Emeklilik felaket bir şey
Emeklilik konusunda defalarca ama defalarca yazıyorum. Türkiye bir felakete gidiyor. Aslında felaketi herkes gördü ama herkes “sistem bana dokunmasın, ne koparırsam kârdır” diyor.
Bakınız ben de mayıs seçimlerinin ertesi günü emeklilik için başvuranlardanım. Umudumu kaybettiğim için yapacak bir şeyim kalmadı.
Ama hep beraber felakete gidiyoruz, bilesiniz.
***
Biliyorsunuz ki Türkiye halen genç bir ülke: Ortanca yaşımız 33,5...
Ama felaket şurada: Geriden çocuk gelmiyor.
Bir ülkenin nüfusunu artırmayı bırakın sadece aynı nüfusu koruması için aile başına 2,1 çocuk gerekiyor.
Biz bu oranı 2015 sonrası kaybettik ve şu anda aile başına doğum sayısı 1,62’ye düşmüş durumda.
Daha önce defalarca vermiştim: Türkiye’de genç nüfus sayısı artmayı bırakın tam tersine azalıyor. Hele de ileriki yıllarda genç nüfus daha da hızlı düşecek. Ve bunun tam tersi olarak yaşlı nüfus hızla artıyor ve ileriki yıllarda çok daha hızlı artacak.
Yaşlı bir ülke olma yolunda hızla ilerliyoruz. Yaşlı ve fakir..
***
Bir insan ne için çalışır? Mevcut anda geçimini sağlamak ve geleceği için birikim yapmak için..
Emeklilik sistemi aslında gelecek için yapılan bir birikimdir. Bunu insanlar devlete ödüyor ve devlet bir katkı payı ile sonradan yaşlı insanlara buradan ödeme yapıyor.
Pardon; Türkiye’de hayatının en verimli çağındaki genç insanlara da bu ödeme yapılıyor.
***
SGK verilerine göre 2023-Ocak-Temmuz döneminde 743,4 milyar lira emekli aylığı ödemesi yapılmıştır.
Ayrıca sağlık gideri için de 279,0 milyar lira ödenmiş.
Lakin bu paranın 451,3 milyar lirası Hazine’den “Bütçe Transferi” olarak SGK’ya aktarılmış.
Şöyle söyleyeyim: Her ay 106 milyar lira emekli maaşı ödemesinin yaklaşık 65 milyar lirası bütçeden ödeniyor.
Çalışanların ödediği prim emekli maaşlarının sadece yüzde 38’ini karşılıyor.
Yaş ortalaması 33,5 olan bir ülkede çalışanların ödediği prim emekli maaşlarının sadece yüzde 38’ini karşılaması felaket bir şey.
Bizler şu anda sosyal güvenlik sistemi ile gelecek nesillere zırnık bırakmadığımız gibi onların ödediği primleri de bir güzel harcıyoruz.
Ama buna rağmen emekli maaşları çok düşük.
Hatırlarsanız ortalama bir emekli maaşının 10-15 yıl önce asgari ücretten yüzde 20 fazla olduğunu ama şimdi tam tersine asgari ücretten yüzde 21 düşük olduğunu grafiklerle vermiştim.
Yani emekliye çok düşük maaş veriliyor ama buna rağmen emeklilere ödenen toplam ücret çok yüksek.
Bunun tek bir nedeni var: EYT , yani erken emeklilik.
Bakınız, bizim emeklilik sistemi felaket denecek derecede bozuktur. Ne ödediğiniz primler doğru dürüst hesaba katılıyor ne de alacağınız ücret süresi.
Özellikle ücret süresi (emekli maaşı alınan toplam yıllar) bizim emeklilik sistemimizde hiç hesaba katılmamış.
Bunu şöyle bir örnekle vereyim: (A) kişisi aylık 5 bin lira primle 43 yaşında emekli oluyor. (B) kişisi ise aylık 3 bin lira prim ödemesi ile toplamda aynı primi ödüyor ama çok daha fazla süre çalışıp 60 yaşında emekli oluyor.
Örneğimizdeki her iki kişi de toplamda devlete aynı primi ödemiştir. Ama (A) kişisi daha çok maaş alıyor.
Burada iki büyük sakınca var: A kişisinin erken emekli olup ortalama yaşam süresi 80 yıl olduğundan dolayı 37 yıl maaş alacağı hiç ama hiç hesaba katılmamış. Oysa aylık olarak daha az prim ödemiş ama süre olarak daha çok çalışmış B kişisinin hakkı burada feci şekilde gasp edilmiştir. Oysa B kişisi 60 yaşında emekli olduğunda yaklaşık olarak sadece 20 yıl maaş alacaktır.
Kısaca şunu söyleyelim: Asgari emekli maaşı kavramı da eklendiğinde bizim sosyal güvenlik sistemi aslında bir dilencilik sistemine dönüşmüş oldu.
***
Yıllarca ısrarla diyorum: Gelin bu sistemi düzeltelim. Gelin “mezarda emeklilik” laf salatasına kanmadan adaletli bir emeklilik sistemi kuralım.
Bakın şu anda bile emekliler aslında maaş alamaz duruma geldiler. İlerleyen yıllarda bu gidişle çok daha az maaş almak durumunda kalacaklar.
Oysa insanın insan gibi yaşaması için özellikle yaşlılık halinde daha iyi bir gelire ihtiyacı var.
Peki bu sistemi neden şu anda düzeltemiyoruz? İki temel nedeni var: 1-Çalışanlar açısından çalışma şartları ve ücreti çok düşüktür. 2-İşsizlik halinde işsizlik fonu yerine aslında emeklilik fonu devreye girmiş oluyor. Oysa işsizlik oranının çok düşük olması ve yüksek ücretli çalışma şartlarının sağlanması gerekiyor.
Yani ülkenin refaha ermesi ve rasyonel yönetilmesi... Eeee bunun da en fazla karşısında emekliler durdular. Ülkenin de kendilerinin de refahını aslında emekliler engelledi.
Bir bakıma adalet yerini buldu da diyebiliriz... Ama hep beraber kaybettiğimizi de ifade ederek bitireyim....
Geçmiş olsun.