Köprü zamları
İki yıl önce 3,50 liraya geçilen boğaz köprülerinden, bugün 7,0 lira ödenerek geçiliyor. İki yılda gelen zam miktarı net yüzde 100.
Aslında yüzde 100 zam olmadı. Geçen yıl yüzde 20 OGS-HGS indirimi kaldırıldığı için iki yılda yüzde 100 zam ortaya çıktı. Ama ne olursa olsun köprüleri her gün kullanan İstanbullular için kullanım ücreti reel olarak iki yılda 2 kat artmış oldu.
Köprü ve yolların kamusal mal niteliği taşıdığını daha önce ele almıştım. Bu tür hizmetlerin ücretinin yükseltilmesi halinde toplam maliyeti daha da artıracağını dile getirmiştim. Bu nedenle Hükümete Osmangazi Köprüsü-otoyolu ila Yavuz Selim Köprüsü-otoyolu fiyatlarını düşük tutmalarını önermiştim.
Kamusal hizmetlerin fiyatının yüksek tutulmasının toplam maliyeti çok daha yukarı taşıyacağını bilmemiz gerekiyor. Veya şöyle örnek vereyim: Köprü ve otoyollarda yüksek maliyet nedeniyle ortaya çıkacak yıllık 500-750 milyon dolarlık kaynağın, topluma 8-10 milyar dolar maliyet olarak döneceğini iyi hesap etmemiz gerekiyor.
Doğalgaz sorunu
Bakınız aylardır (hatta 2010 yılında da aynı şeyleri yazmışım) dünyada düşen enerji fiyatlarının yurtiçine yansıtılması gerektiğini yazıp duruyorum. Türkiye, sanıldığının aksine en yüksek enerji ithalatını doğalgazda gerçekleştiriyor. Elektrik üretiminin de yaklaşık 1/3’ünü bu kaynaktan sağlıyor. Bu nedenle 11,8 dolardan 4,5 dolara gerileyen doğalgaz fiyatının yurtiçine de yansıtılması gerekiyor.
2014 yılı 11 ayında boru hattı ile gelen doğalgaza tam 31 milyar 832 milyon dolar ödemişiz. Oysa 2016 yılında boru hattı ile gelen doğalgaza ödediğimiz fatura 13 milyar 570 milyon dolar olmuş. Doğalgaz ithalat faturası sadece 2 yılda 18 milyar 263 milyon dolar azalmış.
Neden enerji üzerinde bu kadar duruyorum? TÜİK aslında yayınladı; enerji sektörü her sektöre katkı veren en büyük ana tedarik konumunda. Eğer ülkemizde ekonominin sağlığa kavuşması isteniyorsa, sanayide çarkların dönmesi isteniyorsa, enflasyon düşüp ardından faizlerinde düşmesi isteniyorsa bizler enerji maliyetini düşürmemiz gerekiyor. Bunun da tek yolu yabancılardan ucuza aldığımız doğalgazı yurtiçinde de ucuza satmamızdan geçiyor.
Şimdi aynı düşünce ile köprü ve otoyol zamlarını da ele alıyorum. Ve diyorum ki “eğer biz ülkemizde ekonominin dönmesini istiyorsak kamu olarak ucuzluk getirmemiz gerekiyor.”
Bakınız köprü ve yollar nerede ise herkesin kullandığı bir alan. Bugün İstanbul’da nüfusun yaklaşık yüzde 40’ı Anadolu yakasında yaşıyor. Her iki yakada mesai saatlerinde saatlerce süren trafik zaten köprü kullanımının yoğunluğunu gösteriyor.
Elbette, “arabası olanın parası da olur; parası olan da ödesin 7,0 lirayı” diyebilirsiniz. Hatta bu düşünce ile köprü fiyatlarını 10 liraya da çıkarabiliriz. Bu sayede trafik bile rahatlamış olur.
Acaba bu düşünceyi mesela otomobillerde ÖTV artışına giderken düşündük mü? Parası olan nasılsa ödüyor diye vergileri daha artıramaz mıydık? Buralardan gelen para ile de fakirlere daha çok yardım edilirdi?
Ama olmuyor...
Bakınız rahmetli Süleyman Demirel bir siyasi hırs uğruna bu ülkede “Erken emeklilik” düzeni getirdi ve Türkiye’nin bir dönemini bitirdi.
Sonrasında gelen Sn. Mesut Yılmaz döneminde ise bu ülke yüksek elektrik fiyatları ile karşılaştı ve acı faturasını ödedi. Pardon, hala ödemeye devam ediyor.
Her iki lider de bu acı faturaları toplumun sırtına yük olarak bıraktı. Millet bunları emin olun hiç unutmadı... Ak Parti 2002’de iktidara geldiğinde ne yaptı biliyor musunuz? Yıllarca elektriğe tek kuruş zam yapmadı. Sayın Bakan Hilmi Güler elektrik zamlarını durdurmakla adeta tarihe adını yazdırdı.
Ama bugün gelin bakın ki Ak Parti’de kendine ait bir maliyet alanı oluşturuyor: Köprü ve otoyolları artık kullanırken gözler elektronik tabelada olacak. Her gün işe giden arabası olan vatandaş sadece köprüye 7,0 lira ödeyecek. 1400 lira asgari ücrete karşı sadece aylık köprü parası 182 lira...
Ben bu zamların yeniden değerlendirilerek geri alınması gerektiğini düşünüyorum. Eğer topluma bir şey vereceksek, onun boğazından ve yolundan kesmememiz gerekiyor. Hatta son günlerde ışığı bile kesilen bu toplumun ne hale geldiğini isterseniz bir kez daha düşünün.
Yavuz Selim Köprüsü ve Avrasya Tüneli ile köprülerin ya çok büyük oranda zamlanacağını, ya da zam yapılmadan iki taraflı gişe yapılacağını 17 Ekim 2016 günü “15 Temmuz şehitler köprüsüne yeni gişe” başlığında vermiştim.
Keşke yazdıklarım çıkmasaydı...
Keşke yalan-yanlış şeyler yazan bir yazar olsaydım.
Keşke.