Devlette çalışan 1 milyon 675 bin kişiye ne olacak?
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı verilerine göre;
3 milyon 471 bin kişi kadrolu personel olmak üzere
5 milyon 238 bin toplam kamu istihdamı bulunmaktadır.
Konuya girmeden önce iki temel argümanımı belirtmek gerekiyor:
1-Bir kişi verimli çalışıyorsa, yani çalıştığında ülkeye toplam verimlilik katkısı sağlıyorsa ister kamuda isterse özelde olsun istihdam yerine bakılmaz. Keşke devlet verimli istihdam sağlasa…
2-Kamu istihdamı çalışan nüfusa göre yapıldığı kadar nüfusa oranla da bakılmak zorundadır. Hatta kamu istihdamı ağırlıklı olarak nüfusa oranla bakılmalıdır.
***
Geldik konuya. Bu şartlarda kamuda toplam istihdam ne olmalı?
Bu meseleyi Türkiye üzerinden giderek inceleyelim.
2007 yılında (2001 IMF Programında ulaşılan zirve noktası) 2 milyon 077 bin kadrolu (memur-657) olmak üzere 2 milyon 925 bin kamu çalışanı bulunmaktaydı.
2007 yılında nüfusa oranla;
Memur sayısı %2,94
Toplam kamu istihdam oranı ise %4,14 seviyesindeydi.
Yine 2007 yılında çalışanlar içerisinde kamu istihdam oranı ise %14,8’e karşılık gelmekteydi.
Kamu İstihdam Oranı grafiğimde görüleceği üzere 2007 yılından 2017 yılına kadar çalışan sayısı içerisindeki kamu istihdam oranı düşüş gösterirken sonrasında çok hızlı artış oluyor.
Hatta 2017 yılında kamu istihdamı çalışanlara oranla %12,7’de bulunurken 2018 yılında bu oran %15,4’e fırlıyor. Buradaki artışın ana nedeni kamu istihdamında 750 bin kişinin kadroya dahil edilmesi oldu. (taşeron işçiliğin kadrolaşması)
Lakin bir fark daha vardı… Çalışan sayısı da azaldığı için aniden çalışanlara oranla kamu istihdamı artış gösterdi.
Hatta 2017-2019 içerisinde ülkede toplam çalışan sayısı 321 bin kişi azalırken kamu istihdamı 1 milyon 042 bin kişi artmıştı. Oysa kamu istihdamını çalışan sayısı ile kıyaslarsak o dönemde kamu istihdamının da 1 milyon 042 bin artması yerine 47 bin kişi azalması gerekiyordu.
İşte bu nedenle kamu istihdamı çalışanlara göre değil, asıl nüfusa oranla takip edilmelidir.
***
Türkiye kamu istihdamında iki temel noktayı uzun süre korumuştur.
Kadrolu (memur) istihdamı nüfusun %3,0 seviyesinde seyrederken
Toplam kamu istihdamı da nüfusun %4,1’i seviyesinde gerçekleşmiştir.
Bu oranlar ülkemizin ana dengesi olan oranlardır. Bunu kesin bir orana bağlamak yerine mesela kadrolu istihdamı %3,0-3,3 aralığına alırken kamu istihdamını da %4,1-4,5 aralığına alabiliriz.
Bunu neden söylüyorum?
Bugün kamuda istihdam arttı da verimlilik mi arttı?
Mesela adalet mi geldi?
Mesela eğitim mi iyileşti?
Mesela güvenlik mi arttı?
Mesela sağlık mı iyileşti?
Bugün Türkiye’de kamu istihdamında;
Kadrolu memurlarda nüfusun %4,1’ine
Toplam kamu istihdamında nüfusun %6,1’ine
Çalışanlara oranla %16,2’sine (2024 olarak %6,4) çoktan ulaştık.
Kendinize bir sorun: 2007-2015 arası dönemden daha iyi bir döneme mi girdik?
***
Yerel seçimlerde neyi gördük? Bütün belediyeler tıka basa fazla personelle doldurulmuş. İster AK Partiden CHP’ye geçmiş olsun, isterse CHP’den CHP’ye geçmiş olsun… Nerede ise belediyelerin bütün bütçeleri personel giderine kalmış.
Belediyeler ya geliri (vergiyi) artıracaklar ya da hizmet yapmayacaklar.
Üsküdar’a bakın… Belediye personel sayısı olması gerekenin tam iki katı. Küçücük parkta 4-5 temizlik işçisi öylesine takılıyor.
Ya merkezi yönetim.
Şehir içi trafikte hiç görülmeyen polisler sahnenin önünden ise hiç eksik olmuyorlar. Gece-gündüz sürekli yolunuz kesilir veya üfletilirsiniz, ya da çık dışarı ellerini kaldır diye üstünüz aranır. Ama sokaklarda ne trafik düzeni vardır ne de asayiş… O polisler gerçek suçluları yakaladıklarında da zaten savcısı-hakimi devreye girer ve arka kapıdan bile gerek kalmadan suçlular sokağa salınır. Çünkü af değil ama acayip infaz indirimleri var…
Velhasıl… Daha çok vergi verdikçe, kamu istihdamı arttıkça hizmet alınan bir ülke değiliz.
***
Türkiye’de önce kamu yönetim zihniyeti değişmelidir. AK Parti ve MHP’den oluşan KUTSAL İTTİFAK zihniyetinde Devlet-Millet-Ülke diye yönetimin zerre derdi yoktur. Bunu her olayda görüyoruz.
O zaman ne olmalıdır?
Bugün kamuda 916 bini kadrolu-memur olmak üzere toplamda 1 milyon 675 bin fazladan personel çalışıyor (2007-2015 dönemine göre). Zaten erken emekliliği getirmiş bir ülkeyiz. Şimdilik 16 milyon ama yakında 19 milyona ulaşacak emeklilere de parayı kamudan ödüyoruz.
O zaman kaynak ne?
Kim çalışacakta bu kadar kişinin maaşını ödeyecek?
Not: Bu ülkede gerçekten çocuk yapılmazmış… Doğum oranının 2,2’den 2015 sonrası 1,51’e düşmesinden belli… Vah o küçük çocuklara vah.. Onların geleceklerini sattık-yedik-mahvettik. Hem de DİN ve Milliyetçilik adı altında.
EK: 2024 yılı ilk 4 ayda;
873,7 milyar lira merkezi hükümetin personel gideri
790,3 milyar lira da SGK’nın emekli maaş ödemesi oldu. (1 trilyon 664 milyar lira)
Bu dönemde ödenen toplam vergi ise 1 trilyon 832 milyar lira olarak gerçekleşti. Diyeceksiniz ki, SGK çalışanlardan prim alıyor. Evet, SGK ilk 4 ayda çalışanlardan 585 milyar lira prim topladı ama çalışan ve emeklilerin sağlık gideri için 288 milyar lira harcadı. Yani SGK’ya bütçeden para aktarmasak emekliler için kalan maaş parası sadece 297 milyar lira. Bunun anlamı da şu: Emeklilerin maaşının 2/3’ü Hazine’den karşılanıyor…