Hemen emeklilik...
Bugün biraz kendimden bahsederek büyük bir sorunu açıklamaya çalışacağım.
2000 öncesi 1.516 gün
2000-2008 arası 1.940 gün ve
2008 sonrası 4.661 gün olmak üzere toplam 8.117 gün fiili çalışma sürem olmuş. SGK verilerine göre 7 bin gün çalıştıktan sonra emekli olabiliyordum ama yaklaşık 3 yıldır yaşım tutmadığı için emekli olamamışım. Yani şu Emeklilikte Yaşa Takılanlar-EYT dedikleri şey bende de var.
Normal olarak EYT nedeniyle üç yılın üzerine 1,5 yıl daha çalışmam gerekiyormuş.
Ama bir konu daha var. Basın sektöründe yıpranma payı var: 2008 öncesi 12 ay çalışınca 16 ay çalışmış gibi işleyen sistem, 2008 sonrası için kaldırılmış ama sonra yeniden getirilmiş. Bu sefer 12 ay çalışınca 14 ay çalışmış gibi yıpranma hakkı verilmiş.
Burada iki önemli fark daha var:
1- Yıpranma almak için basında en az 10 yıl çalışmış olmak gerekiyormuş. Mesela 9 yıl çalışmışsan yıpranma alamıyorsun (bendeniz). Oysa 2008 öncesi basında ne kadar çalışmışsan o kadar yıpranma alıyordunuz.
2- Artık basında çalışmanızın da kıymeti BASIN KARTINA bağlı. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı size basın kartı vermemiş ise isterseniz 40 yıl çalışın yıpranma hakkınız olmuyor. O nedenle Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun hakkında basındaki arkadaşlar dikkatli olsun... Mesela Karar Gazetesi ekonomi müdürü ve köşe yazarı olarak basın kartı alamıyorum... Emeklilikte bendenizin yıpranması hakkı da böylece yandı gitti...
Ama bir başka şey daha söyleyeyim: Ben normalde 3 yıl önce emekli olmam gerekirken EYT dolayısı ile olamadım ve 1,5 yıl daha çalışmam gerekiyor ya... İyi de ben emekli olmak istemiyorum...
Tekrar edeyim: Sevgili iktidar ve sevgili muhalefet: Ben emekli olmak istemiyorum.
54 yaşında emekli olabiliyormuşum ama emekli olmak istemiyorum.
İyi ama şu kurdukları yeni düzen bana da illa emekli ol diyor. Şu düzende emekli olmamak akılsızlık gibi bir şey...
Anlatayım: Çalışırken aldığınız maaşın emekli maaşını etkileme oranı dedikleri şey var ya... İşte onu 2000 yılı öncesine göre 2008 yılında yarı yarıya düşürdüler. Kısacası ben ve benim gibi bir çok kişi 2008 sonrası ne kadar uzun süre çalışırsa emekli olduklarında alacakları emekli maaşı düşüyor (reel olarak).
Mesela benim 2 yıl önce emekli olmam halinde alacağım maaş şu anda yaklaşık yüzde 20 düştü bile. Evet, evet daha çok çalıştıkça alacağım emekli maaşım düşüyor.
Muhteşem bir iş... Neden daha çok çalışayım ki...
***
Şimdi gelelim ülkenin emeklilik durumuna...
SGK verilerine göre (Nisan 2022) sigortalı çalışan sayısı 22 milyon 631 bin kişi. Bu çalışan sayısına karşılık emekli sayısı 12 milyon 956 bin ama emekli maaşı alanların sayısı da 13 milyon 764 bin kişi. (Vefat eden emeklinin maaşından eşi ve kızının yararlanması gibi)
22,6 milyon çalışan 13,8 milyon emekliye bakıyor.
Aslında bakamıyor. Yine SGK verisine göre bu yılın sadece ilk 4 ayında Hazine’den SGK’ya aktarılan kaynak 124 milyar TL. Önceki iki yıl Hazineden SGK’ya aktarılan kaynak toplamda 500 milyar liraydı. (2020-248,8 milyar TL ve 2021-252,1 milyar TL)
SGK aslında tam bir batık kurum durumunda. Hazine’den kaynak aktarılamasa emekli maaşları ödenemez.
Bu yıl SGK’ya Hazine’den aktarılacak kaynak 400 milyar lirayı da geçebilir. Yeni yılla birlikte EYT ve ek göstergelerle SGK çok daha batmış olacak.
***
Şimdi ben burada ne demek istiyorum?
Efendim emeklilik sistemimiz berbat ötesi bir durumda. Ne çalışan kazanıyor ne de emekli rahat edebiliyor...
Ülkede çalışma hayatı üç temel açıdan felaket:
1- Çalışma süresi 2- Çalışma şartları 3-Çalışma ücreti
Bunlar düzeltilmeden insanlara daha çok çalışın diyemezsiniz. İşçi sendikaları özellikle bu üç şartın hepsine odaklanmak zorunda... Sadece ücrete odaklanmak sorunu çözmüyor.
Bir başka alan ise emeklilik... Bu sistem sürünme sistemi...
***
Bugün iktidarı muhalefeti herkes EYT diyor.
Ama kasada zırnık yok...
Bilesiniz...
Çözüm emeklilikte değil, çalışmakta. Ülkenin çalışmaya kalkınmaya ve kazanmaya ihtiyacı var. Umarım bu gerçeği birileri görür ve gerçekliğe adım atar...
Not: Bu konuda İYİ Parti’den Ümit Özlale hocanın çok önemli çalışmaları bulunuyor. Lütfen kulak verelim ve değerlendirelim. Ülkemizi kendi ellerimizle lütfen batırmayalım.