Aşı da siyaset işi

Bir devleti yönetme sorumluluğunu üstlenmiş bulunan kadroların “iş beğenmeme” lüksü olabilir mi? Ben ülkenin şu ve şu sorunlarıyla ilgilenirim, bu sorunuyla ilgilenmem diyebilir mi? Elbette diyemez. Daha önce benzeri görülmemiş bir durum da olsa yaşanan, bu sorunla ilgilenmek de hükümetlerin görevi. Onun için küresel salgın sürecinde bütün hükümetler öncelikle kendi vatandaşlarının sağlığını korumaya yönelik tedbirler aldılar. Bunun için en başta ülkelerine giriş çıkışı kontrol altına almaya yönelik adımlar attılar, kara ve hava girişlerini kapattılar.

Kimileri bunu erkenden yaptı, kimileri gecikerek. Türkiye gecikerek bu adımı attı. Ama bundan sonraki adımlar başarılıydı. Bilim kurulu oluşturulması, tedavi protokolünün ve ilaçların tespiti, hastanelerin hızla organize edilmesi, halkın gün gün bilgilendirilmesi vs.

Ardından vaka sayılarının artışının gereği olarak “kapanma” tedbirleri gündeme geldi, bunda da yine yavaş hareket edildi. Ekonomik gerekçelerin yanında popülist hassasiyetler de gündeme geldi bu noktada. Söz gelimi Cuma namazlarının ertelenmesi konusunda direnç gösterildi. Keza sürecin en başında da birçok İslam ülkesi seyahat kısıtlamaları çerçevesinde umre ziyaretlerini durdururken biz bunda da acele etmemeyi tercih etmiştik. (Salgının en civcivli günlerinde -ortada seçim falan da olmadığı halde- yapılan siyasi mitingleri, Ayasofya’nın açılış törenini vs. saymıyorum.)

***

Sürecin ülkemizde bugüne kadarki serencamını özetleyecek olursak… Sağlık çalışanlarının fedakârca gayretleri ve sağlık sistemimizin merkeziyetçi yönetim yapısı sayesinde olumlu adımlar atılırken, politik kararların gerektiği hususlarda gecikmeler ve ihmaller madalyonun olumsuz yüzünü oluşturdu.

Bilimsel/rasyonel zorunluklarla politik tercihlerin çatışması vaka sayılarının açıklanması meselesinde de kendini gösterdi. Sağlık Bakanı da hekim ve bilim insanı kimliğiyle konulara yaklaştığında olumlu, siyasetçi şapkasıyla boy gösterdiğinde ise olumsuz not aldı. Ama bu durum Fahrettin Koca’nın kişisel kusurları veya faziletlerinden ziyade bilim kurumuyla siyaset kurumunun eksileri ve artılarıyla ilgiliydi.

Yine de salgın sürecinin yönetiminde Sağlık Bakanına tabiri caizse “kötü polis” rolünün verildiği zamanlar da oldu. Söz gelimi pandeminin ilk günlerinde hükümetin zorlukla alabildiği “kapanma” kararlarını halka Sağlık Bakanı açıkladı hep; salgın hafifleyince lokantaların, kahvehanelerin, AVM’lerin vs. yeniden açılacağının müjdesini ise her defasında Cumhurbaşkanı haber verdi.

***

Derken aşı konusu gündeme geldi. Aşı meselesinde maalesef hükümet adına söylenebilecek hiçbir olumlu nokta yok. Bu hususta yapılan veya söylenen her şey ya akıldışı ya yanıltıcı ya şaibeli ya yanlış ya da eksik…

Öncelikle dünyadaki bütün ülkeler vatandaşlarına aşı temin etmek için harekete geçtiklerinde bizim hükümet bu konuyla nedense hiç ilgilenmedi. Sonra da “Eğer olursa Çin aşısı olur başka aşı olmaz” diye tuhaf bir tutum içine girdi. Hatta bizim “İki Türk buldu” diye gururlandığımız Biontech aşısı aleyhinde demeçler bile verildi.

Ne var ki ülke olarak İhtiyacımız asgari 120 milyon doz. Ancak Çin firmasıyla toplam 100 milyon doz için anlaşma yapıldığı ve “Şubat›a kadar 50 milyon doz aşı almak üzere sözleşme imzalandığı” halde 1 Nisan itibarıyla bu aşıların ne zaman geleceği belli değil. Hatta gelip gelmeyeceği bile belli değil gibi duruyor.

Daha önce nedense almak istemediğimiz BionTech aşısı da Çin’den yeterli miktarda tedarik sağlanamayacağı ortaya çıkınca yeniden mecburen radarımıza girdi. Sağlık Bakanı, daha önce kendisine yöneltilen “Niye BionTech aşısı varken SinoVac’la anlaşmanın tercih edildiği” şeklindeki soruyu “Güvenilir ve etkinliği olan inaktif aşıyı önemsiyoruz” şeklinde cevapladıktan sonra şunu eklemişti: “Bize nisan ayından sonra teslim edilecek aşıya ihtiyacımız yok. Nisan ayından sonra yerli aşı çalışmalarımız devreye girecek.”

Nisan geldi, söz konusu çalışmaların tamamlanmasının yıl sonunu bulacağı anlaşıldı. Derken Sağlık Bakanımız “2,8 milyon doz BionTech aşısı Türkiye’ye getirildi. Nisan’da 4,5 milyon doza ulaşacak. Ayrıca 30 milyon doz için firma ile opsiyonlu anlaşma sağlandı” diye duyurdu yeni durumu.

Keşke bugünler önceden görülüp bunca zaman, bunca para ve bunca enerji kaybedilmeseydi…

YORUMLAR (32)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
32 Yorum