Fetullah üreten bataklığı ilahiyatçılar konuşsun

Şu anda bizim için aciliyet taşıyan husus 40 yıldan bu yana devlet kurumlarını ele geçirme ve hepimizin geleceğine el koyma amacıyla çalışan bir suç organizasyonunun etkisiz hale getirilmesi.

Ancak söz konusu kriminal organizasyonun onca zaman boyunca toplumda meşru bir hareket olarak görülüp geniş ölçüde benimsenmesini, kolayca taban bulabilmiş olmasını, bugün artık Diyanet’in de “İslam dışı” diye nitelediği çarpık din anlayışını takipçilerine kabul ettirebilmesini asıl mesele olarak ele almak mecburiyetindeyiz. Şimdiki toz duman dağılır dağılmaz yapmamız gereken iş bu olmalı. Sivrisinekleri öldürüp bataklığa dokunmazsak problemi gerçekten çözmüş olamayız.

Bir yandan geçmişteki hiçbir dini külte benzemeyen ama bir yandan da tarihteki mesiyanik-heterodoks yapılara uzanan kökü de olan Fetullahçılığın ortaya çıkıp gelişmesini tek bir sebebe bağlamak kolaycılık olduğu kadar tehlikeli de bir yaklaşım. Evet, bu yapının gelişip güçlenmesinde siyasetin rolü var. Sosyolojinin rolü zaten var. Ama sosyolojik bir hadisenin toplumdaki zihniyet hareketlerinden bağımsız ele alınması eksiklik olur. Özellikle de dini bir kült olarak maalesef toplumda geniş bir taban bulabilen Fetullahçılığı incelerken ülkemizdeki din anlayışını göz önünde bulundurmak ve buradaki problemlerin neler olduğu hususunu cesaretle ele almak mecburiyetindeyiz.

***

İnsanın kendi hastalığına teşhis koyması kolay değil. Ne kadar mahir bir hekim olursanız olun kendi bedeninize bir nesne gözüyle bakmanız zor çünkü. Aynı şekilde içine doğduğunuz, içinde yaşadığınız topluma da dışarıdan bakıp değerlendirme yapabilmek için ekstra gayret ve en önemlisi özel donanım gerekir. Sosyal bilimler formasyonu gibi... Sosyal zihniyet hareketlerinin izini sürebilmek için ilahiyat ve tarih gibi disiplinlerin de desteğine ihtiyaç var. Ama bunlarla beraber “örnek hadise” gözlemleri ve varsa problem çözme (yani konuyu anlama) denemelerinden de yararlanmak gerekir.

Daha basit ifade edelim... Fetullahçılığı ortaya çıkaran dinamikleri tespit etmek için benzer yapılara göz atmakta fayda var. Günümüzün en popüler dini yapılarına mesela... IŞİD gibi, el Kaide gibi... Hayır, bunlara pek benzemiyor bu yapı diyebilirsiniz. Dışarıdan bakınca öyle. Ama bunları üreten toplumsal süreçler çok farklı sayılmaz.

Sadece sosyo-ekonomik şartlara bakarak sağlıklı analiz yapamayabiliriz. Toplumdaki geçerli ve yaygın din anlayışının gediklerinden, boşluklarından yol bulup geçmiş olması gereken yapılar bunlar. Mesele tek başına eğitim olamaz, tek başına sosyoloji de olamaz diye düşününce IŞİD, el Kaide gibi örgütlerde yönetici konumunda olan mühendisler, doktorlar Fetullah’ın emrinde kendi halkını bombalayan havacı generallerin zihniyet dünyasını anlamak için model oluşturabilir.

***

Diyeceksiniz ki oralarda şekilci bir din anlayışı var, kadercilik var, bizimkinden çok farklı bir zihniyet geleneği var. Emin misiniz diye soracağım ben de size.

“Mahşer günü sorgusuz sualsiz cennete girecek tek cemaat” olduklarına inanan bir grup toplumdaki din anlayışı müsaade etmese ortaya çıkabilir miydi?

“Cennetimi feda ederim hocaefendim için” diyen şakirtler, “icabında ahiretimi yakarım” diyebilen ruh haline ve itikada sahip “okumuş çocuklar” nasıl ortaya çıktı?

Gülen’in istediği an Peygamberimizle yakaza halinde görüştüğüne inanan yüzbinlerce insan hangi iklimde yetişti?

Bu sorulara cesaretle cevap verebilmemiz lazım. Diyanet, evet, FETÖ’nün “İslam dışı” olduğunu açıkladı. İsabetli ve cesur bir açıklama. Din adına sahte kanıt üretip iftirayla masum insanların hayatını söndüren, din adına kasetle şantaj yapan, din adına sınav sorularını çalan, din adına sivilleri bombalayan yaratık sürüsüyle aynı dinden olmayı kim kabul eder ki?

Ancak, buna rağmen, İslam’ın özüne aykırı bir yapının geçmişte toplumun küçümsenemeyecek bir kısmında İslam adına kabul görebilmesi yalnızca cehaletten değil, esasen o toplumun İslam anlayışında problem olmasındandır diye düşünmek durumundayız.

Sözünü ettiğim problemin ne olduğunu veya neler olduğunu açıklamak bir gazete yazısının sınırlarını aşar. Bana sorarsanız gerek bu konuda gerekse benzer başka konularda mensuplarından pek azı cesaretle ortaya çıkıp konuşabilen ilahiyat camiasına görev düşüyor.

YORUMLAR (21)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
21 Yorum