Depremin kamuya maliyeti konusundaki tevatürler

Kerim Rota önemli bir bankacıydı. Berat Albayrak yüzünden mesleğini yapamaz hale gelince, önce yazar oldu, sonra da siyasetçi. Halen Gelecek Partisi’nde siyaset yapıyor, zaman zaman Perspektif.Online başta olmak üzere çeşitli yerlere yazı da yazıyor. Baştan söyleyeyim, yazılarını siyasetçi gibi yazmıyor, entellektüel dürüstlüğünü kaybetmiyor.

Dün yeni bir yazısı yayınlandı Rota’nın, ben de ondan öğrendim. Meğer 17 Ağustos 1999’da yaşanan Körfez Depremi’nden birkaç hafta sonra, tam olarak 8 Eylül 1999’da o zamanlar hala önemli bir devlet kurumu olan Devlet Planlama Teşkilatı, depremin olası ekonomik etkileri ve bu etkilere karşı yapılması gerekenlerle ilgili bir rapor yazmış.

Dikkatinizi çekerim: “Devlet enkaz altında kaldı” dediğimiz depremden sadece üç hafta sonra, bir devlet kurumu hükümete yol göstermesi için yapması gereken işi yapmış bitirmiş.

DPT’nin bu ön rapor kabul edilmesi gereken raporunda verdiği rakamsal bilgilerin en sonunda neredeyse bire bir gerçek durumla örtüşmesi bugün Kerim Rota’yı bile şaşırtmış.

Siyasetçiler DPT’yi pek sevmez, onu bir ayakbağı gibi görürdü ama DPT entellektüel temelleri çok sağlam bir kurumdu, çok sayıda önemli insan oradan yetişti. DPT gibi bir kurumu yok etmek Ak Parti’ye nasip oldu; bir büyük bilgi birikimi buhar oldu gitti.

Her neyse, DPT’nin o günkü hesaplarından hareket eden Kerim Rota, 6 Şubatta yaşadığımız büyük depremin kamu maliyesine olası maliyetini “52 milyar doların üzerinde” diye tahmin etmiş.
İki gün önce Karar’da Mehmet Ali Verçin tecrübeli bir bankacı olarak maliyet tahminine girişti. Onun sadece imar-inşa işleri için maliyet tahmini 630 milyar liraydı. Yani bugünkü kurla kabaca 33 milyar dolar. Verçin’in rakamı halen evsiz durumda olan insanların kalıcı evleri bitene kadar barınma ihtiyaçlarınının karşılanması için yapılacak harcamaları ve kamu maliyesinin üstlendiği ve üstleneceği diğer harcamaları içermiyordu, dikkatinizi çekerim.

Birkaç gün önce de Koç Üniversitesi’nden ekonomi profesörü Selva Demiralp, BBC Türkçe için bir yazı kaleme almıştı. O da yazısında depremin kamuya olası maliyetini çıkarmaya çalışıyordu. Prof. Dr. Demiralp’in salt yeniden yapılacak konutlar için bulduğu rakam 20 milyar dolardı. O, depremzedeler kalıcı konutlarına geçene kadar onların barınma ihtiyaçları için harcanacak parayı da 5 milyar dolar diye hesaplamıştı, yani toplamda 25 milyar dolarlık bir maliyet bulmuştu. Ama yeniden hatırlatayım, onun rakamları da kamunun üstlenmek zorunda kaldığı ve üstlenmeye devam edeceği diğer maliyetleri kapsamıyor.

Daha önce çeşitli uluslararası bankalar ve danışmanlık şirketleri de Türkiye için bu hesaba girişti; örneğin bir Amerikan yatırım bankası 80 milyar dolar civarında bir maliyet buldu. Benzer başka pek çok hesap daha yayınlandı.

Bu rakamların hiçbirinin birbirini tutmaması normal; çünkü tahmin aralıkları çok geniş, örneğin Prof. Demiralp, “Acil ihtiyaçlarımızın GSYH’nin yüzde 2-3’ü civarı olacağını, genele yayılan maliyetlerin de buna yakın olacağını söyleyebiliriz” diyor. Yani yüzde 4-6 aralığını kullanıyor. Aradaki fark GSYH’nin yüzde 2’si, çok büyük bir rakam.

Elimizde bugün DPT gibi bir kurum olmadığı ve mevcut devlet yapısında eski DPT’ye en çok benzeyen kurumun Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı olduğu düşünüldüğünde hepimizin dönüp oraya bakması lazım. Ama henüz oradan bir açıklama yapılmadı.

Bu kuruma depremin olası ekonomik etkileriyle ilgili bir rapor hazırlama talimatı verilip verilmediğini de, bu kurumun 1999’un DPT’si gibi kendi kendine vazife edinip böyle bir çalışmaya başlayıp başlamadığını da bilmiyoruz. Böyle bir çalışma yapılıyor olsa bile sonuçları 1999’daki gibi kamuya duyurulur mu, ondan da şüphelerimiz var.

Kaldı ki 1999’dan bugüne geçen sürede devletimizin tahmin tutturma oranında kurumsal erozyona paralel müthiş bir gerileme var. Geleceğe dönük ekonomik tahminlerin doğruluğunu merak edenlerin Merkez Bankası’nın enflasyon raporlarına veya Hazine’nin Orta Vadeli Program’larına bakmasını tavsiye ederim. Tutan bir tahminimiz yok.

Ortada bir tahmin olmadığı için, iktidarın ve Meclis’in ortaya çıkacak harcamaları karşılamak ve o yeni harcamalara kaynak bulmak için ek bütçe ve ilave vergi hazırlığı da yok. (Seçimden önce iktidarın “Ben yeni vergiler salıyorum” demesini zaten beklemiyoruz herhalde. Oysa önlemler geciktikçe halka yansıyacak maliyet daha da artacak.)

Benim çok kaba hesabım, sadece bu yıla 400 milyar liradan fazla ilave deprem harcaması gerekecek.
Biz 1999 depremini, kalıcı olan özel iletişim vergisi dışında tek seferlik ve tek yıllık vergilerle atlatmıştık. Bu sefer korkarım vergi artışları en az iki yıla yayılacak; gereken kaynak iç borçlanmayla finanse edileceği için hem enflasyon hem de faizler kaçınılmaz biçimde yükselecek.

Çok zor günlerden geçiyorduk, hayat artık daha da zor olacak.

YORUMLAR (14)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
14 Yorum