Yeniden ‘altın’ işi
Konuya ilişkin düzenleme dün Resmi Gazete’de yayınlandı. Artık yolcular beraberlerinde 5 kilo altın getirebilecekler.
Bu altın kaç TL ediyor?
Yaklaşık değer üzerinden söyleyelim: Kişi yanında 1.5 milyon liralık para demektir.
Peki, bu iş ne olabilir? Yani ne amaçla altın getirmeye yol açılmış olabilir?
Mesela Almanya’dan 5 kilo altını bavulunuza koyarak Türkiye’ye gelebilir misiniz? Elbette hayır…
Ya Suriye’den...
Ya da Irak sınırından...
Veya İran’ın içlerinden...
Sanırım cevap sorunların içinde.
Halen ABD’de süren bir davamız var. Halkbank davası...
İran ile yaptırımlar işi vardı ya... Hani FETÖ’nün canla başla sarıldığı dava. Ama o davanın arkasında bir de altın işi vardı.
İnsan bunları hatırlayınca ‘umarım bu sefer sızıntı olmaz ve tedbirler ciddi şekilde alınır’ diye içinden geçiriyor.
Aslında sorunun bir ayağı olarak -acı çeken- ve şimdi de sistemin güvence ayağı olarak ayakta duran Borsa İstanbul AŞ. Başkanı Hakan Atilla.
AA’nın haberine göre Resmi Gazete’de yer alan bilgi şu: “Yurda getirilecek altının Borsa İstanbul AŞ tarafından yayımlanan ‘Rafineriler Listesinde’ yer alan rafinerilerce üretilmiş olması ve rafinerinin mührünü veya ismini ya da amblemini taşıması zorunlu olacak “
Kısaca altınlar ‘dahilde işleme rejimi’ amacı ile gelecek.
Bu ne demektir?
Biz ham, işlenmemiş altını alacağız ve işleyerek yine yabancılara satacağız.
Bu işi buğday-makarna sektöründe yapıyoruz mesela. Yılda 3-4 milyon ton buğday ithal edip, onu makarna olarak ihraç ediyoruz. Resmi veriler bunu diyor...
En azından açıklamaya bakınca durumun oldukça iyi olduğunu düşünebiliriz. İstanbul Kuyumcular Odası (IKO) Başkanı Mustafa Atayık “Yolcu beraberinde 5 kilograma kadar altın getirilmesiyle Türkiye, dünyanın altın ticaretinin merkezi olma yönünde çok önemli bir adım atmış olacak. Türkiye, 3 yıl içinde dünya altın ticaretinin merkezi olacak” diyor.
ŞUBAT AYINDA -U- DÖNÜŞÜ
Ekonomide durum nedir?
Bunu izlediğimiz bir yol ise elektrik tüketimi verileri.
Şubat ayının bütününde elektrik tüketimi geçen yıla göre yüzde 3,41 artış gösteriyor. Ama bir fark var.
Hafta içi tüketim karşılaştırmasında ayın son günlerinde sert bir daralma yaşanıyor. Mesela 25 Şubat günü sadece 0,64 azalma olurken, 26 şubat günü yüzde 4,92 elektrik tüketimi azalıyor. Sonraki günlerde de bu azalma yüzde 3,71 ve 3,92 oluyor.
Zaten faizlerde olsun, piyasa hareketlerinde olsun bu sert fren görülüyordu.
Bu arada enflasyon sonrası tahvil faizlerinde yaşanan sert gerileme dikkat çekici. Yüzde 13,39’u gören uzun vadeli tahvil faizi 12,18’e geriledi. 2 yıllık tahvilde ise faiz 12,51’den 11,59’a geriledi.
Bu hareketlerin kalıcı ve istikralı hale gelmesi önemli.
Yeni bir parasal genişleme hareketinin Türkiye’ye yansıması umarız sorun açısından değil de çözüm açısından olumlu sonuç verir.
Ve bir son not: Şubat ayı dış ticaret rakamları şartlar içerisine göre oldukça iyi geldi. Virüs etkisinin yansımadığı veriler oldukça sevindirici desek yeridir.