Örtülü elektrik zammı örtülü faiz artırımı
Bir markete gidiyorsunuz. Vitrinde peynir kg fiyatı 25 TL yazıyor. İçeri girdiğinizde de vitrinde yazılan fiyattan peynirinizi alıyorsunuz.
Ama Türkiye’de işler böyle yürümüyor. Aslında işleri böyle yürütmeyen kurumların başında Merkez Bankası geliyor.
Şu anda Merkez Bankası vitrininde politika faizi olarak haftalık repoda %8,0 ve gecelik (o/n) işlemlerde de %9,25 görülüyor. Haftalık repo işlemlerinde faiz, Kasım 2016’da %7,50’den %8,0’e yükseltilmiş. O tarihten sonra bir değişiklik yapılmamış.
Gecelik işlemlerde ise faiz, Kasım 2016’da %8,50’deyken, 25 Ocak 2017’de 0,75 puanlık artışa gidilerek %9,25’e yükseltilmiş.
Evet, Merkez Bankasının vitrin faizleri bu şekilde. Vitrine baktığınızda son dönemdeki döviz hareketinde iki piyasanın sadece geceliğinde 0,75 puanlık artışa gidilmiş. Ortalamaya aldığınızda MB kabaca 0,30-0,35 puanlık bir faiz artışı yapmış sanıyorsunuz. (30-35 baz puan)
Oysa işin rengi hiç öyle değil.
Merkez Bankamızın bir de vitrininin en ücra köşesinde “Geç Likidite” diye bir penceresi var. Orası zorda olanlar için açılmış bir pencere. İşte oradaki faiz de yüzde 10,0’dan yüzde 11,0’e yükseltildi. Ama asıl iş şu oldu: Merkez Bankası vitrin faizlerini fazla kişiye kullandırmadı. Kapıdan içeri giren müşterilere “yüzde 8,50’tan veya yüzde 9,25’ten para kalmadı veya çok az diyor. Para isteyenlere ücra köşedeki %11,0 faizi gösteriyor.
Yani vitrinde başka faiz; içerde başka faiz diyor.
Bazı pek bilmiş ekonomicilerde “bakın merkez faiz artırmadı... Faiz artırmadan da bu iş olabiliyormuş” gibi ahkam kesiyor. Şimdi size Merkez Bankasının fiili faizini ve verdiği parayı bazı tarihlerle yazayım:
05 Ekim 2016: %7,73
04 Kasım 2016: %7,81
06 Mart 2017: %10,62
Anlayacağınız Ekim 2016’dan, Mart 2017’ye 5 ayda Merkez Bankası tam 289 baz puan (2,89) faiz artırmış oldu.
Dükkanın vitrininde faiz başka, içerdeki faiz başka. Burası Türkiye...
***
Şimdi gelelim bir diğer meseleye...
Hani son yazımda bahsetmiştim ya; “çok elektrik kullanan fabrikaları ya telefon açarak, olmadı kapısına jandarma yollayarak kapatmıştık.” İşte o meseleye geri dönelim.
Türkiye’de aslında Kasım 2016’da başlayan ama Aralık 2016 ve Ocak 2017’de zirveye çıkan elektrik kesintileri sorunu bitti mi sanıyorsunuz?
Yanılıyorsunuz.
KARAR Gazetesi enerji yönetimindeki büyük aksaklıkları ve elektrik kesintilerini Kasım 2016’da haberleştirmeye başladı. Bize yapılan açıklamada “Aralık’ta fırtına nedeniyle limana yanaşamayan bir LNG gemisinden sorunun kaynaklandığıydı.” Açıklamaya göre sorun 3-5 günlüktü ve bitmişti.
Ama sonra gördük ki; yok şurada elektrik direği devrilmiş, yok burada elektrik hatları kopartılmış...
Oysa elektrik kesintileri nerede ise tüm Türkiye’de yaşanıyordu. Neyse biz beyanı esas kabul etmek durumundayız. Şimdi gelelim son gelişmelere...
***
EPDK (Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu) 24 Mart 2016’da bir karar aldı. Buna göre serbest tüketiciye elektrik satan toptancı 93 şirkete 3 ay süreyle yeni müşteri alma yasağı getirildi.
Acaba neden?
EPDK, durduk yere neden elektrik piyasasına müdahale ederek, “serbest piyasayı” kısmen rafa kaldırdı?
Hani fırtına bitip, gemi limana yanaştığında elektrikte bütün sorunlarda bitmiş olacaktı. Yoksa fırtına bitti, bahar bile geldi de gemi hala limana mı yanaşamadı?
Veya, devrilen elektrik direkleri mi yerine dikilemedi? Belki de kopan elektrik hatları hala yerde sürünüyordur.
Bilmiyoruz...
Ama EPDK kararına bakılırsa elektrik piyasasında ciddi sorunlar devam ediyor. Ediyor olacak ki; toptancı bir kısım şirkete yeni müşteri yasağı getirildi. Hem de yeni 8,4 milyon serbest tüketicinin piyasaya çıktığı dönemde...
İnsanın aklına hemen şu geliyor: Acaba yasak getirilen 93 şirketin dışında kalan bir kaç sayılı şirket, çok mu iyi çalışıyor? O şirketler nasıl ve neden yasak kapsamı dışında tutuldu? Yasak getirilen şirketlerin isimleri ve yasak getirilmeyen aktif şirketlerin büyüklük oranları ile beraber isimleri nedir?
Acaba, yeni 8,4 milyon müşteri mi 93 şirkete gitmesin isteniyor; yoksa sorun çok daha derin ve başka mı?
EPDK’nın yasaklama kararında şu açıklama yer alıyor: “8,4 milyon abone serbest tüketici olma ve elektrik tedarikçisini seçme hakkına sahip olurken, EPDK tarafından serbest tüketici olmak isteyen abonelerin tedarik şirketleri ile imzalayacakları anlaşmalarda çok dikkatli olmaları gerektiğine her fırsatta işaret ediliyor.”
Sahi şu elektrik pazarında ne yaşanıyor? Üretim olsun diye teşvikler veren devletimiz yanında jandarma ile fabrika kapatan bir elektrik piyasası nasıl oluştu?
Gerçekten ne oluyor bu elektrik piyasasında? Yoksa örtülü işlemlere yeni bir halka mı eklendi? Acaba örtülü bir elektrik zammı mı yaşanıyor? (Yarın devam)