Çok zor bir kriz daha
Türkiye İstatistik Kurumu-TÜİK verilerine göre, 2021 yılı ilk beş ayında ortalama fiyatlar 3 yıl önce aynı döneme göre yüzde 55,1 oranında artış gösterdi.
Peki sizler son üç yılda bu derece bir fiyat artışı hissettiniz mi? Ya da maaşınıza göre alım gücünüz ne oldu?
Gelin bir örnekle daha önce anlattığımız hikâyeyi bir kez daha anlatalım:
2017 yılında sigaranın tüketim ağırlığı %5,4827 ve sigara fiyatı 11,25 TL
2018 yılında sigaranın tüketim ağırlığı %4,7857’ye düşüyor. Sigara fiyatı yine 11,25 TL
Ve 2019 yılı;
Sigaranın tüketim ağırlığı artık %3,8712 ve sigara fiyatı artık 16,20 TL.
Burada sigaraya gelen zam artık 5,48 ağırlıkla değil, 3,87 ağırlıkla çarpılıyor. Ve bu çıkan ağırlığa göre enflasyon endeksi hesaplanıyor.
***
Şöyle izah edelim: Her gün aldığınız ekmek fiyatı yüzde 100 zamlansa mı geçiminizi daha çok etkiler, yoksa pinpon topunun fiyatı aynı oranda zamlansa mı geçim derdi çekersiniz?
Şimdi kilit noktaya gelelim. Ağırlıkları değişen ve fiyatları oynayan bu tür ürünler sayesinde son 3 yılda enflasyon hesabı sadece yüzde 55,1 artış göstermiş durumda. Ama ya gerçek fiyat artışı nedir?
Sadece sigara örneğinde verdiğimiz değişimler enflasyon endeksinde yaklaşık 1 puanı (0,70) alıp götürdü bile. Bu ne demek oluyor derseniz izah edelim...
Mesela ücretiniz 4 bin TL ve enflasyon yüzde 15,0. Size de reel bir zam yapılmayacak ama sadece enflasyon kadar maaş zammı gelecek. Ve böylece maaşınız 4.600 TL’ye yükselecek. Ama eğer sigara örneğinde giden o 1 puan olmasaydı maaşınız yüzde 16 enflasyon kadar artırılacak ve 40 liranız daha olacaktı.
Nitekim TÜİK GSYH verilerinde de görüldüğü gibi, ücretlilerin aldığı pay yüzde 39 seviyelerinden yüzde 35 seviyelerine geriledi.
Bu çok ciddi bir gelir kaybı demektir.
***
Son 3 yılda çok ciddi veri karmaşası yaşıyoruz. Bu karmaşa daha önce de yapılıyordu ama artık sanal dünyamız ile gerçek dünyamızın farkı çok açıldı.
Mesela raf fiyatlarının yüzde 16,59 arttığını söylüyoruz ve aynı yerde üretici fiyatları yüzde 38,33 artıyor.
Üç yıl önce (2018-5 ay) ortalama dolar kuru 4 liradan bu yıl ortalama 8,0 liraya yükseliyor ama fiyatlar sadece yarı oranında artıyor.
Sanal dünyamız ile gerçek dünya farklılaşınca piyasaların da dengesi yerine oturmuyor.
Bakın 17 Haziran’da Merkez Bankası faiz için toplanacak. Acaba gelen telefona mı cevap verecek yoksa piyasa şartlarına göre mi? Başkan Şahap Kavcıoğlu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın faiz indirimi beklentisini hemen sabahında geri çevirdi.
İyi ama ne olacak?
Emtia fiyatları yükseliyor, ABD ve AB’de fiyatlar artıyor. Faiz indirimi bekleyen bir Cumhurbaşkanı varken Merkez gerekirse faiz artırabilecek mi?
Zaten TÜİK’in yayınladığı enflasyonun ne kadar gerçek olduğunu yanlış veri düzeltilmesinden de çıkartabiliriz. Aylık enflasyonu 0,89 açıklayıp yıllığı 17,22 yazdığınızda aylık enflasyonun gerçek olmadığı anlaşılıyordu. Ama önemli değil....
Piyasalar her şartı satın alıyor ve ona göre pozisyon belirliyor.
Dün yeniden alevlenen dövizin ateşi aslında reelin ne olduğunu da gösteriyor. Yüzde 19 faizde bile kurları tutamıyor noktadayız. Verecek ne faizimiz kaldı ne de dövizimiz.
128 milyar dolar nerede? sorusunun önemini şimdi anlayabildik mi? Ya da bu süreçte piyasalarda yeni fiyatlar ne olur diye sorabilir miyiz?
Soramayız, çünkü artık gerçekliği kaybetmiş bir ülkedeyiz. Yarın veya sonraki gün ne olur diye kimse bir şey söyleyemez.
***
Size son bir not aktarayım. Yıllarca Venezuela örneğini yazılarımda kullanırım. Sizce Venezuela bizim için neden bu kadar önemli oldu? Hatta Binali Yıldırım’ın oğlu dahil Yüksek Seçim Kurulu üyeleri neden Venezuela seçimlerini takip ederler?
Size şunu söylemek isterim ki; Venezuela çok önemli. İyi takip edin derim.