Düşmanla kucaklaşma!

Nisan 2017 Başkanlık Referandumunda köydeydim. Bir yakınım arayıp “Öyle orada burada bir şeyler konuşup durma, bak Hollanda/Almanya bize ne yapıyor” demişti.

Oysa olan bitenden uzaklaşmak ve çok ağır “vatan-millet-din-iman” baskından kaçmak istemiştim. Toplumların bu tür ruh ortamlarında akli kararlar veremediklerini düşünüyordum.

O günlerde hep Venezuela aklıma geliyordu.

Orada yerli-milli Başkan Hugo Chavez’e de askeri darbe yapılmıştı. Ve nitekim Venezuela halkı sokağa inmiş ve askeri darbeyi püskürtmüştü. Ama sonrasında da Chavez referandumlarla bütün yetkiyi kendinde toplamıştı.

Darbe girişimi ve referandumlar...

Askeri darbeye de karşı duran ama sonrasında da referandumlarla yetkiyi kendinde toplayan Chavez’e de karşı duran bir ORTA SINIF vardı. Artık umudunu kaybetmiş olan bu sınıfın önemli bir kesimi ülkeyi terk etti. Kamyon şoförü yeni Başkan Nicolas Maduro onlar için “ABD’de tuvalet temizliyorlar” demişti.

Yıllardır yazılarımda Venezuela örneğini ve bazı benzer süreçlerimizi yazıp dururdum. Meğerse Venezuela’yı bir tek ben takip etmiyor muşum. Meğerse bizim bazı Milletvekilleri ve Yüksek Seçim Kurulu üyeleri de Venezuela’da nasıl seçim yapıldığını inceliyorlarmış.

Venezuela’daki seçim düzenini mi örnek alacağız acaba? İnanın bilemiyorum.

***

Geçen gün bir arkadaşımla çocuk sayısı üzerine konuştuk. Genel düşüş eğilimi yavaşlasa da ekonomik duruma bağlı artış ve azalışlar yaşıyoruz. Özellikle 2015 sonrası başlayan düşüş 2018 sonrası çok daha sertleşmişti.

Hatta 2019-2020 sayıları adeta nüfusun gerilediğini gösteriyor. Yakında nüfus artışımız durma noktasına gelecek, şimdiden belirteyim.

Arkadaşım bana 2019-2020 sayılarının “savaş korkusu” yüzünden düşmüş olacağını ısrarla söyledi. Ona göre ekonomik etkenden bile daha yüksek etkenmiş savaş korkusu.

Açıkçası ben çoktan unutmuştum. Meğerse ülkemiz Yunanistan ile, Libya’da şer güçler ile, Akdeniz’de İsrail-Mısır ile; Suriye’de yine şer güçler ile savaş aşamasındaymış... Ama benim haberim yokmuş.

Neden haberim olmadığını da söyleyeyim: Çünkü söylemleri çok ciddiye almamıştım.

Nitekim geçen hafta Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun Yunanlı mevkidaşı ile kucaklaşmasını beraberce gördük.

Ama bunları bizim gördüğümüz başka bir yer daha var. İşte o yer piyasalar oluyor.

***

Hatırlarsanız haberlere düşen bilgiye göre S-400 konusunda Rus uzmanlar evlerine gönderilmiş. Rusya ise bunu izin olarak açıkladı ama neyse...

Gerekçe ise, Biden-Erdoğan görüşmesi öncesi yeni yol bulma girişimiymiş. Hatta S-400’lerin Türkiye’de ama ABD’lilerin de kontrol edebileceği bir yerde tutulacağı iddiaları da var.

Akdeniz’de zaten savaşın eşiğine geldiğimiz petrol ve doğalgaz arama gemilerimiz çoktan limanlara çekildi bile. Bakın oradan da hiç ses gelmiyor.

İşte dış politikada yaşanan bu ılımlaşma süreçleri de piyasalarda yankı bulabiliyor.

Ülkede enflasyon baskısı olsun, kredi sorunları olsun nice finansal riskler derinlerde öylece duruyor. Ama bir anda piyasalarda ılıman rüzgarlar da esebiliyor.

Galiba Süleyman Soylu bu yüzden “Temmuz sonrası uçacağız” dedi.

***

Daha dün savaşın eşiğindeyiz diye baktığımız dış politikadaki değişimleri iyi takip etmek gerekiyor. Çünkü bu değişim ve dönüş yurtiçinde de piyasalar üzerinden yansıma bulmaya başlıyor.

Elbette sorunlarımızı derinden çözmeyecektir ama kısa bir alanda nefes almamızı da sağlayabilecektir.

Topluma söylenen onca düşman ve şer güç söylemi ne mi olacak? Ay’a 4 şeritli yol yapıyoruz dersiniz, yeterlidir.

YORUMLAR (39)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
39 Yorum