Yıkım!
Geçen hafta ABD’de çöken binanın altında kalan 121 kişiden hala haber alınamıyor.
Şimdi kendimizi o binada oturan biri olarak düşünelim: Dışarıda yorgun geçen bir günün ardından evinize dinlenmeye çekildiniz.
Ama o da ne!
Birden bina üstünüze yıkıldı ve enkazın altında kaldınız.
***
Bazen yıkımlar içeriden çürüme sonucu aniden olur. Tahliye bile edemezsiniz...
Venezuela örneğine iyi bakın.
Orayı çok iyi takip edin.
Bina sağlam görülürken içeriye girmeyi reddeden biri olsanız, size avanak-saf vs gözle bakarlar.
Venezuela’da yaşananlar sonrası olacakları tahmin edenlere de böyle baktılar. Orta sınıf adeta askeri darbe ve sivil darbe (bütün yetkilerin başkanın elinde toplanması) arasında sıkıştı kaldı.
Ve ülke aniden yıkıldı gitti.
Şu anda ayakta duruyor görülse de enkazın altında kalanlar yiyecek bile bulamıyor.
***
Arjantin var bir başka örnek.
Bir dönem dünyanın en zengin ilk 10 ekonomisinden biriydi. Şimdi ilk 20’de bile yok.
Orası ise yavaş yavaş çöktü.
Uzun yıllardır Arjantin fakirleşiyor. Zenginlikten fakirliğe doğru giden yolu bir türlü geri çeviremediler.
Bir de Filipinler var.
Orası ise hep fakir. Şu anda bölge ülkelerimizde bile Filipinli bakıcılar ev hizmetlerini sürdürüyor.
Maduro’da ülkesinden göç eden orta sınıf kesime seslenerek “ABD’de tuvalet temizleyeceğinize, ülkenize geri dönün” demişti.
Bunlar bize ne ifade ediyor?
Ülkelerin sağlıklı yaşaması ve bünyelerine dikkat etmesi gerekiyor.
Tıpkı insanlar gibi.
Bünye bozulunca ve bir daha düzeltilemeyecek hasar alınca sonuç bellidir.
Bu yüzden bazı bünyesel bozukluklara dikkat etmemiz gerekiyor.
Bugün Türkiye kamu bankaları ile siyaset sürdürüyor. Oysa verimsizlik ve üretimsizliğin temelidir bu sistem.
Biz bunu 90’larda yaşadık.
Hatta bugün bile kamu bankaları kredileri ile siyasetin sonuçlarını tartışıyoruz.
Sadece kamu bankaları ile verimlik yerine eşe dosta, tanıdığa kredi ülkeyi yıkmaz. Asıl kurumların ve kuralların erozyona uğraması yıkıma yol açar.
Hazine garantili işlerin parası da bir şekilde ödenir ama sistemin bozulmasının maliyeti asıl ödenemez.
Bugün ‘dış düşmanlar’ diye diye aslında ülkemizde iç yıkım yaşanıyor.
Keşke bunun farkına varılsa ve etraflıca tartışılsa...
Özellikle Milli söylemler eşliğinde Milli değerlerimiz de yıkılıyor. Din ve Milliyetçilik bugün en fazla yara almış durumda.
Yıkım dışarıdan değil ve içeriden. Bunu da etkin ve yetkin kesimler yapabilir.
O zaman asıl o noktaya bakmak gerekiyor.
Birileri bir şeyler diyor ve hain demek çok basit. Ama asıl o bina başımıza aniden yıkılmadan yapılan uyarılara bakmak gerekiyor.
Keşke biraz akıl ve sağduyu ile ülkenin yarısını hain ilan etmeden geleceğimizi konuşabilseydik.
Durum gerçekten çok ciddi.
Umarım birazcık anlaşılır.