile yemek yemeyi bırakıp evladınıza lüks bir bot alıyorsunuz. Ama yemeğe para kalmadığı için de aç kalıyorsunuz.
Önce ilk kural: Milletten ne kadar para toplamışsınız? Rahmetli Turgut Özal döneminde Milletin gelirinin %10’luk kısmını devlet alıyordu. Yani bir vatandaş olarak 1000 liranızın 100 lirasını Özal döneminde devlete veriyordunuz. AK Parti bu oranı çok ama çok müthiş artırdı. Artık her 1000 liranızın 420 lirasını devlet alıyor.
Peki Özal aldığı bu 100 liranın kaçını size yatırım olarak geri veriyordu? 80’lerde kamu yatırım oranı %16,0 seviyelerinde. Hatta ilk yarısında u oran %20’lerde seyrediyor.
AK Parti dönemi Kamu Yatırım Oranı nedir derseniz hemen cevaplayayım: %10 seviyelerinin altında.
Hatta 2018 sonrası dönem bu oran %8,2.
Özal döneminde gelirinizin %10’undan vazgeçerek %16-20 arası bir yatırım hizmeti alıyordunuz. AK Parti döneminde gerinizin %42’sinden vazgeçerek %8,2 yatırım hizmeti alıyorsunuz. Ve buna da ‘Eser Siyaseti” diyorsunuz.
Eğer sloganlara kanıyor ve rakamlara bakmıyorsanız büyük aydınlanmayı çok rahat yaşabilirsiniz. Ama yok illa detaya ve verilere bakıp analiz edeceğim diyorsanız büyük şok içerisinde öylece mutsuzluk sarmalında hapsolup kalırsınız.
***
Aslında çok basit sorular konulara aydınlık getirebilir: Büyük uçan Türkiye Özal’ın Demirel’in devlet eliyle yaptığı boğaz köprülerini şimdi neden Hazine garantili müteahhitlere 3-4 kat daha pahalıya yaptırıyor?
Güçlüysek neden devlet yapmıyor
Para yoksa bu müteahhitlere nasıl daha fazla para bulunuyor?
Gördüğünüz gibi Büyük Aydınlanma sorularda rakamlarda gizli... Yani onları görmemekte... Rakam-bilgi-analiz gibi bir derdiniz varsa karanlığa hapsolup öylece kalıyorsunuz. Büyük aydınlanmayı da kaçırıyorsunuz.