Yüksek faiz ve CEP sorunu

Bu sayfalarda bildiğiniz klasik ekonomi muhabbetlerinin dışında analizleri siz okurlarımıza sunmaya çalışıyoruz.

Evet biz olaylara çok daha farklı bakmak zorundayız. Kimsenin görmediği veya görmek istemediği ya da bilmek istemediği konuları sizlere aktarmak zorundayız. Çünkü ekonomide sıradanlaşan birçok haber ile adeta farklı dünyalar kuruluyor.

12 Mart günü “Faiz oranı mı, enerji fiyatı mı düşmeli” başlıklı yazımda sorunun faiz oranından ziyade yüksek maliyetlerden kaynaklandığını delilleri ile açıklamaya çalışmıştım. Ardından 14 Mart tarihli “AVM’ler, marketler ve bozulan pazar dengesi” başlıklı yazımda ise geçmişten gelen birikmiş sorunlara dikkat çekmiştim.

Maalesef ülkemizde pazar dengesi çok ciddi şekilde bozulmuştur. Pazar dengesinin bozulma süreci ise geçmişte göz yumulan AVM inşaatları ve esnafın yok edilmesi ile oluşan market zincirleri sayesinde oluşmuştu.

Bugün Türkiye’de yüksek enflasyon-faiz sorunu maalesef sadece Merkez Bankası’nın sırtına yüklenilerek çözülmeye çalışılıyor. Oysa sorun çok geniş kapsamlı yapısal reformlar ile aşılabilir.

Hatta bu sorunun en önemli ayağının maliye politikası ile aşılabileceğini de görmemiz gerekiyor. Çok vergi alacağız diye dünyada sudan ucuz hale gelen petrolü bu ülke vatandaşları hala 4,10 liraya satın alıyor. Doğalgaz ithalatında 11 milyar düşen faturadan Türkiye’deki vatandaşlar 1 dolar bile yararlanamıyor. İyi de o zaman enflasyon nasıl düşecek ülkemizde.

***

Gelin bugün bir başka konuyu ele alalım.

Sorun şu:

TUİK hesabına göre hanehalkı 100 liralık parasının 23,68 lirasını gıda ve alkolsüz içeceklere harcıyor. Yine 15,93 lirasını konut ve 14,31 lirasını da ulaştırma harcamasında kullanıyor. Bizler 100 liralık gerimizin 2,66 lirasını sağlık için harcarken 2,56 lirası için ise eğitime para harcıyoruz.

Son günlerde çok tartışılan ve ayağa kalktığımız et tüketimine ne kadar para harcıyoruz?: 2,10 lira. Peki dana eti son iki yılda (Şubat 2014-Şubat 2016 arası) ne kadar artmış: yüzde 44,2

Gelelim hiç ses çıkarmadığımız ve görmezden geldiğimiz diğer soruna; yani cep sorununa. TUİK’e göre Türk halkı 100 liralık parasının 2,44 lirasını cep telefonu görüşme ücretine ayırıyor. Ve son iki yılda cep telefonu görüşme ücreti ise tam yüzde 68,3 oranında zamlandı.

Rakamları tekrar verelim:

Et tüketim payı: %2,10

Et fiyat artışı:%44,2

Cep telefonu görüşme payı: %2,44

Cep telefonu görüşme fiyat artışı: %68,3

Son iki yılda Türkiye’de enflasyon yüzde 17,0 oldu. Bu fiyat artışının 0,93’ü et fiyatlarından dolayı hanehalkını etkiledi. Oysa cep telefonu ile görüşme ücretleri enflasyonu 1,67 puan yukarı taşıdı.

Cep telefonu yanında bir de sabit telefon var tabi. Hane halkı 100 liralık parasının 0,55 lirasını sabit telefon için harcıyor. Ve telefon görüşme ücretleri de iki yılda yüzde 37,44 oranında artış gösteriyor. Toplamda ise iki yıldaki yüzde 17,0 enflasyonun 1,87’lik kısmı telefon görüşme ücretlerindeki artışlardan geliyor.

***

Sektörde az sayıda büyük firma pazar payını elinde tutuyor. Bu firmalar Türk Telekom, Turkcell ve Vodafone.

Türkiye’de TUİK verilerine göre 2015 yılında 1 milyon 15 bin ton kırmızı et üretimi gerçekleşmiştir. Kilo başına 27 liralık bir fiyat verildiğinde et sektörünün yaklaşık büyüklüğü 27,5 milyar liraya ulaşıyor.

BTK (Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu) verilerine göre ise Türk Telekom, Turkcell, Vodafone ve AVEA’nın kesin olmayan 2015 yılı gelirleri ise 31,4 milyar lira. Anlayacağınız TUİK verilerinde de olduğu gibi telefon sektörüne yapılan harcama et sektöründen daha fazla.

Ayrıca kaç kişinin et tükettiğini bilmiyoruz ama ülkemizde nerede ise herkesin bir telefonu bulunuyor. Hatta birçok kişide iki telefon bile var. Bu nedenle telefon görüşme ücretleri nerede ise herkesi ilgilendiriyor.

Bir başka bakış açısı da şu olabilir: Et fiyatlarındaki artış bir süre sonra da olsa milyonlarca çiftçinin eline geçiyor ve fakirliğe çare oluyor. Ama telefon görüşme ücretlerindeki artış bir elin parmakları ile sayılan şirketlere gidiyor.

Anlayacağınız sorun alanı oldukça geniş. Eğitim ve sağlık sektörüne gösterdiğimiz kadar özeni, telefon sektörüne de göstermemiz gerekiyor. Çünkü sabit telefon ve cep telefonu harcamalarını birleştirdiğimizde sektörün ağırlığı yüzde 2,99’a çıkıyor.

Sağlığın yüzde 2,66 ve eğitimin yüzde 2,56 pay aldığı harcamalarda, telefon görüşme giderlerinin yüzde 2,99 pay alması konunun ciddiyetini sanırız daha iyi gösteriyor.

YORUMLAR (6)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
6 Yorum