Talimat ekonomisi

Güçlü lider güçlü Başkan... Bürokratik düşmanları(!) yenerek büyük bir ekonomik sıçrama yapacaktık...
Nisan 2017 Başkanlık söylemlerini, vaatlerini lütfen hatırlayın. Benim aklımda kalan en önemli sunum şuydu: Başkanlık gelecek, koalisyonlar bitecek ve istikrarlı güçlü bir başkan bürokratik engelleri ortadan kaldırıp Türkiye’yi büyük bir büyüme hamlesine sokacak...

Başkanlık geldi gelmesine de ne oldu?

Ülke adeta yerine çakıldı... Ne istikrar kaldı ne de büyüme yaşandı.

Not: Türkiye kendi kendine zaten nüfus artışına dayalı yüzde 4,0 büyüme yakalıyor . Bunun dışında, üstünde bir büyüme siyasi başarıdır.

Şimdilerde ne diyorlar: Efendim dış güçler saldırmış... Buna verilecek tek cevap şudur: SİSİ’yi dahi kucaklamış, dostum Herzog noktasına gelmişsek bu dış saldırı söylemi gerçeği ne derece yansıtır.

Mesele bu değil aslında.

Bugün bakmamız gereken nokta şudur: Güçlü Başkanlık ile adeta her yeri ve her şeyi talimatla çözebileceğimizi sanıyoruz.

Piyasaları da talimatla dize getireceğimiz düşüncesi ile olacak ki, talimat üstüne talimatla düzenlemeler yapılıyor.

Bankalar şunu yapmayacak, bunu böyle yapacak, ya da öyle yapmışsa bunu da yapacak...Marketler satışlarını düzenleyecek, olmadı fiyat indirecek vs vs...

TÜİK ise nasıl veri yayınlayacak, kendisi biliyor mu?

Bakın tek bir rakam vereyim: 2017 Ekim ayında bu ülkede 28 milyon 647 bin çalışan vardı. Aradan tam 5 yıl geçti. Ekim 2022 ve çalışan sayısı 31 milyon 595 bin kişi.

5 yılda çalışan sayısındaki artış 2 milyon 948 bin kişi.

Büyük bunalım veya büyük buhran içinde yıllardır kıvranıyoruz. Yakın tarihimizde görülmedik bir ekonomik bunalım içindeyiz. Hatta bu sefer bu buhrandan en fazla dar gelirliler etkileniyor.

Ülkede fakirliğe bağlı sağlık sorunları ve temel bozukluklar oluşmaya başladı. Okullarda yemek dağıtmak zaruri bir ihtiyaç oldu.

Ama bütün bu mevcut sorunlar da aranacak bir durum olabilir. Çünkü şu an kurumsal yapıda BÜYÜK ÇÖKÜŞ içindeyiz.

***

Büyük çöküşün bir başka göstergesi de ‘Talimat Ekonomisi’dir. Talimatla her şeyi, düzenleyeceğini, her istediğini yapacağını düşünmek büyük yıkım getirir. Bunu 1993 yılında Tansu Çiller denedi.

Hatta bunu şu anda ‘İNEK PİYASASI’ yaşıyor. Bir dönem talimatla düşürülen süt fiyatı süt ineklerinin kesime gitmesine neden olmuş ve şimdi süt üretimi gerişler durumda. Tabii doğal olarak süt ve süte bağlı ürün fiyatları da oldukça yüksek seviyelere çıktı.

Talimat ekonomisinin en cazip tarafı şudur: İlk talimat zamanlarında sanki tam da her şey istediğiniz gibi oluyor havası oluşur. Bu durum tüm güç sahiplerini müthiş cezp eder. Oysa süre ilerledikçe ortada kısa vadeli kazımlar kalmayacağı gibi büyük yıkımlar da peş peşe gelir.

Bunu Tansu Çiller 1994 krizinde çok acı şekilde yaşadı.

İyi ama yine aynı yola neden giriyoruz?

Talimat ekonomisi ile bugün bankalar yüzde 23,0 faizle TL mevduatı toplayıp bu mevduatı yüzde 13,0 faizle kredi olarak vermektedirler. Bu sürdürülebilir bir durum değildir.

O zaman neden bu tabloları yaşıyoruz? Görmüyorlar mı bu durumu?

***

Maalesef seçim ortamı tüm bu reel durumun görülmesine perde çekiyor. Maalesef seçim isteği gerçeklerden ziyade koltuk hesabını daha reel kılıyor. Ülkenin yarın yaşayacağı yıkımlar vs çok da önem arz etmiyor.

Bütün mesele bu sorunları görebilmek ve yarın en azından bir değişim yaşandığında şimdiden hazır hale gelmektir.

Aksi halde BÜYÜK YIKIM kaçınılmaz olarak bizi bekliyor olacaktır.

YORUMLAR (25)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
25 Yorum